Turizm sezonunun bitmesine sayılı günler kaldı.
Bu yıl geçmişe göre daha bir hareketlilik yaşandı.
Otellerde doluluk yüzde 100’lere ulaştı.
Geçtiğimiz yıl yerli turistlerden nasibini alan turizm sektörünü, bu sezon yabancılar da mutlu etti.
Bazı beldelerimizdeki konaklama yerlerinin ekim ayı sonuna kadar dolu olduğunu öğrendim.
***
Ayrıca, 40 milyon turist hedefleyen ülkemizi ziyaret eden yabancı sayısı, temmuz ayında yüzde 16.67 arttı.
Ocak ayından bugüne kadar gelen konuk sayısı şimdilik 24 milyon 700 bin.
Daha önümüzde beş ay var, inşallah hedeflenen rakamı yakalarız.
***
Gelen misafirlerimizde ilk iki sırayı, Rusya ve Almanya paylaştı.
Şimdiye kadar anlattıklarım turizmle ilgili güzel haberlerdi.
***
Ancak, gelirinin büyük çoğunluğunu turizmden sağlayan çok sayıda belediye başkanının sıkıntısı büyük.
Hepsinin derdi neredeyse aynı...
Yani nüfus sorunu...
Çünkü, normalde 40-50, 150-200 bin olan tatil yörelerimizin yaz nüfusu 500 bin ile 1.5 milyon arasında değişiyor.
Bu durum ister istemez, belediye hizmetlerini olumsuz etkiliyor.
Örneğin; çöp toplama, temizlik, denetim büyük sorun oluşturuyor.
Çalışan personel yetersiz kalıyor, daha doğrusu işlere yetişemiyor.
Böyle olunca da aksaklıkların ardı arkası kesilmiyor.
Vatandaş da bu duruma, “Belediyeler çalışmıyor, hizmet üretmiyor” diye tepki gösteriyor.
***
Başkanlar da İller Bankası’ndan payın azaldığını, borç batağında olduklarını, geçmiş yönetimin şişirdiği kadrolardan dolayı zor durumda kaldıklarını ifade ediyor ve hükümetten isteklerini şöyle sıralıyor:
“Seçim 31 Mart’ta bitti. Ancak İstanbul’un yenilenmesinden dolayı göreve başlamamız zaman aldı. Turizm sezonunun tam ortasında koltuklarımıza oturduk. Bir yandan gelen kutlamaları kabul ettik, bir yandan da projelerimizi yavaş yavaş hayata geçirmeye çalıştık. Tabii, halk içinde olmayı da önemsedik. Sonrasında dert ve sıkıntıları dinlemek için belli günler saptadık. Ama bu süre maalesef yetersiz kaldı. Özellikle turizmden ekmek yiyen esnafın çok talebi var. Ne yapacağımızı bazen şaşırıyoruz. Hangi soruna yetişeceğiz, bilemiyoruz. Çektiklerimiz tamamen nüfus artışından kaynaklanıyor.”
***
Belediye başkanlarına bir dokun, bin ah işit...
Hepsinin gözü kulağı Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mehmet Nuri Ersoy’da.
Ersoy’un turizm bölgelerine ne kadar önemsediğini başkanlar da ben de iyi biliyorum.
Sık sık tatil beldelerini ziyaret edip, dert ve sorunları dinliyor, çözüm odaklı çalışma sunuyor.
Artık bu yıl sezonun sonuna geldik.
Hem başkanlar hem de turizmciler, Sayın Ersoy’dan önümüzdeki yıl için sevindirici haber bekliyor...
Yavaş değil, zehir gibi!
Balıkesir Sındırgı’nın son zamanlarda yıldızı parlamaya başladı!
Bu şirin ilçeyi 80’li yıllardan bilirim.
İstanbul’a giden mutlaka buradan geçmek zorunda kalırdı.
Çünkü başka güzergah yoktu.
Çoğu seyahatimde otobüsümüz kamyonun peşine takılır, yaklaşık 2.5 üç saatte Sındırgı’ya ulaşırdık.
Hatta burada mola verirdi aracımız.
Duble yolun yapımı ve ardından İstanbul-İzmir Otoyolu’nun açılmasıyla Sındırgı biraz geride kaldı.
Nereden, nereye gelindi.
Şimdi İzmir’den İstanbul’a 3.5 saatte ulaşıyoruz.
***
Gelelim Sındırgı’yı anlatmaya.
Bu ilçenin bir belediye başkanı var, mutlaka tanımalısınız.
Geçtiğimiz hafta ziyaretime geldi.
İçten, samimi, çalışkan, tuttuğunu koparan, tabiri caizse zehir gibi!
Adı, Ekrem Yavaş.
Öğretmen.
Sındırgı’ya karşı sorumlulukları olduğundan 11’inci yılın sonunda eğitimi bırakıp, sendikacılığa atılmış.
Ardından da ilçesinde İlim Yayma Cemiyeti’ni kurmuş.
Daha sonra önemli bir kargo şirketinin şubesini açıyor Sındırgı’da, sonra da bir AVM.
Yani Yavaş, soyadı gibi değil.
Çok hızlı, sürekli yenilikler peşinde koşuyor ilçesine katkı koymak için.
