IŞIL DOĞANER
Türkiye’nin sağlık turizmi konusunda mevcut durumunu arttırarak sektörde lider ülke haline gelebilmesi, bu durumu sürdürebilmesi, rekabet gücünü arttırabilmesi için sadece tıp alanında değil diğer birçok sektörde de atılım yapılması, sektörler arası entegrasyonun sağlanması gerekmektedir. Bunların başında otel hizmetleri, ulaşım, haberleşme, çevre, mimari, sigortacılık ve bankacılık sistemleri, sağlık turizmi aracı kurumları, reklam ve pazarlama, yabancı dil bilen personel vs. gelmekte olup, bugün itibarıyla bahsedilen sektörlerde (turizm, sigorta ve bankacılık, ulaşım ve haberleşme, reklam ve pazarlama) Türkiye Batı standartlarını genel olarak yakalamıştır. Ancak çok çeşitli sektörler arası eşgüdümün sağlanmasında sıkıntılar yaşandığı bilinmektedir.
Sağlık turizmi, genel olarak cerrahi veya özel uzmanlık gerektiren diğer tıbbi müdahaleleri içeren uygulamalara ihtiyaç gösteren hastalara “maliyet etkin” özel tıbbi bakım verilmesi maksadıyla turizm endüstrisi ile işbirliği yapılmasıdır. Sağlık turizminde ana fikir, günlük rutinden uzaklaşarak rahat ve değişik bir ortamda tedavi görmek veya sağlığı destekleyici hizmetler almaktır.
Ülkeler arasında çeşitli alanlarda işbirliği ve ortaklıkların artması, bireyin sınır ötesi seyahat özgürlük ve imkanlarının çoğalması, vize ve ulaşım gibi engelleyici unsurların azalması, sağlık turizminin ülkelerin gelirlerinde ciddi artışlara sebep olması nedenleriyle bu konuda karşılaştırmalı üstünlüğe sahip pek çok ülke, sağlık turizmini ulusal bir turizm politikası olarak ele alıp, bu konuda ciddi yatırımlar yapmalarına neden olmuştur.
Sağlık turizminin, dünya genelinde 2012 yılı sonu itibarıyla, 100 milyar Dolarlık bir sektör haline geldiği değerlendirilmektedir. Tüm dünyada milyonlarca insan, daha az maliyetle ,göz, diş, ortopedik ve diğer cerrahi operasyonlar, özellikle estetik cerrahi alanlarında destek almak, tedavi görmek ve aynı zamanda tarihi ve doğal güzellikleri görmek, tedavi olurken eğlenmek amacıyla sağlık turizmine yönelmektedir.
London School of Economics and Politics tarafından yürütülen bir araştırmaya göre, önümüzdeki on yılda sağlık hizmetlerinin gelişmiş ülkelerin gayrı safi milli hasılaları içerisinde payın yüzde 7-10 arasında değişeceği tahmin edilmektedir.
Sağlık turizmi, diğer bazı sektörlerin (sigorta, pazarlama, ulaşım, eğitim, danışmanlık, medikal vs) de bilgi referanslı dönüşümlerini tetikleyerek öncü bir sektör rolü oynayabilir. Sağlık turizminin bir hizmet sektörü olması nedeniyle pazarlamada öne çıkan öncelikli unsurlar; Bölgesellik (Ulaşım en önemli faktör), kültürel yakınlık, çalışan personelin hastanın dilini ve kültürünü bilmesi, kaliteli ve müşteriye odaklı sağlık hizmeti sunumu, uluslararası bilgi paylaşımı, iyi uygulamaların takibi, şeklinde özetlenmektedir.
Sağlık turizmini geliştiren etkenler; uzun süren hasta bekleme listelerinden kurtulmak, daha kaliteli ve daha kısa zamanda hizmet almak, yüksek sağlık teknolojilerine ulaşmak, sağlık hizmeti maliyetini düşürmek, kronik hastaların, yaşlıların ve engellilerin başka ortamlara gitme ve tedavi olma isteklerinin oluşması, uyuşturucu ve farklı bağımlılıkları olan kişilerin farklı veya daha uygun ortamlarda olma istekleri, tedavi olmanın yanı sıra gezme ve kültür ziyaretlerinde bulunma isteği, kişinin hayata tutunma ve yaşam isteği olarak özetlenebilecektir.
Fransız Le Figaro gazetesinin 2006 yılında yaptığı bir araştırmaya göre İngilizler, ülkelerindeki kamu sağlık hizmetleri için uzun süre bekledikleri ve özel sektörün sağlık hizmetlerini pahalı buldukları için, Fransızlar ise protez diş veya diş kaplama gibi kendi sigorta kurumlarının ödemediği sağlık hizmetleri için sağlık turizmine katılmaktalar.
Öne çıkan ülkeler
Medikal turizm pazarında günümüzde birçok Asya ülkesi hakim durumdadır. Bölge yılda 1,3 milyon medikal turisti çekmekte ve Tayland, Singapur, Hindistan, G.Kore ve Malezya gibi ülkelerle bu faaliyetin kapsamı şaşırtıcı boyutlara ulaşmıştır.
Medikal turizm pazarında talep Kuzey Amerika, Batı Avrupa ve Ortadoğu olarak üç bölgede yoğunlaşırken, bu bölgelerdeki talebin destinasyonları dağılımı bakımından; Avrupalı medikal ziyaretçilerin favori ülkesi Hindistan, Malezya ve Tayland’dır. Malezya İslami referansı nedeni ile Ortadoğu pazarına hakimdir. Singapur, Japon pazarının temel destinasyonudur. Küba doğal olarak Orta Amerika pazarına yönelmiştir.
Türkiye’nin yeri
Türkiye, coğrafi konumu, gelişmiş altyapıya sahip sağlık kuruluşları, sektördeki yetişmiş, eğitimli insan gücü, sağlık alanında teknik olarak ileri altyapısı, tarihi ve doğal güzellikleri, zengin kültürel mirası, jeotermal kaynakları ve düşük maliyetler nedeniyle sağlık turizmi alanında önemli bir potansiyele sahiptir.
Sağlık turizmi, Türkiye’nin düşük katma değerli ekonomik modelden yüksek katma değerli bilgi ekonomisine dönüşmesinde katalizör ve hızlandırıcı bir etki yapabilecektir. Henüz bilgi ekonomisinde önemli mesafeler almamış olan Türkiye, sağlık turizmini stratejik sektör olarak ilan ederek ve bu doğrultudaki çabalarını artırarak önde gelen ülkelerden biri olabilir. Çünkü Türkiye hem sağlık hem de turizm alanında dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer almakta ve yetkinliği olan bu iki sektörün entegrasyonundan oluşan sağlık turizminde lider olma potansiyeline sahip görünmektedir.
Sektör temsilcileri, Sağlık Turizminin Türkiye’nin ödemeler dengesindeki cari açığına çok önemli bir destek kaynağı olacağını kaydetmekte, Türkiye’de 100 liralık ihracat karşılığında, 75 liralık ithalat yapılma zorunluluğu olduğunu, sağlık turizminde ise yaklaşık yüzde 15-20’ler düzeyinde ithalat bağımlılığı olduğundan, her 100 liralık sağlık turizmi gelirinin, 80 lirasının Türkiye’ye net kazanım olduğunu belirtmektedirler.
Ayrıca tatil amacıyla Türkiye’ye gelen ve sayıları 30 milyona ulaşan turistlerin Türkiye’de kaldıkları süre içinde ortalama 650 Dolar harcama yaptıkları, ancak Sağlık Turizminde kişi başına harcamanın 6-10 bin dolar arasında olduğu gerçeği konunun önemini daha da arttırmaktadır.
Türkiye’de sağlık turizmi alanında kayıtlar profesyonel anlamda tutulmamakla birlikte sağlık turizmi kapsamında Türkiye’ye yurt dışından gelen hasta sayısının 2012 yılı itibarıyla 150 bin olduğu değerlendirilmektedir.
Yabancı hastaların Türkiye’de tedavi almakta öncelikli olarak tercih ettikleri branşlar; Kardiyoloji, kardiyovasküler cerrahi, göz, diş, ortopedi, plastik cerrahi, onkoloji, beyin cerrahisi, şeklinde sıralanabilir.
Öneriler
Türkiye’nin sağlık turizmi konusunda mevcut durumunu arttırarak sektörde lider ülke haline gelebilmesi, bu durumu sürdürebilmesi, rekabet gücünü arttırabilmesi için sadece tıp alanında değil diğer birçok sektörde de atılım yapılması, sektörler arası entegrasyonun sağlanması gerekmektedir. Bunların başında otel hizmetleri, ulaşım, haberleşme, çevre, mimari, sigortacılık ve bankacılık sistemleri, sağlık turizmi aracı kurumları, reklam ve pazarlama, yabancı dil bilen personel vs. gelmekte olup, bugün itibarıyla bahsedilen sektörlerde (turizm, sigorta ve bankacılık, ulaşım ve haberleşme, reklam ve pazarlama) Türkiye Batı standartlarını genel olarak yakalamıştır. Ancak çok çeşitli sektörler arası eşgüdümün sağlanmasında sıkıntılar yaşandığı bilinmektedir.
İrtibat telefonumuz: 0212 337 92 23 email: