Mustafa Yeneroğlu
1975 yılında Bayburt’ta doğdu. 1976 yılında ailesiyle Almanya’ya göç etti. Almanya’da ilk, ortaokul ve lise eğitiminden sonra 2000 yılında Köln Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Ayrıca fark dersleri vererek 2007 yılında da 9 Eylül Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Evli ve üç çocuk babası. 1987 tarihinden beri sivil toplum çalışmalarında aktif olarak görev aldı. 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçimlerinde AK Parti İstanbul 3. Bölge Milletvekili seçildi. AK Parti Merkez Disiplin Kurulu Üyeliği görevini üstlenen Yeneroğlu aynı zamanda TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyon Başkanlığı görevini yürütmekte.
Göç, ülkemiz için Cumhuriyet tarihi boyunca gündemde olan bir olgu. Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılması sonucu soydaş ve akraba birçok insan Anadolumuza göç etti. 1960’lı yıllardan sonra ise daha çok gurbete gidişler başladı. 1980’lere kadar yoğun bir şekilde süren göçler sonucu, vatandaşlarımız başta Batı Avrupa olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinde yeni hayatlar kurdu. Gelinen son durum itibarıyla bugün yurt dışında 6 milyona yakın insanımız yaşıyor. Gittikleri ülkelerde toplumsal ilişkileriyle, siyasal katılımlarıyla, ticari yapıları ve kültürel dokularıyla farklı ve kalıcı alanlar oluşturan bu göçmenler ve nesilleri ülkemizde çok da fazla görülmeyen ancak fazlasıyla dikkate alınması gereken bir gerçeklik.
Son yıllarda AK Parti ile birlikte ülkemizde yurt dışındaki vatandaşlara yönelik onların menfaatlerini savunan, dil, kültür, eğitim birikimini önceleyen bir söylem gelişmiş durumda. Bununla birlikte özellikle üçüncü nesil gençlerimize yönelik bu söylemlerin kuşatıcı bir biçimde somut uygulamalara dönüşmesi ve yeni nesillerin Türkiye ile olan bağını güçlendirecek, yurt dışındaki iş adamlarımızın ülkemiz ile işbirliğini ve ticaret hacmini artıracak, ayrımcılık ve İslam düşmanlığı ile etkin mücadele edecek yapıları ve ilgili ülkelerle işbirliğini geliştirecek politikaları daha fazla uygulamaya geçirmek şart.
Öte yandan ülkemiz; komşu ülkeler ve yakın coğrafyamızda yaşanan çatışma ortamı, ekonomik ve sosyal buhranlar nedeniyle yeni bir göç akımıyla imtihandan geçiyor. 2011 yılından bu yana ülkelerinde yaşanan iç savaştan kaçan Suriyelilere yönelik izlenen açık kapı politikası ile Türkiye dünyaya büyük bir insanlık dersi veriyor. Geçen altı yıl içinde ülkemiz 3 milyondan fazla Suriyeliye ev sahipliği yaparak kendilerine eğitimden sağlığa birçok alanda kolaylıklar sağladı. Bunun dışında Afganistan’dan Somali’ye kadar birçok ülkeden gelen yabancının, uluslararası koruma başvurusu yaparak ülkemizin farklı illerinde yaşamlarını sürdürmesi de kamuoyunda pek ele alınmayan ayrı bir realite. Bu tablo, son 6 yıl içinde yaşanan çatışma ve savaşlar nedeniyle ülkemize gelen yabancı sayısının, Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren bu ve benzeri sebeplerle gelen yabancı sayısının toplamından fazla olduğunu gösteriyor.
Yurt dışındaki Türk toplumu ve ülkemizdeki yabancıları birlikte değerlendirdiğimizde sayıları 11 milyonu aşan bir göçmen kitlesi söz konusudur. Bir çok dünya ülkesi nüfusundan çok daha fazla olan bu sayı, ülkemizin geleceği bağlamında göç yönetiminin ne kadar hayati olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum ayrıca göç hareketliliğini ayrı ayrı değil bir bütün olarak görmeyi, değerlendirmeyi ve stratejiler oluşturmayı zorunlu kılıyor. Geliş nedenleri ile nitelikleri farklılıklar gösteren ülkemizdeki yabancılara ve yurt dışındaki insanlarımıza yönelik stratejik göç yönetiminin etkin ve pro-aktif olarak gerçekleştirilmesi büyük önem arz ediyor. Bunun için atılması gereken adımların başında, vatandaşlarımızın en üst temsil makamı olan TBMM çatısı altında bir Göç ve Diaspora İhtisas Komisyonunun kurulması geliyor. Dünyada farklı örnekleri olan böyle bir komisyonun varlığının meclis bünyesinde faaliyet göstermesi önemli bir boşluğu dolduracak, göçe ilişkin etkin ve bütünlükçü çalışmaların gerçekleşmesini sağlayacaktır.