Efe TANAY
PhD, Avukat, Seyahat Yazarı
@efetanay
Yokluk İçinde Gülen Yüzler
Artık İZEV’in İyilik Elçisiydim ve Yaşam Kâşifi Efe Tanay olarak seyahatler çok daha anlam kazanmıştı. Bu güzel projenin ilk durağı da başkent Kampala’ya 2 saat uzaklıktaki Masaka’da, Masaka Kids Africana kimsesizler yurdu oldu.
Dünya’nın en genç nüfuslarından birine sahip Uganda’da kimsesiz kalan çocuklara sahip çıkıp, onlara aidiyet duygusunu öğreten bu kuruluşun şöhreti Afrika’yı aşmış durumda. İşte bizde hem bu okuldaki çocuklara hem de seyahatimiz boyunca denk geldiğimiz küçüklere yardımlarda bulunduk, meşhur danslarına eşlik ettik ve Türkiye’ye ilettikleri güzel mesajlarını kaydettik.
Yokluk içindeki bu çocuklara yardım etsek de aslında her şeye rağmen neşe içindeki bu çocuklardan öğreneceğimiz çok şey olduğunu düşünüyorum. Pahalı cep telefonlarının modelini ya da rengini beğenmediği için mızmızlanan çocuklarımıza burada düzgün giysisi bile olmayan, yıkık evlerde yaşayan çocukların hayatlarını göstermek gerek. O çocukların belki de hiç ulaşamayacakları bu elektronik aletlerde kendi fotoğraflarını gördüklerindeki sevinçlerini anlatmak gerek. Bu çarpıcı gerçek Afrika’nın içlerine her girdiğimde karşıma çıkan derin bir ders gibi. Belki vahşi hayvanları görmek için olmasa da bu vahşi hayat şartlarını görmek için herkesin en azından bir kere Afrika’ya gitmesi gerek.
Vahşi Hayvanlar ve Safari
Bir sonraki durağımız vahşi hayvanlarla dolu, doğanın en iyi korunduğu alanlardan biri olan Queen Elizabeth Ulusal Parkıydı. Biz kiraladığımız aracın içinde hapis, onlar doğal ortamlarında özgürler. Üstü açılan aracımızın yolu bazen fil sürüleriyle kesildi, bazen de aslan ve leopar görebilmek için biz rotamızı değiştirdik. Savanada geçen süre, seyahatin en eşsiz anlarından biriydi. Üstelik parkın içindeki barakamıza gelen suaygırları, dev yabandomuzları, maymunlar ve geyikler kısa sürede oradaki hayatımızın bir parçası haline geldi.
Doğal hayatın bu derece içinde olmak o kadar hoşumuza gitti ki, bir süreliğine gittiğimiz Bunyoni Gölü seyahatinden sonra bir kere daha safari yapmaya gittik ama bu kez farklı bir alana, Mburo gölü yakınındaki doğal yaşam parkını tercih ettik. Elya da ben de en çok hayvanlara yakın olduğumuz zamanlar mutluyduk ama başkent Kampala ve civarını gezmeden Uganda’yı anlamak zor.
Diğer Afrika
Tamamen kaos içinde olan başkentin Pazar yerlerinde turist görmeniz neredeyse imkânsız ama biz o tecrübeyi de yaşamak için bu karmaşaya katlandık. Sanılanın aksine tehlikeli yerler değil aslında buralar. Hatta açık ten rengimizle yabancı olduğumuz her halimizden belli olmasına rağmen Sultanahmet’e gelen turistler kadar bile rahatsız edilmedik.
Buralar Afrika’nın hep göz önünde olan, o meşhur yokluk içindeki bölgeleri. Aslında on kilometre ötesinde gayet modern sokakları da var ama Afrika’nın bu yüzü herkesin aklına ilk gelen. Kara kıtanın ciddi bir kesimi yokluk içinde olsa da aslında Afrika’nın bir de gelişmekte olan gayet modern bölgeleri var.
Bir Rüyanın Gerçekleşmesi; Dağ Gorillerini Ziyaret
Dünya’yı gezme hayali olan herkesin kendine has favorileri yerleri vardır, gitme hayalini kurduğu, görmek için heyecan duyduğu yerler. İşte bu tüylü dostlarımızı doğal yaşam ortamlarında görmek de benim yıllardır planladığım ama pahalılığından dolayı da hep tereddüt ettiğim bir gezi noktasıydı. Dünya’da binden biraz fazla dağ gorili kaldı ve bu güçlü ama inanılmaz sevimli hayvanları yaşadıkları yerde görmek için binlerce TL harcamanız gerek. Bu seyahatin en unutulmaz anlarını da yavru gorille defalarca kez göz göze geldiğimiz Bwindi ormanlarında yaşadık.
Bu büyük gün için inanılmaz heyecan duyuyordum ama “ya yakından göremezsem” diye de ciddi bir endişem vardı. Seyahatin bu bölümü için çok araştırma yapmıştım ve işi şansa bırakmak niyetinde değildim. Ormanın içine girmeden önce görevlilerin hepsiyle her detayı konuştum. Hayatımın en bonkör bahşişlerini dağıttım orada ve sadece Elya ve ben bebekli bir goril ailesinin yanına özel olarak götürüldük. Birçok konuda şanslıydık üstelik. Ormanın çok derinliklerinde değildi bu aile ve bu dönemde pek turist olmadığı için tur tamamen bize özel hale gelmişti. Yanlarına yaklaştıkça heyecan doruğa vardı ve ilk teması ailenin iri reisi gümüş sırtlı goril yaptı, önümüzden bir uyarı geçişiyle. Bu bir nevi “sizi istersem öldürebilirim ama burada olmanıza izin veriyorum” demekti. Ayağımızı denk almamız gerektiğini o an hızlı bir şekilde kavradık ama onlara karşı bir tehlike içermediğimizi gösterince iyice yanlarına kadar sokulduk. Hele o küçük ufaklığın durmadan bize dönüp bakışları Uganda’ya dair aklımızda kalan en güzel anı.
Bazen adrenalin dolu, bazen üzücü, bazen de heyecan verici şeyler yaşadık bu gezimizde ve önyargıları kırıp buraya gittiğimiz için gerçekten çok mutlu ayrıldık bu eşsiz ülkeden.