Prof. Dr. S. Sezgin Ünal
22 Aralık 1942’de Ankara‘da doğdu. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Teknolojileri Bölümü 1966 mezunu. Hububat Teknolojisi bilim dalında doktora (1972) yaptı.1978’de doçent (Ankara), 1988’de profesör (Ege Üni. Müh. Fak. Gıda Müh. Böl. İzmir) oldu. Almanya’da 1965’te 4 ay staj, 1975-1977’de ise iki yıl doçentlik çalışması (Detmold Fed. Hub. Ar. Mer. DAAD bursu) yaptı.
E.Ü. Gıda Müh. Ekmekçilik Pilot İşletmesi üretim sorumlusuydu (1978-2005). TÜBİTAK projelerinde 22 hakemlik, 7 izleyicilik yaptı. Yayımlanan 120 eseri bulunmakta. 20 Temmuz 2011’de emekli oldu.
Dünyada gıda sanayinin daha modernleşmesi ve değişik nitelikte pek çok yeni gıdalar geliştirilmesine karşın, insanların her gün zevkle yedikleri, asla vazgeçemedikleri tek gıda ‘Ekmek’tir.
İyi bir ekmek; büyük hacimli, ince cidarlı ve ekmek içi elips şeklinde gözenekli, el ile dokunulduğunda çok yumuşak, ipek gibi,elastiki bir yapıya sahip, kabuk normal kahve renginde ve homojen, genelde iştah açıcı bir görünüşte olmalıdır. Bu da ancak; kaliteli hammaddeler ile gerekli katkı maddeleri uygun dozda kullanılarak, eğitim görmüş, bilgi ve becerisi olan usta ve işçiler tarafından, yeterli teknolojiye sahip fırınlarda, hijyenik koşullarda mümkün olabilir.
Önemli bir gıda
Ekmek genelde günlük üretilen ve halkımızca taze olarak tüketilmek istenen önemli bir insan gıdasıdır. Bayatlama süresi katkısız, ambalajsız ekmeklerde 24 saattir.
Türkiye’de “ekmek” dendiğinde ilk akla gelen fiyatının ucuz olması gerektiğidir.
Ülkemizde ekmek üretimi henüz gerçek bir sanayi haline gelemediğinden; düşük kapasiteli, bilgi ve teknolojisi yetersiz, gelişigüzel yapılmış fırın sayısı yüzde 80’lere ulaşmaktadır. Bu fırınların önemli bir kısmı rantabl çalışamaması nedeniyle, ihtiyaçtan fazla ekmek üretmekte, satabilmek için normal fiyatı düşürüp haksız rekabet yapmakta, bakkal ve bayilere yüksek ondalık ödemekte, satılmayan ekmeği iade olarak geri almakta, maliyetini düşürebilmek için ucuz ve kalitesiz un kullanıp, vasıfsız, işi bilmeyen işçilerle çalışmaktadır. Ancak yine de zarar ettiği için; ekmek fiyatları artsa bile sorunlar devam etmektedir.
Fırınlar Ekonomik Kapasitede Çalışırlarsa:
A) Maliyet düşer, B) Haksız rekabet önlenir, C) Kaliteli hammadde kullanılır, D) Kalifiye işçi kullanılır, E) Teknolojik gelişme ve ek yatırım sağlanır, F) Hijyene daha çok önem verilir, G) Peşin fiyatla alınan hammadde ve girdiler daha ucuza sağlanabilir, H) Bayiye ödenen ondalık makul ve yasalara uygun olur, İ) Haksız rekabet ve kalitesiz üretim olmadığından halkımız daha sağlıklı ekmek tüketir. J) Devlete vergi ödenir.
Yerel yönetimlerce ucuz ekmek satmak için İstanbul’da 1978’de Edirnekapı’da ve 1982’de Ankara’da ilk Halk Ekmek Fabrikaları kuruldu.1990’lı yıllardan beri politik amaçlarla ülke geneline yayılarak ekmek üretmektedir. Hipermarketlerin ve Üniversitelerin açtığı tesislerdeki üretim de; atıl kapasiteyi artırmaktadır...
Diğer yandan; Pide fırınları, kebapçılar ve pizza firmaları yanında, üniversite, askeri birlik ve okullardaki kantinler poğça, sandviç, börek, dürüm vb. ürünler sunarak ekmek tüketimini azaltmaktadır.
