Ölçü iyice kaçtı.
Allah sabır versin 112 Acil Çağrı Merkezlerine.
Her üç telefondan biri fıkralık.
Diğeri asılsız.
***
Örnekleri;
Karnım gurulduyor, oy kullanabilir miyim?
***
- Galiba hastayım, gelsenize.
- Adresiniz?
- Bilmiyorum, kapımın önünde kırmızı kamyonet var.
***
Telefondaki yaşlı kadın:
- Gelinim bağırıyor, doğuracak.
Görevli:
- Gebelik suyu geldi mi?
Cevap:
- Muhtar iyi çalışıyor, sularımız akıyor!
***
- Kontorüm bitiyor, babamı acil arar mısınız?
***
- Burada çok sayıda ölü var.
- Orası neresi?
- Yukarı mezarlık.
***
- Treni kaçıracağım, ambulans beni yetiştirir mi?
***
Komşum çok horluyor. Kapısını çalıp, uyandırayım mı?
***
Karnıma basıyorum gıdıklanıyorum, bastırmayınca bir şey yok!
***
Çeşmeyi çeviriyorum akıyor, çevirmiyorum akmıyor.
***
Bir ara beni arasınıza, çocuk çok yaramaz, biraz sussun!
***
Bakkalımız galiba hasta. Veresiye vermiyor, psikolojisi bozuk mudur?
***
Film seyrederken gülüyorum. Galiba kocam büyü yaptırdı!
***
Edepsiz hayvanlar. Köpekler parkta çiftleşiyor. Kim ilgilenecek bunlarla?
***
Nüfusumuz 80 milyon.
Bir yalda yapılan asılsız yılda ihbar sayısı 122 milyon.
Büyükşehirde de aynı, kasabalarda da.
Saati, zamanı yok.
Sadece sabaha karşı 04.00-06.00 arası azalıyor.
Herhalde uyku ağır basıyor.
Sonra yine başlıyor.
Zırrrr. Zırrr...
- Bir şey sorabilir miyim?
- Buyrun.
- Saat 06.15 mi? İşe geç kalmayayım!
***
Asılsız, kafa bulmak için yapılan ihbarlara para cezası var.
Kabahatler Kanunu’na göre.
Ama hangi birine işlem uygulayacaksın?
Cehalet, cezayla biter mi?
Cahilin önü kesilir mi?
***
Sonra sorguluyoruz.
- Neden biz böyleyiz?
Soruların çok, cevapların yok olduğu memlekette...
Her kelime espri...
Her olay komedi...
Her sonuç mümkündür.
Şaşmamak, kızmamak lazım!