Dünyada gündemi Türkiye kadar çabuk değişen herhalde hiçbir ülke yok.
Önce cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler, ardından CHP’de yaşanan liderlik tartışması, arka arkaya en çok konuşulan konulardı.
Hemen arkasından ülkenin pek çok kentinde kaybolan ve akıbetleri korkunç sonla biten çocuklar, hepimizi derinden yaraladı.
Her sabah yeni bir kayıp haberi veya can dostlara yapılan işkencelerle uyanmaya başladık.
Yaşanan bu vahşetler, tüm ülkenin yüreğini parçaladı. Bir araştırma, kayıp çocuk sayısının 2008-2016 yılları arasında 100 bini aştığını ortaya çıkardı.
Bu bilgiyi, devletin Türkiye İstatistik Kurumu açıkladı. Doğrusu ağzım açık kaldı. Türkiye’de 8 yıl içinde, 16 ülkenin nüfusundan fazla çocuğun kaybolduğu bilgisine ulaştım, iyice şaşkınlığa uğradım.
İstatistiklere göre, 31 bin nüfuslu San Marino, 36 bin nüfuslu Liechtenstein ve 56 bin nüfuslu Grönland’da yaşayanlardan fazla evladımız kaybolmuş: bir kısmı bulunmuş, bir kısmı da vahşice katledilmiş. Yıl yıl rakamlara baktığımızda, daha da ürkütücü sonuçlar ortaya çıkıyor.
***
Örneğin, 2008’de 4517, 2009’da 5081 çocuğumuz sırra kadem basmış.
Aradan iki yıl geçtikten sonra 2011’de rakam çift hanelere sıçramış.
2011’de 10 bin 67, 2012’de 12 bin 474, 2013’te 16 bin 218, 2014’te 18 bin 696, 2015’te 17 bin 706, 2016 yılında da 11 bin 691 çocuk kayıp olarak bildirilmiş.
***
Ağrı’da Ramazan Bayramı’nın ilk günü kaybolan ve 18 gün sonra cansız bedenine ulaşılan Leyla Aydemir, sadece ailesini değil, tüm ülkeyi yasa boğdu. Daha bunun acısı dinmeden, bu kez ikinci bir kayıp haberiyle şoke olduk.
Ankara Polatlı’da yaşayan Eylül Yağlıkara da, ortadan kaybolmasının ardından bir hafta sonra bir direğin dibine gömülü halde bulundu. Televizyonlarda, gazetelerde, ajanslarda ve internet sitelerinde yeni bir vakayla karşılaşacağım diye yüreğim ağzıma geliyor ama nafile.
Yine her gün birçok aile perişan oluyor, kayıp evlatlarından dolayı.
***
Bu arada, İzmir’deki iki iş kadını derneği başkanı, çocuk kaçırılma olaylarıyla ilgili önemli bir konuya parmak bastı.
Ege İş Kadınları Derneği (EGİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı avukat Nilhan Antitoros, çocukları ve can dostları şiddetten ve cinsel saldırıdan koruyacak düzenlemeler yapılması gerektiğini vurguladı. Antitoros, “Kadına ve çocuğa yönelen suçlarda ceza en üst sınırdan uygulanmalı” dedi.
İzmir İş Kadınları Derneği (İZİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Huriye Serter de, çocuğa sevgi ve saygı kavramlarının eğitim süreci boyunca öğretilmesi gerektiğini belirtti, şöyle devam etti:
“Okul kitaplarında sürekli bunlar yer almalı, ayrımcılık olmamalı. Cinsellik tabu olarak görülmemeli. Cinsel eğitim verilmeli. İnsana ait olan her şeyin konuşulmadığı, açık bir şekilde tartışılmadığı ortamlarda bu tip olayları önlemek mümkün değil.”
***
İki iş kadınının açıklamalarına aynen katılıyorum.
Okullarımızda mutlaka cinsel eğitim verilmeli.
Ayıp kavramı ortadan kaldırılmalı. Çocuk, anne ve babasına cinsellikle ilgili bir şey sorduğunda, yanıtını da almalı. Evlatlarımızı hemen hemen her konuda bilgilendirmeliyiz ki, ileride olası bir facia yaşanmasın, canımız yanmasın...
***
Son zamanlarda çocuklarımızın kaçırılıp vahşice katledilmesinin dışında, can dostlarımıza da işkence yapıldığını gördük. Kimi densizler hayvanın bacağını kesiyor, kuyruğunu koparıyor, salıyor sokağa.
Ardından da seyre dalıyor vicdansızlar. Hem çocuklarımıza hem de can dostlarımıza yapılan bu vahşete, artık dur diyelim toplum olarak. Gerçi birçok kentte protesto eylemleri yapılıyor, ama bu yeterli mi tartışılır.
Canilerin cezaları mı artırılır, farklı bir uygulama mı yapılır, buna büyüklerimiz karar verecek.