Prof. Dr. Faruk Şen
Son günlerde ABD, İngiltere, Almanya ve Brüksel’deki think-tank’lerde en fazla tartışılan konuların başında Suudi Arabistan-İran çatışması geliyor. Araştırma kurumları, fon yatırımcı kuruluşları, herkesin gözü, yılın ikinci yarısının sonuna doğru gerçekleşmesi beklenen Suudi Arabistan-İran çatışmasına yönelmiş bulunuyor. Trump’ın hazırladığı bu gelişme çerçevesinde Suudi Arabistan, 110 milyar dolarlık aldığı silahla ve yeni 8 dostu ile birlikte önce Katar’a çatarken, yavaş yavaş bu gelişme İran’a doğru yöneliyor.
Bu açıdan think-tank’lerdeki konuların başında Türkiye, Ürdün gibi ülkelerin İsrail ile birlikte böyle bir çatışmada nasıl yer alacağına yönelik gelişmeler oluyor. Beklentiler, Eylül ayından itibaren böyle bir çatışmanın gerçekleşmesine yönelik.
ABD yokuşa sürüyor
Trump Yönetimi Türkiye’yi belirli açıdan Türkiye’yi gözden çıkarmış durumda. Özellikle Trump’ın etrafındaki danışmanları, Kongre ve CIA, Türkiye ile ilişkileri her geçen gün daha fazla yokuşa sürüyor. Bunları belirli başlıklarda toplayabiliriz:
1- PYD ile birlikte Rakka Operasyonu’nu yapan ABD, bu açıdan Türkiye karşıtlığını büyük ölçüde gösteriyor. Rakka Operasyonu’ndan sonra silahların alınacağını söyleyen ABD, bunun olmayacağını biliyor.
2- Mustafa Barzani, çok emin bir şekilde 25 Eylül’de Bağımsızlık Referandumuna gideceğini bildirdi. Bu konuda hiçbir şekilde geri adım atmayacağını açıklayan Barzani, bu desteği ABD ve AB ülkelerinden alıyor. Artık Türkiye karşıtlığını Barzani her geçen gün daha fazla ortaya çıkarıyor.
3- Suudi Arabistan, İsrail ile birlikte Katar ambargosuna katılan 8 ülkeyi de yanına alarak ABD’nin desteğiyle bir İran’la çatışma programı hazırlıyor. İran’la çatışma politikası uzun sürmeyecek. Büyük bir olasılıkla bu yıl içerisinde sert veya yumuşak bir İran çatışması başlayacak. Trump, İran’ı hedef olarak seçti ve bu hedeften geri adım atmama kararlılığında.
4- ABD bir Kürt Devleti’ne ciddi yeşil ışık yaktı. PYD ile yapılan görüşmeler, Barzani ile olan ilişkiler ve İran’ın zayıflatılmak istenmesi, Kuzey Suriye’de Kürt kantonları kurulması konusunda Rusya’yla işbirliği, bunun gayet açık bir delili. PKK’nın eline geçecek olan PYD’ye verilen silahlar da bunun bir temelini oluşturuyor. Hedefte, Irak ve Suriye’de kurulacak Kürt Devleti’nin daha sonra çatışmaya girilecek İran’da ve Güneydoğu Anadolu’da da oluşmasını sağlamak. Bu konuda AB ülkeleri tam anlamıyla ABD’yi destekliyor. Birçok konuda çatışma alanında bulunan AB ve ABD, Kürt Devleti konusunda işbirliği içinde. Baskı yapacaklar
5- ABD, 28 Haziran’da İsviçre’de başlayacak 5’li görüşmelerde taraf olduğunu ortaya koydu. Kıbrıs olayının çözülmesini isteyen ABD’nin de gözlemci sıfatıyla katılacağı bu toplantılarda İngiltere’nin de etkisiyle Türkiye ve KKTC’ye büyük bir baskı yapacaklar. AB’yi yanına alan Yunanistan ve Güney Kıbrıs bu konuda çok rahat. Türk Ordusu’nun Kıbrıs’tan yüzde 80’inin çekilmesi, Türkiye’nin garantörlüğünün sadece KKTC’li Türklere yönelik olması, bunun önemli gelişmeleri. Hedef: Kuzey Kıbrıs’taki Türkleri azınlık statüsüne getirmek. Mustafa Akıncı da bu konuda bu oyuna gelmek üzere. Tüm bu gelişmeler, ABD-Türkiye çatışmasının en büyük örneği. Bugüne kadar Obama ile başlayan Türkiye karşıtlığı, Trump ile tavan yapıyor. Kongre’de, Türk polislerin PKK’lıları dövmesi konusunda Türkiye’yi kınama kararının Kongre’de yüzde yüz bir çoğunlukla çıkması da bunu gösteriyor. Türkiye, önümüzdeki günlerde ABD’ye karşı çok dikkatli olması gerekir. Başı ABD ile belada. Trump’ın, Tayyip Erdoğan görüşmesinden sonra ne Fethullah Gülen’in iadesi konusunda ne de kendisinin Türkiye’ye davet edilmesi konusunda olumlu yanıt vermemesi de bunun göstergeleri.
Prof. Dr. Faruk Şen
Faruk Şen 1948’de Ankara’da doğdu. Ortaöğrenimine İstanbul Alman Lisesi’nde devam eden Şen, Almanya’nın WWU Münster Üniversitesi’nde işletme ekonomisi okuduktan sonra aynı üniversitede doktorasını yaptı. 1980’de Bannberg Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. 1981-85 arasında Duisburg Üniversitesi’nde çalışan Şen, 1985’te Bonn’da Türkiye Araştırmalar Merkezi’ni kurdu. 1991’de Essen Üniversitesi’nde profesör oldu. 2008’in sonuna kadar Türkiye Araştırmalar Merkezi’ni yöneten ve 180 araştırmaya imza atan Şen 2009’da Türkiye -Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı’nın kurucusu olarak çalışmalarına devam etti. Şen’in Almanca, İngilizce, Fransızca ve Türkçe dillerinde birçok makale ve kitabı bulunuyor.