Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları


YASİN ERTAŞ

24.02.1990 tarihinde Kocaeli’de doğdu. Liseyi Darıca Lisesi’nde okudu. 6 yıl boyunca Darıca Gençlerbirliği’nde futbol oynadı. Liseden sonra iki yıl süren bir çalışma hayatı oldu. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Uluslararası Ticaret bölümünü kazandı. Şu anda 3. sınıf öğrencisi olan Ertaş geçen yıl Work and Travel programı ile ABD’nin New York kentinde dil öğrenimi aldı.

Mahlası Stendhal, gerçek ismiyse Marie-Henri Beyle olan Fransız düşünür der ki; “Ben, arzuhalci gibi yazıyorum”. Yaşar Kemal ise antik çağda yaşamış olan İlyada ve Odeysseia’nın da yazarı olan Homeros için ‘kahvede oturur gibi anlatır’ der.
Boşuna dememiş atalar, “her yiğidin yoğurt yiyişi başkadır” diye. Keşke bizde de öyle olsa, olabilse ama nerde...

Her şey aynı gibi
Mesela politikacıların mesleklerini icra edişi bir öncekilere yani seleflerine ne kadar benziyor: Dalkavukluk duruyor; dalkavukluk eden değişiyor, sehven duruyor; sehven eden değişiyor, yolsuzluk duruyor; yolsuzluğa adı karışan değişiyor, faşistlik duruyor; faşistlik eden değişiyor, biat duruyor; biat eden-edilen değişiyor, seks kasetleri duruyor; oyuncuları değişiyor, pozisyonları da... Velhasıl müthiş bir döngüdür, devam ediyor. Değişmeyen tek şey; fikirler, bakış açıları, tabular...

Döngüyü kırmak
Fikirler, tabular, bakış açıları diyince bendenizin aklına Türk yazar, şair ve düşünürümüz olan Cemil Meriç’in muhteşem sözü geldi; “Her aydınlığı yangın sanıp söndürmeye koşan zavallı insanlarım: Karanlığa o kadar alışmışsınız ki yıldızlar bile rahatsız ediyor sizi! Düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı bu ülkede, düşünce adamı nasıl çıkar?”Bir ara not; meclis toplumun aynasıdır, ne zamanki toplum aynadaki görüntüden rahatsız olur, hemen ilk seçimde değişime gider fakat değişim genelde özden olmaz, şeklen olur. Tabi darbeler hariç zaten onu da malumunuz toplum değil, asker yap-tı-ıyor-acak.
Bu döngü nasıl kırılır?
Öncelikle çocuklara, gençlere yol çizmekten vazgeçmeliyiz ve onların adına seçim yapmak yerine; onlara ‘yol göstermek’ ve kendi seçimlerini kendilerinin-bizatihi- vermelerini sağlamak.
Farklılıkları bastırmak yerine; ‘benimsemek’ ve birbirimize benzemeyen insanları “marjinalize etmek” yerine; onlara “hoşgörüyle yaklaşmayı” denemeliyiz.

Makul eleştiri
Tasvip etmediğimiz düşüncelere karşı hunharca davranmak, “kuduz köpek gibi kovalamak” yerine; fikirlere ‘asgari saygıyı göstermek’ ve üstesinden gelemediğimiz fikirlere karşı fikrin sahibinin üstesinden gelmek, ona saldırmak yerine; fikrin sahibini makul şekilde eleştirmeyi denemeliyiz.
Bir takım tabuları eleştirmeden, akıl süzgecimizden geçirmeden onları muhafaza etmekten kaçınmalıyız.

Dogmalara uzak
Böyle bir dünyada dogmalardan uzak durmalıyız ve yeniliklere açık olmalıyız.
Taklitten uzak durmalı, tahkiki ilke edinmeliyiz.
Ve en önemlisi; gençlerin kendilerine bırakılmış bir takım ritüellere, dogmalara karşı kendilerini geliştirmeleri, bunları akıl süzgecinden geçirmeleri için yeterli donanıma vakıf olmaları, çok okumaları, araştırmaları ve içlerinde her şeyi muhafaza etmek bir yana dursun; şüpheci ve biraz anarşist bir düşünceye sahip olmaları gerek, unutulmamalıdır ki her yeni fikir eskileri yok sayarak yahut eksik görerek, tabuları yıkarak, genişleterek biraz anarşisttir.

Atasözleri...
Nerden gelmiştik bu konuya, atalardan yani “her yiğidin yoğurt yiyişi başkadır” atasözünden. O vakit müsadenizle bendeniz şu ataların sözleriyle alakalı birkaç kelam edeyim:

Çizgi filmler...
Gün gelir bizler, yahu ne güzel söylemiş şu atalar diyerek; “Lafla peynir gemisi yürümez” atasözünü referans gösteririz kendimize. Başka birgün de yine, görüyor musun arkadaş ne doğru demiş atalarımız diyerek; “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır“atasözünü referans alırız kendimize.
Sıkıcı olan bu konuları bir kenara bırakalım, dün 1 Nisandı. Bendenizin çocukluğunda 1 Nisanda bol bol “Temel Reis, Kaba Sakal ve Safinaz”ın oynadığı 1 Nisan konulu çizgi filmler oynatılırdı ve çok eğlenceli gelirdi bizlere. Acaba geçtiğimiz 1 Nisan’da kaç çocuk bu çizgi filmleri izlemişdir, bilgisayarda oyun oynamak yerine?

Spor nedir?..
Peki, Fransa’da 1 Nisanı hala yılbaşı sanan balık, insan kalmış mıdır?
Yarın da 3 Nisan, Real Madrid ile temsilcimiz Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finali’nde karşı karşıya geleceği gün. Yani onlarca milyon insanımız bugünden itibaren yaklaşık 2 haftadır beklediği yarınki maça odaklanmış vaziyette. Maçtan sonra da günlerce sürecek olan tartışmalar başlayacak, avamdan, gazetelere ve televizyonlara kadar...
“Din halkın afyonudur” peki ya spor, spor da halkın afyonu değil midir? Fikrimce evet, spor halkın yeni afyonudur.

Haberin Devamı

"Yazıyı bendenizin bir Fenerbahçe-Galatasaray macında yazmış oldugum bir siirle bitirelim:

Haberin Devamı

Durun! Nereye?

Haberin Devamı

Nereye gidiyorsunuz?

İşte bu tarafta;

yolsuzluk, cinayet,

mazlumlar...

Heyyy!

Nereye bakıyorsunuz böyle?

Kafalar ha babam sağa,

Ha babam sola... Derken;

Gooollll!!! "

İrtibat telefonumuz: 0212 337 92 23. Mail adresi:dsazak@milliyet.com.tr