***
Çalışkanlığı ve yaptığı hizmetlerle bir anda gündem oluşturmuş Sındırgı’da...
Herkes Yavaş’ı konuşmaya başlamış.
***
Bundan sonrasını Başkan’ın ağzından dinleyelim:
“AK Parti’den aday ol dediler. Sındırgı sol eğilimli ilçe olmasına rağmen üç dönemdir belediye başkanıyım. 35 yıl sonra nüfusunu artırdık ilçemizin. Şu an 34 bin. En önemli sorunumuz altyapıyı bitirdik. TOKİ merkezde 750 konut yaptı. Doğaya çok önem veriyorum. Plastik düşmanıyım. Ahşabı önemsiyorum ancak usta kalmadı. Mesela köylerde çivi vurulmamış ambarlar var. Restore etmek istiyoruz usta yok. Halıcılık geçim kaynağımız, üç bin yıllık kültürümüz. Yağcı Bedir Kültürü. Yaşaması ve yaşatılması gerekiyor. Açtığımız el sanatları kursuyla 360 kadınımıza istihdam sağladık.”
Yavaş, konuştukça açılıyor, ilçesinin önemine vurgu yapıyordu.
***
İkinci dönem belediye binasını yaptıklarını, en büyük hayalinin ilçe meydanı kurmak olduğunu kaydeden Yavaş, Sındırgı’nın tanıtımı için çaba gösterdiğini, özellikle Yağcıbedir Halı, Kültür ve Sanat Güleri’ni çok önemsediklerini belirtti, “Yarın sona erecek etkinliğe herkesi davet ediyorum. Önümüzdeki yıl çok daha görkemli bir etkinlik düzenleyeceğiz” dedi.
***
İnatçı bir yapısı olduğunu, bir şeyi kafasına koyduysa mutlaka hayata geçirdiğini kaydeden Yavaş, “Bu şehir benim çocuğum. Evladımı iyi şekilde büyütmek de benim görevim” dedi.
Ülkemizde böyle cabbar, yılmayan, gece-gündüz, kenti için yeni proje üreten ve hayata geçiren belediye başkanları olduğu sürece, bileğimizi hiçbir güç bükemez...
Altı yıllık hasret bitti!
Kuşadası’nda ilki 1985’te yapılan ve son altı yıldır da hayata geçirilemeyen Altın Güvercin Beste Yarışması, bugün başlıyor.
Belediye Başkanı Ömer Günel’in çok önemsediği yarışma, ilçe tanıtımına katkıda bulunacak.
Yerli ve yabancı konuklar, müzik dolu beş gün yaşayacak, etkinlikten etkinliğe koşacak, kulaklarının pası silinecek.
***
Ada’nın değişimi için gece gündüz koşturan Günel, “Bu yarışma, ilçemiz ile özdeşleşti. Bu yüzden de yaşatmamız gerekiyor. Kampanya sürecimde, Altın Güvercin’i armağan sözü vermiştim. Şimdi bunu hayata geçirmenin mutluluğunu yaşıyorum” dedi.
***
Günel, başkan seçilmesinin ardından birçok projesini hayata geçirdi.
Bunlardan en önemlisi tabii ki, Altın Güvercin Beste Yarışması.
Müzik dünyasına yeni isimlerin kazandırılacak olmasından dolayı, ben de bu etkinliği önemsiyorum.
Çünkü, müziği çok seviyorum.
***
Son zamanlarda ortaya çıkan bazı şarkıcıların, benzer müzikle halkın karşısına çıkıp, “Beğendiniz mi? Nasıl buldunuz? Bundan sonra daha güzel eserlerle karşınıza çıkacağım” söylemi, resmen kabak tadı verdi.
Kabağı severim ama tabir böyle!
Şöyle dikkatli dinlediğiniz de; müziğin aynı, sadece sözlerinin farklı olduğunu anlıyorsunuz.
***
Geçmişten bugüne birçok sanatçıyı camiaya kazandıran yarışmada usta isimlerden oluşan jüri; birinciye 50, ikinciye 30 ve üçüncüye de 20 bin lira para ödülü verecek.
Ayrıca gelenekselleşen Barış Manço Onur Ödülü, bu yıl Alpay’a takdim edilecek.
Yarışma sayesinde müzik piyasasının yeni isimlerle tanışacağını belirten Günel, “Turizm sezonunun ardından esnafımız sıkıntı yaşıyor. Biz bu tür organizasyonları sürekli hale getirmek istiyoruz. Bunun için çaba gösteriyoruz” dedi.
***
Altı yıl sonra tekrarlanan bu organizasyon, umarım bir daha ara vermez, süreklilik kazanır.
Önümüzdeki yıl çok daha zengin, çok daha hareketli bir organizasyon bekliyorum Kuşadası Belediyesi’nden.
Çünkü yeni Başkan Günel, yaz ortasında koltuğuna oturdu.
***
Bu arada şunu da hatırlatayım.
Etkinlik sadece beste yarışmasıyla sınırlı değil.
Bugünden başlayıp, 8 Eylül akşamına kadar birçok yazarın imza günü, nostalji plak günleri, Barış Manço ile 7’den 77’ye fotoğraf sergisi gibi çalışmaları da yakından takip edebilirsiniz...