Türkiye olağanüstü bir dönemden geçiyor. Çevremizde bulunan ülkelerin neredeyse tamamı ile kavgalı duruma geldik. Başta Suriye politikası olmak üzere Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler, bizi tam anlamıyla bir bataklığın içine sürüklüyor. Son olarak Rus uçağının düşürülmesi krizi, olumsuzlukları ve sıkıntıları daha da artırdı. Her geçen gün daha çok yalnızlaşıyoruz.
Doğu ve Güneydoğu’da çatışmalar, ölümler, sokağa çıkma yasakları neredeyse olağan hale geldi. Ekonomi, sosyal yaşam, eğitim durmuş; insanlar can derdine düşmüş durumda. Suriyeli mülteciler krizini çözemeden, şimdi kendi insanlarımızın göç dalgalarıyla karşı karşıyayız. İnsanımız kendi ülkesinde ‘muhacir’ oluyor…
Ülke içinde ve dışında, çevremizde yaşanan bütün bu olumsuz gelişmeler; ülkemizin ekonomisini, siyasetini ve sosyal yaşamını derinden etkiliyor. Başta işsizlik olmak üzere ekonomik problemler kartopu gibi büyüyor. İnsanlarımız yaşam sevincini yitiriyor. En önemlisi geleceğe dair umutlarımız kayboluyor.
Tarihi çağrı
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi olan CHP, böylesi zor ve çetrefilli koşullarda, 16-17 Ocak tarihlerinde 35’inci Olağan Kurultayı’nı topluyor. Bu kurultay yalnızca CHP ve CHP’liler için değil, ülkemizin siyasal yaşamı için de büyük önem taşıyor. CHP, tarihsel misyonuna uygun olarak, ülkemizin içinde bulunduğu zor koşullarda, karanlığı aydınlatmalıdır. Önümüzü aydınlatan bir fener olmalıdır. İnsanımıza, halkımıza umut ışığını göstermeli ve moral vermelidir.
Bu bağlamda, CHP kurultayından; halkımıza, ülke ve dünya kamuoyuna yönelik tarihsel bir çağrı bekliyoruz. Bu çağrı, içinde bulunulan koşulları irdeleyen, analiz eden ve bu karanlıktan, kördöğüşten çıkışı gösteren; moral ve güven veren, umut aşılayan bir çağrı olmalıdır.
Program ve tüzük
Sol, sosyal demokrat partilerde ideoloji önemlidir. İdeolojinin en önemli göstergeleri de yazılı belgelerdir. Bunlar içinde parti programı ve tüzüğü büyük önem taşır. 21’inci yüzyıl koşullarında ve ülkemiz siyasasında, CHP’nin yeni bir programa ve tüzüğe ihtiyacı vardır.
İçinde bulunulan sorunlara somut çözümler üreten bir program ve parti içi yaşamda karşılaşılan sorunları aşmaya yarayacak demokratik bir tüzük; CHP’nin kendi iç dinamikleriyle, örgütleri, üyeleri ve aksiyonerleri ile birlikte ortaklaşa hazırlanmalıdır. Başta sendikalar, demokratik kitle örgütleri, aydınlar olmak üzere parti dostlarından da katkı ve görüş alınmalıdır. Bir yıla yakın bir zaman sürecini kapsayacak bu çalışma, bir program ve tüzük kurultayı ile taçlandırılmalıdır. Böylece partinin tüm bileşenlerinin, her aşamasında katkılarının olacağı bir programı ve tüzüğü sahiplenmesi, savunması daha kolay ve verimli olacaktır. Bu bağlamda, yeni program - tüzük konusu ve süreci, 35’inci kurultayda karar altına alınmalıdır.
Birleştirici güç olmak
İçinde bulunulan koşullarda Türkiye’de siyaset yapmak ve hele muhalefette olmak, gerçekten zor bir uğraşıdır. Neredeyse bir asra yaklaşan geçmişiyle, ülkemizin ve dünyanın en eski - köklü partilerinden olan CHP, bu zorlukların üstesinden gelmelidir. Kurucusu olduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin güvencesi ve sigortası olduğunu, hayatın içinde herkese göstermelidir.
Bunun yolu da pratikte birleştirici güç olmaktan geçiyor.
Ülkeyi ve halkı çağdaş cumhuriyet değerlerinde buluşturup bütünleştirmeye soyunanların, elbette öncelikle kendi içlerinde birlik - bütünlük içinde olmaları gerekiyor. Ulusal kurtuluştan cumhuriyete ve günümüze kadar uzanan tarihsel geçmişinde nice badireler atlatan CHP’nin, günümüzdeki tuzaklara da düşmeyeceğini ve önüne çıkarılan engelleri aşacağını düşünüyoruz.
Yapay ayrışmaların tuzağına düşmeden, sosyal demokrasinin ulusal ve evrensel ilkelerini özümsemiş ve bunları yaratıcılıkla hayata geçiren; kendini her daim canlı ve diri tutan, umut ve güven veren bir siyasal örgütlenme… Halkımızın CHP’den ve onun 35’inci kurultayından beklentisi budur.
Sosyalist Enternasyonal üyesi, neredeyse bir asırlık geçmişi olan bir ana muhalefet partisine de doğrusu böylesi bir ufuk ve kurultay yaraşır…
Mehmet Şakir ÖRS