Kişiliğiniz...
Hizmetleriniz...
Devlet adamlığınız...
Atatürkçülüğünüz, devrimciliğiniz...
İnsana yaklaşımınız, çocuklara sevdanız...
Eğitime inancınız, öğrenime bağlılığınız...
“100. yaş günümde hangi kitabı getireceksin?” esprisiyle yaşama bağlılığınız...
Herkese örnek özellikleriniz...
Önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum.
Siz ki; bir babanın koruyucu, bir annenin şefkati, bir kardeşin paylaşımcılığı isminiz ve varlığınızla her zaman anılacak,
Hiç unutulmayacaksınız.
Ve ben sizi hep özleyeceğim.
Ne güzel anlaşmıştık.
“Yemek yiyelim, son kitabın düzeltmelerini yapalım” diye.
Hem de birbirimize sarılacak, dertleşecektik.
Buluşacağımız günün sabahında kendinizi halsiz hissettiniz.
Erteledik, “Daha çok günlerimiz var” dedik.
Ama olmadı...
Çok günümüz yokmuş.
Siz; beni, bizi, hepimizi bırakıp gittiniz.
Ne var ki ölmediniz.
İnsanlar unutulduklarında ölürlermiş.
Siz unutulmayacak, övgü ve saygıyla anılacaksınız.
Hüseyin Öğütcen adıyla.
Efsane, Baba Vali namıyla...
Son nefesimiz vücudumuzu terk edene dek...
Özay Şendir
New York Times’tan Erdoğan’a baskı çağrısı
28 Nisan 2025
Tunca Bengin
Varlığı da tehdit yokluğu da...
28 Nisan 2025
Cem Kılıç
‘Belirli süreli’ sözleşmeler hakkında her şey
28 Nisan 2025
Abdullah Karakuş
Depremin etkilerini nasıl azaltabiliriz?
28 Nisan 2025
Hakkı Öcal
Faşizm imkânsız diyorsanız, etrafınıza bakın ey ABD’liler
28 Nisan 2025