Dr. Emin Yeğinboy

Dr. Emin Yeğinboy

yeginboy@gmail.com

Tüm Yazıları

Baba oğul ilişkileri sinemada çok işlenmiş hassas bir konudur. Sevginin, bağlılığın, bağımlılığın, kişilik çatışmalarının, psikolojik gerilimlerin beden bulmuş hali yaşanır bu ilişkilerde. Yaşanan dönemin sosyal, etnik yapısından soyutlanmayacak bir ilişki labirentidir.

Dönem ruhunu, politik ve sosyal olaylarını ön planda işleyen baba oğul filmlerinden başlayacak olursak ;

Bülbülü Öldürmek (1962) ırkçılık karşısında hukuk adamının ve çocuk hayallerinin dik duruşunu; Baba (1972) Mafya ailesi Carleone’lerdeki baba oğul dinamiklerini; Hayat Güzeldir (1999, bir esir kampını çocuğu için oyun bahçesine çeviren babayı; Kan Dökülecek (2007) oğlunun sessizliğini petrol olan toprakları ucuza kapatmak için kullanan çıkarcı babayı; Bisiklet Hırsızları (1949) savaş sonrası İtalya’da yaşanan yoksulluk ve çaresizliği; Fanny and Alexander (1983) Katolikliği çocuk yetiştirmekte cezalandırıcı olarak kullanan üvey babayı;, Babam İçin (1993) hukuk skandalına karşı omuz omuza, baba oğul dayanışmasını görmek için izlemek gerekir.

Haberin Devamı

Bu grupta yer alabilecek yerli yapım “Babam ve Oğlum”da, 80 darbesi ile baba oğul ilişkisi iç içedir.

Kötücül babalar da vardır, onların en karakteristik örneklerini izlemek için 5 film vardır: Kızgın Damdaki Kedi (1958), Shine (1996), Shining (1980), Dönüş (2003), Fences (20169.

Virtüöz piyanist David Helfgott’un çocukluk döneminde ruhunda onarılmaz yaralar açan egoist babasıyla olan ilişkisini anlatan Shine ve Rus Yönetmen Andrew Zyvagintsev’in 12 yıl sonra aniden çıkıp gelen babayla, iki oğlan çocuğunun yolculuğunu anlatan “Dönüş” çok özel filmlerdir. “Shining”de elinde balta çocuğunu kovalayan çıldırmış Jack Nicholson’u kim unutabilir?

Baba oğul ilişkisini fantastik bir öykü içinde anlatan filmler arasında Geleceğe Dönüş (1985),Düşler Tarlası(1989) ve Büyük Balık(2003) gelir akıllara.

Animasyonlarda Aslan Kral (1994) ve Kayıp Balık Nemo (2003) baba oğul ilişkilerini yansıtmakta rakipsizdir.

Cinsel kimliğin keşfi

“Gençlik Başımda Duman” ergenliğin sancılı dönemlerinden cinsel kimliğin keşfini doğal, gerçekçi bir anlatımla sunuyor.

Haberin Devamı

İzlanda’nın küçük bir balıkçı kasabasının melankolik havası, eşsiz volkanik doğası, genç oyuncuların performansları filmin sinematografik değerlerini arttırıyor.

Cinsel kimlik arayışının, dünyanın neresinde olursa olsun değişmeyen mahalle baskısıyla karşılaştığının güzel bir örneği var öyküde.

Thor ve Christian ergen yaşların “kanka” tabir edilen, yedikleri, içtikleri ayrı gitmeyen iki arkadaşıdır.

Kız arkadaş edinme girişimleri aralarında bir cinsel çekimi keşfetmeleriyle sonlanır.

Bu durumun yakın arkadaş çevresinde hissedilmesi, ikisi üzerindeki dışlanmayı, baskıyı artırır.

Christian tarafında ise anne baba ayrılığı an meselesidir.

Çevre baskısı kadar gençlerin bedenlerinde ne olduklarını tam olarak keşfedememesi, üzerlerindeki baskıyı artırır. Mesele gittikçe dramatik bir akışa uzanır.

İzlandalı genç yönetmen Guomundur Arnar Guomundsson ilk uzun metrajında anlattığı bıçak sırtı konudaki cesurluğu, sinematografik anlamda dengeli anlatımıyla, şaşırtıcı bir ustalık sergiliyor. Dış mekan çekimleri tablo güzelliğinde. Ergenliğin en sancılı dönemine doğal yer yer sert bir sunum.

Haberin Devamı

Gençlik Başımda Duman

Yönetmen: Guomundur Arnar Guomundsson

Oyuncular: Baldur Einarsson, Blaer Hinriksson.