Bu yıl ikincisi düzenlenecek olan Adana Lezzet Festivali, emektar ustalardan, geleneksel mutfağı ayakta tutan yöre kadınlarına Adana mutfağına emeği geçen herkese ithaf edildi.
Mutfağınız ne kadar zengin olursa olsun, yarattığınız farkındalıklarla onu markalaştırmak ve mutfağın gücüyle şehri bir turizm destinasyonuna dönüştürmek apayrı bir iş, ciddi bir mesai. Portakal çiçeği festivali ile yarattığı ilgi ve ivmeyi Lezzet Festivali ile besleyip devam ettiren Adana, akıllı manevralarla yoluna devam ediyor. 12-14 Ekim tarihlerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın himayesinde, Adana Valiliği’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilecek festival Adana’daki birlikler ve odalar ile Mutfak Dostları Derneği tarafından da destekleniyor. Geçtiğimiz günlerde bir araya geldiğimiz Adana Valisi Mahmut Demirtaş’la festivali konuştuk.
- Festivalin bu yılki temasının “Gelenekselin gücü adına” olarak belirlenmesinin sebeplerini açıklar mısınız?
Malumunuz geleneksel mutfaklar tüm dünyada değer kazandı. İsim yapmış şefler geleneksel mutfaklara ve pişirme tekniklerine saygı duruşunda bulunuyor. Geleneksel mutfağımıza ait değerlerin dünyada hak ettiği yeri alması ve gastronominin ülkemizin ekonomik açıdan getiri sağlayan en önemli sektörlerden biri haline dönüşebilmesi için yerel değerlerimizi yozlaşmadan öne çıkarmalı, mevcut geleneksel mutfak bilgimizin özünü koruyarak günümüz şartlarına adapte etmeli ve geleceğe aktarılmasını sağlamalıyız.
- Adana, İtalya ve Fransa’daki örnekler gibi popüler bir gastronomi turizmi destinasyonu olabilir mi?
Gastronomi turizmi diğer turizm çeşitleri ile entegre edilebilecek bir alan olup bölgesel kalkınmada önemli bir rol oynamaktadır. Bu kapsamda, Çukurova Bölge Planı’nda yer alan sağlık, inanç ve kent turizminin gastronomi turizmi ile entegre biçimde ele alınması, Adana’nın destinasyon olarak turizm gelişimine katkı sağlayacaktır. Destinasyonların çekicilik unsuru olarak “gastronomi” kültürel miras olması dolayısıyla kuvvetli bir araçtır ve turistlerin destinasyonla ilgili beklentileri sıralamasında ilk sıradadır. Adana’da kent içerisinde ziyaret ve deneyim amaçlı pek çok mekan ve sokak arası lezzet durağı bulunmaktadır. Kentin bütünü, misafirlerine geldikleri şehrin bir gastronomi şehri olduğunu her haliyle hissettirmektedir.
- En sevdiğiniz ve yok olmaya yüz tutan Adana yemeği hangisi?
Tahinli lahana sarması eskiden dikiş yüzüğü ile hamuru kesilip içine et köftesi konularak yapılan yüksük çorbası, Irgat aşı da denilen kabaklı bulgur pilavı benim de sevdiğim ve unutulmaya yüz tutan geleneksel yemeklerimizden bazıları.
- Festivalde neler olacak?
Yerel şeflerimizin katılımının yanında gastro-şovlar, tadım seansları, söyleşiler ve mutfak atölyeleri gerçekleşecek. Festivalin açılışında ise 2 Michelin yıldızlı ünlü şef Alexandre Dionisio, Michelin Rehberi Direktörü Sebastien Ripari’nin sunumuyla, geleneksel Adana Kebap’ı yorumlayacağı bir gastro şov olacak.
Adana’nın Kınalı Elleri
Kınalı Eller Kadın Hareketi, üniversite mezunu bir grup kadının bir araya gelerek kendileri gibi okuma şansına sahip olamamış kırsaldaki hem cinsleri için üç yıl önce başlattıkları sosyal sorumluluk projesi. Hareketin ilk durağı ise işsiz kadın nüfusunun yoğun, ekonomik gelir düzeyinin düşük olduğu Seyhan Salmanbeyli Köyü. Köyün kadınları iki yıldır hijyen ve mutfak üzerine eğitimler alıyor. Kurulan kooperatifte ise reçel, salça, tandır ekmeği gibi ürünleri hazırlayıp satıyorlar. Önceden rezervasyon yaptığınız durumlarda ise sizin için köyde şahane bir yöresel sofra hazırlayabiliyorlar.
Başka neler yapıldı?
Onbaşılar Kebap’ın sahibi Tayyar Zaimoğlu kentin kültür elçisi gibi çalışmakta. İstanbul’daki etkinlikler dışında Adana mutfağını Bodrum’a taşıdılar. Hapimag Sea Garden’da düzenlenen Adana Günleri’nde kebap ve yerel yemekler turistlerle buluştu. O sıcakta da kebap yenilir mi hiç demeyin. Otelin, binlerce kişiye hizmet eden mutfağını yöneten Orhan Demirok “Misafirlerimize nasıl bir deneyim yaşayacaklarını anlattığımız, yemeklerin hikayelerinden bahsettiğimiz zaman daha çok heyecan ve ilgi duyuyorlar” sözleriyle bir mutfağın tanıtım için arkasındaki hikayenin ve onu doğru ifade edebilmenin önemini de özetliyor.