Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ALPER TAŞDELEN
1974’te Ankara’da doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. ABD’de Columbia Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler dalında yüksek lisans yaptı. Aynı zamanda Columbia Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü’nü tamamlayarak Ortadoğu Uzmanlığı aldı. Yüksek lisans döneminde Çağdaş Belediyecilik ve Kent Yönetimi dersi aldı. 1996’da Sosyalist Enternasyonel’in New York’taki 20. Kongresi’ne Erdal İnönü ve Deniz Baykal ile birlikte CHP delegesi olarak katıldı. Kanal D’de diplomasi ve siyaset muhabiri olarak iki yıl gazetecilik yaptı. 57. Hükümet döneminde Bülent Ecevit tarafından Başbakan Müşaviri olarak atandı. Ardından özel sektöre geçti. Taşdelen, evli ve iki çocuk sahibidir.

Vizyon genelde bilindiği üzere, bugünden ufka bakmak değil, aslında muhtemel bir gelecek senaryosundan bugüne bakmaktır. İnsanlar geleceğe bakarlar. Liderler ise hayal edilmiş bir gelecekten bugüne ve insanlara.
Dünya engellenemez bir biçimde her gün daha fazla globalleşiyor ve artık bilgi, teknoloji ve erişim anlamında ulusal sınırların aşındığı bir çağda yaşıyoruz. İmkanlarla beraber yeni çelişkileri ve adaletsizlikleri beraberinde getirsede “zamanın ruhunun” önünde durmak imkansız.
Yaşadığımız çağda bilgi artık her yerden ulaşılabilir durumda. Şimdi mesele bilgiyi işleyebilmekte ve hayata katmakta. Bilgiyi işleyerek fark yaratanlar, teknolojiyi hayata aktaranlar eski paradigmaları yere serdiler ve çağımızın galibi oldular.
Yeni bir siyaset lazım
Artık kendi hayatını gelişmiş ülkelerdeki insanların hayatıyla kıyaslayan ve “bunlar benim de hakkım” diyen koca bir kuşak var. Özgürlükler, demokratik ve eşit hak talepleri ve yüksek yaşam standartı zamanın ruhunun olmazsa olmazı. Devletin baskı ve dayatma aracı olmaktan çıkıp, hiçkimseyi ötekileştirmeden ve ayırmadan tüm yurttaşlarına hizmet eden bir aygıta dönüşmesi zorunluluğu kaçınılmaz bir gerçek.
Gezi Parkı süreci de bu yeni çağın bir sonucudur. Bu yeni dünyayı ve kuşağı eski kavramlarla anlamak mümkün değildir. Artık yeni bir siyaset, yeni bir yönetim anlayışını kabullenmek ve hayata geçirmek kaçınılmazdır.
Bu anlamda yerel yönetimlere bakış açımızı da değiştirmek zorundayız. Artık hayata bir pencereden bakan değil; hayatın kendisi olan bir anlayışı sahiplenmek durumundayız.
Vatandaşlar artık yol, kaldırım, çöp, temizlik gibi kalsik belediye hizmetlerine zaten tam ve eksiksiz olmalı gözüyle bakmaktadır. Belediye hizmetlerinde çıta yükselmiştir.
Bu yeni dünyanın hizmet ve kalite beklentisini, arzu ettiği siyaset ve yönetim anlayışını meseleye dünya ölçeğinden bakmadan karşılamak mümkün değildir. Yerel yönetimler artık çağdaş dünya kentlerinin hizmet ve proje standartını yakalamalı, teknolojik gelişme ve sistemleri kamu hizmetinde kullanmalı, yönetimde ve karar mekanizmalarında katılımı ve ortak aklı oluşturmayı başarmalıdır.
Şeffaf bir model...
Bu yeni anlayış aslında çağı okuyan ve gereklerini hayata geçiren yeni nesil belediyecilik demektir. Yeni nesil belediyecilik, kamu hizmet kalitesini arttıran ve yerel yönetimlere yeni ufuklar açan Akıllı Kent Yönetim sistemlerinden, Yavaş Kent (Cittaslow ) uygulamarına kadar teknolojik ve ekolojik yenilikleri sahiplenen, dünya standartında ve kalitesinde hizmet üreten, dünya ölçeğinde hibe ve finansman olanaklarını bulan, yönetime tüm paydaşların katılımını sağlayan, hesap veren, yani kararlarda ve bütçe kullanımında şeffaf olan yeni modelin adıdır.
Türkiye’deki örnekler
Çağdaş kent yönetiminde ve kalkınmasında sadece kamu gücünü ve imkanlarını kullanmak artık yeterli değildir. Dünya örnekleri yerel yönetimlerin özel sektörü ve yatırımcıyı da işin içine çektiği, işbirliği yoluyla kent kalkınmasını sağladığı ve dünya çapında projeler ürettiği sayısız örneklerle doludur.
Yeni nesil belediyecilik, kent yönetimlerinde talana ve yağmaya karşı, rantı gerçek sahibine, yani halka ve kamu hizmetine aktaran, halkla bütünleşen sosyal belediyecilik demektir.
Bu yeni model, aynı zamanda yeni sosyal demokrat belediyeciliğin adıdır. Sosyal demokratların belediyecilik efsanesi 1970’lerde yaşandı. Vedat Dalokay, Ahmet İsvan, Aytekin Kotil gibi CHP’li belediye başkanları o günün toplumunu ve ihtiyaçları doğru okudular. Köyden kente göçün en ağır yaşandığı 50 ve 60’lardan sonra, ortaya çıkan sorunlara toplumcu çözümler ürettiler. Kooperatifler yoluyla toplu konutlar ve ekonomik örgütlenmeler yarattılar. Sosyal projelere ve altyapı hizmetlerine ağırlık verdiler. Kısacası önce içinde bulundukları Türkiye’yi ve dünyayı iyi okudular.
Şimdi 2013 Türkiyesindeyiz; yeni bir dünyada yaşıyoruz. Başarı için biz de yeni çağı ve yeni Türkiye’yi doğru okumak ve yeni çözümler üretmek zorundayız. Başta Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen olmak üzere elbette bu gerçeği gören ve başarıyı yakalayan belediyeler var. Ama sosyal demokratlar için “zamanın ruhunu” bir model olarak sahiplenmek, bu temelden yükselerek sosyal demokrat belediyeciliği 2020’lere taşımak ve tekrar efsane belediye başkanları yaratmak mümkün.