Fedai Ünal

Fedai Ünal

fedonunal@gmail.com

Tüm Yazıları

Burası Ege. 23 Nisan sadece çocukların değil, Egeli’nin de bayramı. Bayramdan sonra deniz mevsimi başlar. Balkonlar şenlenir. Akşam oldumu Kordon’u cıvıldamaya başlar. Güzel İzmir’in iki yakası, birbirine kaldırır kadehlerini. Haftasonu Çeşme, Foça, Bodrum, Kuşadası ve Muğla yolu daha bi telaşlı çalışır. Ee bi de bizim gibi bu yollara iş için gidenler olur elbet. İşte böyle bir iş seyahati sırasında keşfettim Muğla yönüne giderken Çine çıkışındaki, “Balıkçı Abdurrahman Öz”ün yerini.

1920’li yıllarda Abdurrahman Bey, Çine Çayı üzerinde varolan tahta köprüde görevliymiş. Köprü üzerinden atlar, arabalar geçtikçe yerinden çıkan çivileri yerine çakmakmış işi. O yıllarda boş vaktini değerlendirmek için çaydan tuttuğu dere balıklarını köprü başında pişirip, gelen geçene ikram edermiş. Taaa ki İtalyanlar, işgal yıllarında şimdi eski demir köprü diye anılan köprüyü yapana kadar. 1922 yılında yapılan köprü çıkışına bir balıkçı açmış Abdurrahman Öz. O günden beri de aynı yerde babadan oğula tam 95 yıldır aralıksız misafirlerini ağırlıyor.

Haberin Devamı

Mönüleri zengin. Klasik mezeler çok leziz. Bilinen mezelerin dışında mutlaka dostum Mesut Altaş Usta’nın elinden çıtır çıtır çay balağını deneyin. Bayılacaksınız! Ayrıca, ustanın yörede de çokça yapılan gömme patlıcanından isteyin. Ben patlıcanın her türlüsünü pek severim. Fakat bu patlıcan bambaşka bişey. Şöyle bir bakıldığında iri közlenmiş patlıcanlar, çorba kıvamlı bir suyun içinde gibi duruyor. Kaşığınızı bir daldırıyorsunuz kiiii, yok böyle bir lezzet. Yemeğin sonunda siz söylemeseniz de fırında helva geliyor. Üstü bol Künar’lı (çam fıstığının yöresel adı) enfes, şahane bi şey. (Anlatırken canım çekti vallahi.)

Değişmeyen iki şey

Mekanın kurucusu Abdurrahman Öz, ikinci kuşak temsilcisi Cemal, üçüncü kuşak yine Abdurrahman, dördüncü kuşak Cemal Öz ve 13 yaşındaki beşinci kuşağın temsilcisi Abdurrahman. Şu anda restoranı işleten Cemal dostuma soruyorum, bu geleneği oğlun da sürdürecek mi? “Allah ona da bir erkek evlat verirse sürdürür inşallah” diyor. Yani bu mekanda değişmeyen iki şey var; biri lezzet diğeri ise Abdurrahman ve Cemal ismi.

Haberin Devamı

Buyrun ahtapot haşlamaya…

- 1 1.5 kiloluk bir ahtapot.

- Yarım çay bardağı sirke.

- Yarım çay bardağı uzo, (tercihe göre kullanmayabilirsiniz.)

- Tane karabiber, defne yaprağı...

- Kapari

Kapari hariç tüm malzemeyi düdüklüye koyun. Ahtapotunuzu vantuzları tencerenin yukarısına bakar koyarsanız, piştiğinde hoş görünecektir. 30 dakika haşlayın, ocağı kapattıktan sonra tencereniz kendisi soğusun. Kapağı açın ahtapotunuzu geniş bir tabakta dilerseniz bütün, dilerseniz kollarını ayırarak üzerine biraz kapari, sızma zeytinyağı ve yarım kaşık sirke ile servis edebilirsiniz.

95 yıllık bir öykü… Yaşasıııın yaz geldiii

Urla Enginar Festivali’ne dair…

Ben onu bunu bilmem! Son dönemde gördüğüm en eğlenceli, en dolu festivaldi Urla Enginar Festivali. Geçen hafta sabah 10.00 gibi eşim Ebru ve oğlum Efeçino ile gittik bu şirin beldeye. Urla’nın göbeğine şık bir sahne oturtulmuş, şarkılar türküler, ünlü şeflerden yemek tarifleri ne ararsanız var. Stantlar intizamlı, insanlar güleç. Her yer enginar. Mis kokular eşliğinde geziyoruz festivali. Hele Ekonomi Üniversitesi Mutfak Sanatları ve Yönetimi Bölümü öğrencilerini görmeliydiniz. Tatlı satan mı, enginarlı çiğ köfte yapan mı, enginar midyesi yapan mı, suşi yapıp satan mı, ustasından öğrendiği kokoreçi kesenmi ararsınız. Ne isterseniz var. Enginarın binbir türlüsünü yapmış Urlalılar. Müthiş ! Neredeyse tüm ara sokakları gezdik, her sokak ayrı güzel. Hatta çok çok güzel. Her yer incik boncuk, her yer “gülen yüz” dolu. En beğendiğim de sokakların kesiştiği yerlere canlı müzik yapan sanatçılar için sahneler kurulmuş. Ana sahne hariç ben altı ayrı sahne saydım. Tek kelimeyle bayıldım. Tabii İzmir Marşı’na ayrıca bayıldım. Sonra direklere asılan çöp torbalarını beğendim, hele ki titizlikle çöpleri toplayan kardeşlerimize ayrıca bayıldım. Sahiplenmiş festivalini. Bravo Urla’ya. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum…