Toplumun esaslı bir unsuru olan insanın sağlığı ve sosyal yaşamı üzerinde zararlı alışkanlıkların ve bağımlılıkların etkisi büyüktür. İnsanlar, çocukluk ve gençlik dönemlerinde zararlı alışkanlık ve bağımlılık yaratan davranış ve hareketlerden uzak tutulmalı ve buna ilişkin yönlendirmeler, ailelerce yapılmalı, eğitim ve öğretim almaları da eğitim ve öğretim kurumlarınca sağlanmalıdır. Kayıtsız kalınması, zararlı alışkanlıkların edinilmesine ve ilerisi bağımlılıklara zemin hazırlamış olur ki, bu durumda alışkanlık ve bağımlılık içerisinde olan insanların sağlıklarının bozulmasına ve sosyal yaşamlarının çöküntüye uğramasına neden olur. Böyle bir durumun, kişinin kendisinde, ailesinde ve içerisinde bulunduğu toplumda sosyal yıkım, çekinilmez ve dayanılmaz hal yaratacağı bilinmelidir. Bu çalışmada, zararlı alışkanlıkları ve bağımlılıkları daha iyi anlamak için konunun uzmanlarının alanlarına girmeden önce bu olguların genel hatları ile tanımlarından başlayarak sosyal yaşamda, çocukluk ve gençlik dönemlerinde ortaya çıkışların ve yarattığı sonuçların aileye, çevreye ve topluma yansımaları, önceden alınması gereken önlemler ile tedavi ve topluma kazandırmalar için yapılması gerekenler verilmektedir.
1- TANIMLARI VE ÖZELLİKLERİ: Zararlı alışkanlıkların ve bağımlılıkların içeriğine girmeden önce, tanımlarının ve özelliklerinin belirtilmesinde fayda görülmektedir.
a) Zararlı alışkanlıklar: Zamanla vazgeçilebilen ve karakterle ilgili olan davranış biçimleridir. Kişi kendi iradesi ile hareket eder ve zamanla isterse vazgeçebilir. Bir anlamda alışkanlıklarda kendi iradeyi seçimiyle sonlandırma mümkün olabilir. Alışkanlıklar iyi yönlü olabileceği gibi bu tanımda konumuz olan zararlı yönlü alışkanlıklar olabilir. Önemli olan kişileri, zararlı alışkanlıklara alıştırmamaktır. Çoğu zaman zararlı alışkanlıkların ilerlemiş şeklinin bağımlılıklara yolaçtığıbilinir.
b) Bağımlılık: Kişiyi; bedensel, ruhsal, sosyal yaşam ve ekonomik yönden güçsüz ve olumsuz kılan bir hastalıktır. İnsanlığın en büyük düşmanıdır. Kişinin yaşamına girdiğinde; irade kontrolünü devreden çıkartan, yokluğuna dayanamama hissi yaratan davranışlardır. Kişinin özgürlüğünü ve özgüvenini yok eden, başkalarının yönlendirmelerine veya bir şeylerden etkilenmeye bağımlı hale getiren ve bir anlamda kronikleşmiş bir haldir.
Türkiye Yeşilay Cemiyeti Tüzüğünün 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, zararlı alışkanlıklar ve bağımlılıklar; tütün, alkol ve madde bağımlılığı gibi toplumun ve gençliğin bedensel ve ruhsal sağlığını tahrip eden bağımlılıklar olarak tanımlamış, kumar, fuhuş, internet ve teknoloji bağımlılığı olanları da gençliğe ve topluma zarar veren alışkanlıklar olarak belirtilmiştir. Bu belirtmelerden de anlaşılacağı üzere, bu tür alışkanlıkların ve bağımlılıkların zarar verici etkileri beden ve ruh sağlığı yönünden olabileceği gibi sosyal yaşam yönünden de yıkıcı olabilmektedir. Zararlı alışkanlıklardan ve bağımlılıklardan en çok etkilenen çocuklar ve gençlerdir. İlköğretim öğrencilerinin telefonve internetle tanıştırılmaları ve bunları kontrolsüz kullanımları sürekliliğe dönüştürüldüğünde zararlı alışkanlık oluşmuş demektir. Daha hayatın başlangıcında çocuk, emsallerinden koparak yalnızlaşma durumuna düşebilmektedir. İlköğretim sonrası yaş grubu çocuklar ve gençler tütün, alkol ve madde bağımlılığı gibi diğer alışkanlıkları edinmelerinin ilerisi bağımlılığa ulaştığı çoğu zaman görülür. Bu durum ise, toplumun geleceği olan çocukların ve gençlerin sağlıklarını ve sosyal yaşamlarını sakatlamakta ve hayatlarını çekilmez hale getirebilmektedir.
Kişi, merak Saik’iyle veya özentiyle zararlı alışkanlıklara ve bağımlıklara başlayabilir. Başlama sebebini kendine göre haklı kılacak sebepler üretmek suretiyle “bir kereden bir şey olmaz, ben kolay kolay alışmam, istediğim zaman bırakırım gibi” kendini ikna edici söylemlerle başlar, zaman içinde tekrarlayan kullanım davranışı süreklilik kazandığında; sosyal yaşamı, özel hayatı, mesleki yaşamı, diğer yandan sağlık yönünden sağlıksız hale gelebileceği gibi toplumda olumsuzluklarla karşılaşarak kişinin kendisi ile birlikte yaşadıklarının da hayatını çekilmez hale getirdiğinin farkına varamayacak hallere düşebilir. Bu nedenle, toplumun bir parçası olan başta çocuk ve gençler olmak üzere, bu tür alışkanlık ve bağımlılıklar içeresine düşmüş olanların, zamanında ve yerinde önlemler alınarak topluma kazandırılması toplumun bir görevi olmalıdır.
DEVAMI YARIN