Aynur Aydın, dün Beşiktaş'ın şampiyonluk kutlamalarında sahneye çıktı. O nasıl depar atmak öyle? Twitter'da gündem konuları içindeydi. İzlerken düşecek diye içim gitti. Çok şükür hiçbir problem olmadan şarkıya girdi. Forma da çok yakışmış.
Aynur koyu Beşiktaşlı. Fanatizmini hiç çekinmeden her zaman ortaya koyuyor. Müzisyenlerin taraftarlar tarafından sahiplenmesi değerli. Benim de müzikal çizgisini sevdiğim ve rahatlığı üzerine yakıştırdığım nadir isimlerden biri.
O MANZARAYI BİR DAHA GÖRMEK İÇİN KİMİ TAKİP EDELİM CEMRE?
Cemre Kemer hamile biliyorsunuz. Artık aile büyüyor. Daha büyük bir eve ihtiyaçları olduğu için sabahları Cemre'nin hikayelerinde izlerken içimizin gittiği Arnavutköy'deki o meşhur evlerinden taşındılar.
Cemre tam da evden taşınırken bir ev turu videosu çekmiş, yeni açtığı youtube kanalına yüklemiş. İlerleyen zamanlarda bu eve geri dönmeyi planlıyorlar. Cemre'ye bu evin şimdiki akıbetini sordum. 'Çok tatlı bir kıza kiraya verdik' dedi. 'Böyle şeyler sorulmaz' diyerek
90’lar sonu-2000'li ilk yıllar magazin anlayışı başkaydı. Mesela Demet Akalın, Hande Yener için 'Makbule Hande Özyener' diye atıfta bulunurdu, Hande’nin konudan haberi olup ‘En sevdiğim Demet Kutluay’ cevabını vermesi en az bir haftayı bulurdu. Derken bu polemikler haftalarca devam ederdi ve uzun süre aynı konular magazin gündeminin nabzını yüksek tutardı. Şimdi öyle bir şey yok. Bugün biri diğerine laf atıyorsa, akabinde diğeri de Instagram’dan açıklama yapıyor. Konu televizyonda magazin masalarının köpürtmesiyle en fazla üç gün etkili oluyor.
Peki, son günlerde magazin kulislerine yoğun iş çıkaran konu Aygün Aydın’dan mı gelmişti? Cevabı net şekilde ‘evet’. Bence kendisi de eğleniyor. Konu kamu önüne sunulsa bile, iki kişinin özel hayatı olmaktan çıkıp yorum yapmaya açık duruma gelse de, daha önce de ikili ilişkileri yorumlamadığım gibi yine yorumlamayacağım. Ama dün Aygün Aydın’ın Instagram hesabından Hakan Sabancı’ya yazdığı veda mektubu tadındaki paylaşımında bazı detaylar dikkatimi
* Tanıştığınız ilk günler çok aşırı, abartılı ve gereğinden yüksek davranıp 'sana aşık oldum' veya 'seni seviyorum' diyorsa başlamayın. Çabuk başlayan, çabuk biter. Etkilenmedir o, yeterince tanımadığınız birine 'seviyorum' diyemezsiniz.
* 'Burnun büyük, ellerin çirkin, dudakların ince' dediği an bitirin. Çünkü biraz zaman sonra 'gözünün üstünde kaşın var' da diyecek. Yani birini olduğu gibi sevmeyen, zaten onu hiç sevmemiş demektir.
* Türk dizisi sevdiğiniz halde, sevmediğiniz netflix dizilerini seviyormuş gibi hissetmek zorunda kaldığınız an bitirin. Çünkü karşınızdakini mutlu etmek için vereceğiniz her taviz sizi kendinizden uzaklaştırır ve mutsuz eder.
* İlişkiniz devam etsin diye 'elde tutma stratejileri' yapmaya başladığınız an bitirin. Bu zaten bir şeylerin yolunda gitmediğini gösterir ve ilişki mevcut durumdan da kötüye gider.
* Sudan sebeplere kavga çıkartıp hemen özür diliyorsa bitirin. Sizi hem kırması hem de gönlünü alması kolay biri olarak görüyorsa zaten yedek olarak görüyordur.
*
Aslında küçük bir sektördeyiz ve yüz yüze gelmesek bile herkes herkesi bir şekilde tanır, takip eder ya da irdeler. Aleyna Tilki ile henüz hiç denk gelmedik ama özellikle Exxen'deki dizisi 'İşte Bu Benim Masalım' kendi nezdimde imajını birkaç basamak daha öteye taşıdı. Çünkü sesine, sahne ışığına, dansına vurgu yapan ve kendi yaptığı şarkıları paylaşması için fırsat veren bir proje. Dijital bir müzikal gibi. Üstelik Cemal Can Canseven gibi dönem popüleri biri de partneri.
Klibiyle beraber ilk İngilizce şarkısı çıktı Aleyna'nın. Şarkının ismi 'Retrograde'. Sözü müziği İngiliz şarkıcı Dua Lipa ile Amerikalı Diplo'nun imzasını taşıyor. Bu bilgi emeğe saygıdan olduğu kadar dünya starı olarak lanse edilen bu isimlere ulaşmanın nasıl da mümkün olduğunu göstermek için çok önemli! Yoksa Tarkan, Hadise, Sertab Erener, Ziynet Sali, Hande Yener gibi pek çok isim de İngilizce şarkılar çıkardı. Bu saydığım isimlerin İngilizce albüm ya da tekli olarak çıkardıkları şarkılar da Türkçe şarkı
Enis Arıkan'ın Exxen'de başladığı yeni programının tanıtımlarında Gülşen'i görünce hemen ilk bölümü izledim. Enis'den beklenti çok yüksek. Bunu bildiği için de çok enerjik olması lazım, beklentiyi karşılamak için izleyiciye keyif vermesi lazım, içeriklerin ilgi çekmesi lazım, 'bir sonraki bölümde neler olur' dedirtmesi lazım.
Bu kadar sorumluluk hissi Enis'e haklı olarak ilk başlarda gereğinden fazla heyecan yaptırır, zamanla program iyice kıvamını alır. Yüksek enerjisini eşleştirebileceği konuklarla devam ederse projenin başarısı da kaçınılmaz olur. Enis sevilen, kamera önünde olması için insanların desteğini hep yanında hissedebileceği bir profil. Programı bu dijital platformda yapmasıyla birlikte en büyük şansı da işinin en iyisi yönetmenlerden Fatih Ahmet Kaya ve ekibiyle çalışması.
Şimdi gelelim bugün bana yazmak için sebep olan asıl konuya...
Gülşen müthişsin!
-Programda nasıl doğal, abartısız ve ihtisaslı bir duruşu var...
-17'lik görünüyor, hani 'hiç yaşlanmıyor' derler ya. Halbuki neredeyse 25 yılı
-Ünlü sanan oluyor.
-Yazdığım yorumlar en başa çıktığı için ‘yine mi sen?’ diyen oluyor.
-‘Senin neden mavi tikin var?’ diye sorgulayanlar oluyor.
-‘Bana nasıl mavi tik alırız’ diye tanıdığım tanımadığım mesaj atıyor.
-Takipçi ve beğeni paketleri teklif ediliyor.
-Çekilişlere sponsor olmam için diğer kutum doluyor.
-‘Bunu hikayende paylaşır mısın?’ diye mesaj atan tanımadığım akrabalarım çıkıyor.
-Eklediğim herkes geri ekliyor.
Ne yaptık ne ettik 2020'den sağ salim çıkabildik. Artık her günü tarihe karışan 2020'yi, yıl içinde mesaimizi en çok harcadığımız sosyal medya adına değerlendirmek isterim. Mecrada öne çıkan onlarca isim oldu. Benim dikkatimi çekenleri nedenleriyle birlikte sizle paylaşacağım.
En samimi bulduğum Simla Canpolat
Keşfette karşıma çıkan reelsları için takibe aldım. Özellikle kadınlar için keyifli tüyolar paylaşıyor.
Samimi bulmamın 3 nedenine gelince;
-Akıcı olması. İçeriğin konusu ne olursa olsun sıkıcı çekimlerden kimse keyif almaz.
-İlham verici olması. Instagram'da kimse atom parçalamıyor. Hazırladığın kahveye bile ufak bir hareketinle fark katıyorsan tamamdır.
-Paylaşımcı olması. Bazen görmezden gelmeye çalışsak da içerik üreticiliği artık global bir sektör. Simla'nın bu işi yapan diğer arkadaşlarına destek olup paylaşımlarında yer vermesi yüce gönüllü bir davranış.
Zevkine en çok güvendiğim Elif Şahin
Bugün, 2020'de başımdan neler gelip geçtiğini yazmak istedim. Bu yılı ileride iyi hatırlamak adına güzel şeylere öncelik tanıyarak hem de. Yazacağım her kelime benimle ilgili.
Yılın başlarına dönüp fotoğraflara bakıyorum. Katıldığım partinin temasına uygun kostüm giymeyerek marjinal kalmışım üstelik.
Geçen yıl aldığım fazla kilolardan kısa zamanda kurtulmuşum. Hızlı kilo alır, hızlı veririm. Bu konuda Sibel Can'la kapışırım.
Eski çalıştığım şirkette çoktandır hak ettiğim terfiyi almışım. Hakkıyla alınca geç oluyor, güç olmuyor.
Eski flörtümle yeniden diyaloğa girmişim. Ölecek hastayı üç gün daha yaşatmışım.
Tuğba Yurt'la bir akşam oturup saatlerce müzik konuşmuşuz ve orada konuştuğumuz ne varsa harfiyen yapmış.
14 Şubat'ta tek başıma Londra'ya gidip yine yeni insanlarla tanışmışım. Hatta bir haftalık seyahate küçük bir aşk hikayesi de sığdırmışım. Bravo bana.