Tarihin en politik Oscar töreni geride kaldı. 89. Oscar, Trump karşıtı duruşun düzeyli ve özgür bir şekilde sergilendiği tören olarak tarihe geçti.
Bu durumun daha da önüne geçen olay en iyi filmin yanlış anonsu oldu. “Ay Işığı” yerine “Lala Land” ekibi sevinç içinde ödüllerini aldı. Yanlışlığın anlaşılması üzerine bu kez “Ay Işığı” ekibine ödülü elleriyle vermek zorunda kaldılar. Zarf karışıklığı Oscar töreninde ilk kez olmuyor. 1964 yılında benzer yanlışlık en iyi film şarkısı anonsunda yaşandı. Takdimci ünlü komedyen şarkıcı Sammy Davis Jr. aday bile olmayan Tom Jones filmini anons eder. Salon şaşırır. Durum anlaşılınca Sammy Davis komedyenlikten gelme yeteneğiyle işi “fırlamalığa” vurur ve “Tatlı İrma” ile kazanan Andre Prévin ödülü alır.
***
Gecenin sürprizleri arasında ilk Müslüman oyuncunun Oscar ödülü alması sayılabilir. Mahershala Ali “Ay Işığı” filmindeki yardımcı erkek oyuncu performansıyla favori olarak geldiği törenden heykelcikle ayrıldı. İranlı yönetmen Ashgar Farhadi’nin “Satıcı” filmi heykelciğe uzanırken gecenin en büyük sürprizine imza atıyordu.
Bence, hakkıyla sinema değeri daha yüksek bir film aldı. Esas sürpriz “Savaş Vadisi- Hacksaw Ridge” filminin kurgu ve ses miksajı dallarında aldığı Oscarlar oldu. Bu dalların kesin favorisi durumundaki “Lala Land”’in bilhassa kurguda es geçilmesi şaşırtıcıydı.
Gecenin en karlı filmi en iyi filmi 14 adaylıktan 6 ödül ile ayrılan “Lala Land” oldu. En iyi film seçilen “Ay Işığı” benim için sürpriz olmadı.
Eleştirmen birlikleri bu yıl genelde tercihini “Ay Işığı”’ndan yana kullanmıştı.
Aynı zamanda “meselesi” olan bir filmdi ve bu dramı müthiş bir görsellik ve incelik içinde sunuyordu. Anımsayalım, geçen yılda filmde “Spotlight” yönetmende İnarritu seçilmişti.
Geçen yıl beyazların Oscar’ tanımlaması bu yıl değişti. Önemli dallarda 4 Oscar siyahlara gitti. Amerikan Sinema artık imaj değiştiriyor.
Wolverine’den hüzünlü veda
Marvel dünyasının en başat kahramanlarından X-Men’in lideri Wolverine son macerasını yaşıyor. Hem de nasıl ? yaşlanmış, alkolik ve depresif. 2029 yılındayız ve tüm mutantlar artık yok edilmiş. Devlet kullanacağı kadarını kullanıp, gerisini ortadan kaldırmış. Geriye sadece Wolverine, Profesör Xavier ve albino Caliban kalmış. Son 25 yıldır hiçbir mutant yetişmiyor (!).
Laura üstün mutant yeteneklerine sahiptir ve koca bir ordu peşindedir.
X-Men serisine paralel çevrilen Wolverine öyküleri bu bölümüyle veda ediyor. Yıpranmış eski gücünden uzak Wolverine’de Hugh Jackman onun mutsuzluğunu, yalnızlığını, mutant evrenine girmekten duyduğu pişmanlığı mükemmel yansıtıyor. 90’nına gelmiş Xavier’de Patrick Stewart’da kendisinden alıştığımız klasta. Genç oyuncu Dafne Keen Laura karakterinin suskunluk ve güç patlaması arasında geçen sahnelerinde gayet iyi.
Öykü oldukça karanlık ve şiddet dolu bir atmosfer içinde akıyor. Yönetmen James Mangold, senaryosunu da yazdığı filmde, western göndermesini eksik etmiyor. Temposuyla da film r modern bir western gibi. Wolverine buraya kadar diyor ve oyundan çıkıyor. Türünün en başarılı örneklerinden.