Beş yıllık kalkınma planlarında son yirmi yıldaki raporlarda yeni Un ve Ekmek Üretim Tesisine ihtiyaç olmadığını Akademisyenler ve Sanayi Temsilcileri belirtmelerine karşın, uygulamada dikkate alınmamıştır.
Kayıpların nedeni
Ekmek Üretimi ve Tüketimi Sırasındaki Kayıplar
a) Kalitesiz hammadde, yetersiz alet-makine, bilgi ve deneyimsiz eleman ile yeterince kabarmamış, bıçak açmamış, şekli, görünüşü iyi olmayan, kısa sürede bayatlayan ve tüketici talebine uygun olmayan, çok ekmek üretilmesi nedeniyle oluşuyor.
b) Bakkal ve bayilerin fazla ekmek almaları, satamayıp ellerinde kalan ekmeklerin fırınlara iadesi ile bir kısmı hayvan beslemede amaç dışı kullanımı ile oluşuyor.
c) Toplu tüketim yerleri olarak; hastane, yatılı okul, askeriyede, öğrenci yemekhanelerinde yemek çeşitleri dikkate alınmadan fazla ekmek verilmesiyle oluşuyor. Yemek yiyenlerin ekmek israfına özen göstermemesi (çok ekmek alıp, tabağında bırakması).
d) Lokanta, pideci, kebapçılarda ekmek, pide, lavaş ekmeğinin yemekle birlikte fazla sunulması.
En önemli ve acil çözüm üretilmesi gereken konu ise ; Atıl kapasite/Haksız rekabet/Kalitesiz üretim koşullarının giderilememesi.
Alınabilir tedbirler
1. Türkiye’de ekmek; halk ekmek fabrikaları, şirketlere ait büyük kapasiteli tesisler, klasik fırınlar, çeşit ekmek yanında, normal ekmek üreten unlu mamuller, yollar üzerinde kurulan fırınlar, kara fırınlar, bazı kentlerde mahalle fırınlarında üretilmektedir.
Ancak İstanbul’da 2 bin civarında, diğer kentlerde 50 -100’lerce olduğu Fırıncılar tarafından belirtilen ruhsatsız, kayıtsız, faturasız un alıp eksik gramajlı ve kalitesiz ekmeği faturasız satanlar, kasabalarda Ekmek Kodeksi Tebliğine uygun olmayan şartlarda ürettikleri ekmekleri kent pazarlarına getirerek etiketsiz, fişsiz satış yapanların, mutlaka en etkin biçimde kontrol edilmeleri ve gerekirse kapatılmaları önleyici bir tedbir olabilir.
Kayıp çok yüksek
Zira halen İstanbul’da günde 3 milyon, İzmir’ de 300 bin ve diğer büyük kentlerde binlerce ekmek; ihtiyaçtan fazla olarak üretildiği için israf olmaktadır.
2. Yeni açılacak fırınlar için mevzuatta yer alan şartlara uygunluk konusu titizlikle aranmalıdır. Mevcut üretim yerleri de bu konuda yeniden kontrol edilip uygunlukları belirlenmelidir. Ekmek üreten tüm tesislerin sayısı, kapasiteleri, işçi nitelikleri, pazarlama imkanları belirlenerek uygun tedbirler alınabilir.
3. Ülkemizde gıda üretim tesislerinin çokluğu nedeniyle Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Denetçi ve Analiz laboratuvarları sayısı yetersiz kalmaktadır. Çözüm olarak sadece ALO GIDA 174 Şikayet Hattı kurulmuştur.
4. Ülke düzeyinde genel bir ekmek politikasının (Özel ekmek yasası gibi) belirlenmesi.
5. Ekmek ile ilgili sorunlara günlük ve geçici çözüm aramaktan vazgeçilerek kalıcı ve herkes tarafından kabul görecek uygulamaların başlatılması.
6. Ekmek konusunun uzun yıllardan beri (benim gözlemime göre 50 yıldır) Yerel Yönetimler ve Siyasal İktidarlar tarafından politikaya alet edilmesinin önlenmesi.
7. Medya tarafından sorunların nedenlerine inilmeden, sansasyon yaratıcı haber yapılması yerine, özellikle TV’lerde başlatılan Kamu spotları yanında, okullarda eğitim amaçlı programlar düzenlenerek, halkımızın eğitilmesi ve ekmek israfının önemi ile ekonomik boyutu ve sonuçları konusunda doğru bilgilerle aydınlatacak uzmanların yer alacağı tartışma programları da yararlı olacaktır.
İrtibat telefonumuz: 0212 337 92 23. Mail adresi:dsazak@milliyet.com.tr