Zaman, değişimleri dikkatle okumanın, iş stratejilerini bu değişimleri olumlu fırsatlara çevirecek çözümler üzerine kurmanın zamanı. Tüketicilerin kalplerini kazanmak için sadece beklentilere yanıt vermek artık yeterli değil. Neden mi? Çünkü yeni dünyanın teknolojileri, marka-müşteri ilişkisini baştan sona değiştirdi. İnsanlar 10 yıl önce günde ortalama 46 dakikasını internette geçiriyorlardı, bugün bu süre ortalama 4 saat.
İçinden geçtiğimiz muazzam bilgi çağında, artık her an her bilgiye ulaşmak mümkün. Yaşamaya başladığımız bu yeni hayatta, verilerin kullanımı ve işlenmesi, mekandan, dahası araçlardan bağımsız. Artık birbirine çok yakınlaşmış insanların bulunduğu bir dünyada yaşıyoruz.
10 yıl gibi kısa sayılabilecek bir sürede karşımıza çıkan rakamlar, iletişimin yeni yüzünü çok net ortaya koyuyor. Günümüzde 2.4 milyar insan, yani dünya nüfusunun yüzde 34.3’ü dijital dünyada birbirleriyle iletişim halinde*. 10 yıl önce bu rakam 570 milyondu**. Kelebek etkisi, dijital dünya için artık gerçeğin ta kendisi. Söz konusu yeni yaşam düzeni sayesinde dünyanın diğer ucundaki bir olay, dünyanın her yerinde aynı anda reaksiyon görebiliyor.
Tüketiciler de değişti
Değişen sadece bilgi teknolojileri olmadı. Aynı paralelde tüketiciler de değişti. Onların da markalardan ve iş dünyasından beklentileri farklılaştı. Tüketiciler artık monolog değil, diyalog istiyorlar. Önemsendiklerini bilmek, bunu hissetmek istiyorlar. İletişim kurdukları şirketi sadece ürün ve hizmet kalitesi ile değerlendirmiyor; dünya duruşuna bakıyor, topluma sağladıkları katkıyı inceliyorlar.
Bu yenilenmiş dünyanın farkına varan şirketler iş yapış modellerini 4 temel unsur üzerine inşa ediyorlar: Sürdürülebilirlik, toplumsal değer, küresel vizyon, mutlu müşteri ve mutlu işyeri. Bu 4 temel unsur çerçevesinde şirketler iş disiplinlerini belirliyor ve onları iletişim değerine dönüştürerek paydaşlarına iletiyor.
Ülkemizin öncü, iletişim ve yakınsama teknolojileri şirketi Türk Telekom, teknoloji ve internet çağı kuşaklarına hizmet üretmekte. Elbette derinlemesine bir sorumluluk ve yenilikçi olma vizyonuyla... Türk Telekom’un 2012 yılsonu rakamlarına göre yaklaşık 1.9 milyon kurumsal müşteri ses trafiğini, 117 bin kurumsal müşteri de veri trafiğini şirketimizin altyapısı ile yürütüyor.
Araştırmalar, ekonomik büyümenin önemli bir yüzdesinin teknolojik gelişim, verimlilik ve inovasyon sayesinde elde edildiğini gösteriyor. Türk Telekom’un teknolojiye yaptığı her yatırım, birer domino taşı gibi ekosistem içinde etki yaratıyor.
Akıllı TV’ler, içerik zenginliği ve dijital dönüşümün getirdiği yenilikler bu ekosistemin gelişmesi demek. Bu da peşi sıra, ekonominin gelişimi ve Türkiye’nin büyümesi demek...
Fırsatlar zamanı
Zaman, değişimleri dikkatle okumanın, iş stratejilerini bu değişimleri olumlu fırsatlara çevirecek çözümler üzerine kurmanın zamanı.
Tüketicilerin kalplerini kazanmak için sadece beklentilere yanıt vermek artık yeterli değil. Neden mi? Çünkü yeni dünyanın teknolojileri, marka-müşteri ilişkisini baştan sona değiştirdi. İnsanlar 10 yıl önce günde ortalama 46 dakikasını internette geçiriyorlardı, bugün bu süre ortalama 4 saat**. Bugün bir ağa bağlanan cihaz sayısı dünya nüfusuna eşit.
Kalplerde yer etmek
Fortune 100 şirketlerinin yüzde 80’i dijital dünyaya adım atmış durumda. Tüketicilerini buradan dinliyor ve onlarla birebir etkileşim halinde oluyorlar.
Bir marka için artık aslolan insanların kalplerinde yer bulabilmek. Bu evrende ise gönüllere giden yol hakiki bir samimiyetten, berrak bir şeffaflıktan, erişilebilirlikten ve hiç yorulmadan sürdürülen fikir paylaşımından geçiyor.
Dijital dünya, kişisel ilgi beklentisindeki yeni tüketici için eşsiz bir yakınlaşma sahası. Eğer siz müşterinizin adını hatırlayabiliyorsanız emin olun ki o da sizin adınızı hatırlayacaktır. Çünkü dijital dünya size “her an” ona ismiyle hitap etme şansı veriyor. Dijital platformlar size marka hikayelerinizi yaymak için fırsat sunuyor. Ve o hikayeler, didaktik iletişim mesajlarından çok daha samimi ve sıcak bulunuyor. Yaşadığımız çağ da zaten bunu gerektiriyor.
Sürdürülebilir bir büyüme amacıyla dokunduğumuz toplum ve bireyler için katma değer üretmek önemli bir sorumluluk. Hizmet ettiğimiz sektörün toplumsal ya da çevresel gerçeklerini iyi analiz etmek ve aynı sorumlulukla çözümler üretmek bugün biz şirketlerin olmazsa olmazlarından biri haline geldi. Çünkü yaşadığımız toplum gelişmezse şirketlerin de gelişmesinin imkansız olacağı bir dünyada yaşıyoruz.
Gelecek bunun farkında olan ve başaran şirketlerin olacak.
Kaynak:
* /images/100/0x0/5cfcf49745d2a0dc18aa7068
** http://www.bestedsites.com/the-internet-a-decade-later/
Lebin Ebru Çokişler
Lebin Ebru Çokişler, Bornova Anadolu Lisesi’nin ardından İzmir 9 Eylül Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü’nden mezun oldu. 1992-1996 yılları arasında çeşitli özel televizyon kanallarında Program Koordinatörü ve Program Yapımcısı olarak çalıştı. 1996-2003 yılları arasında Turkcell’de Kurumsal İletişim Koordinatörü Kurumsal İletişim Müdürü ve Kurumsal İletişim Bölüm Başkanı olarak görev yaptı. 2003-2007 yılları arasında Petrol Ofisi Kurumsal İletişim Müdürlüğü görevini üstlendi. Abdi İbrahim İlaç AŞ’nin Kurumsal İletişim Direktörlüğü’nün ardından 2008 yılında Ogilvy Halkla İlişkiler Genel Müdürü oldu. Çokişler, kariyerine Türk Telekom Kurumsal İletişim Direktörü olarak devam ediyor.