Eğitimde uluslararası izleme araştırmaları ülkelerin durumlarını görmeleri ve diğer ülkelerinki ile karşılaştırabilmelerine imkân tanımaktadır. Bu kapsamda PISA ve TIMSS gibi uluslararası araştırmalara katılan ülke sayısı giderek artmakta, ülkeler araştırma sonuçlarını eğitimde yapacakları iyileştirmelerde ve politika oluşturmada bir enstrüman olarak kullanmaktadır. Diğer taraftan, bu araştırmalar sonunda yapılan sıralamalar sıcak tartışmaları da beraberinde getirmektedir. Araştırmanın kendisi ve sıralamalara yüklenen anlam akademik dünyada sıklıkla tartışılmakta ve bu araştırmalara bağlamının ötesinde bir anlam yüklendiği ifade edilmektedir. Bir diğer deyişle, bu araştırmalar eğitimle ilgili araştırılan alanlarda bir şey söylemektedir, ancak ülkelerdeki eğitim sistemleriyle ilgili her şeyi söylememektedir ve dikkatli yorumlanmalıdır.Eğitimde uluslararası izleme araştırmaları ülkelerin durumlarını görmeleri ve diğer ülkelerinki ile karşılaştırabilmelerine imkân tanımaktadır. Bu kapsamda PISA ve TIMSS gibi uluslararası araştırmalara katılan ülke sayısı giderek artmakta, ülkeler araştırma sonuçlarını eğitimde yapacakları iyileştirmelerde ve politika oluşturmada bir enstrüman olarak kullanmaktadır. Diğer taraftan, bu araştırmalar sonunda yapılan sıralamalar sıcak tartışmaları da beraberinde getirmektedir. Araştırmanın kendisi ve sıralamalara yüklenen anlam akademik dünyada sıklıkla tartışılmakta ve bu araştırmalara bağlamının ötesinde bir anlam yüklendiği ifade edilmektedir. Bir diğer deyişle, bu araştırmalar eğitimle ilgili araştırılan alanlarda bir şey söylemektedir, ancak ülkelerdeki eğitim sistemleriyle ilgili her şeyi söylememektedir ve dikkatli yorumlanmalıdır.
Ülkemizde de PISA araştırma sonuçlarının açıklandığı dönemler sıcak tartışmalara sahne olmaktadır. Bu tartışmalarda hem iyileşme alanlarının hem de sorun alanlarının doğru tespit edilmesi, sonrasında atılacak adımların verimliliğini de doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle, bu yazıda 3 Aralık 2019 tarihinde açıklanan PISA 2018 sonuçlarında elde edilen bulgulara göre iyileşme görülen alanlar, devam eden sorun alanları ve sorunların çözümüne yönelik atılacak adımlara kısaca değinilmektedir.PISA, OECD tarafından 15 yaş grubundaki öğrencilerin belirli alanlarda kazandıkları bilgi ve becerileri değerlendiren ve üçer yıllık döngülerle yapılan uluslararası bir araştırmadır.
PISA araştırması 15 yaş grubunda örgün eğitime devam eden öğrencilerin matematik okuryazarlığı, fen okuryazarlığı ve okuma becerilerini ölçmek için yapılmaktadır. Araştırmanın her bir döngüsünde bir alan ağırlıklı alan olarak seçilmekte ve o alanda derinlemesine analizler gerçekleştirilmektedir. PISA 2018 araştırmasında okuma becerileri alanı ağırlıklı alan olarak seçilmiştir. Türkiye PISA araştırmasına 2003 yılından itibaren katılmaktadır. PISA araştırmalarına katılan ülke sayısı sürekli artmaktadır. Araştırmaya 2003 yılında 41, 2006 yılında 57, 2009 ve 2012 yıllarında 65, 2015 yılında ise 72 ülke katılmıştır. PISA 2018 araştırmasına ise 79 ülke katılmıştır.
Türkiye’nin puanları ve sıralamadaki yeri yükseldi
PISA 2018 sonuçlarına göre Türkiye’nin okuma becerileri alanındaki ortalama puanı 2015 yılına göre 38 puanlık artışla 466’ya ve ortalama matematik puanı 34 puanlık artışla 454’e yükselmiştir. Benzer şekilde fen okuryazarlığı alanındaki ortalama puanı da 2015 yılına göre 43 puanlık artışla 468’e yükselmiştir. Dolayısıyla, araştırılan her üç alanda da ülkemizin puanların 2015 yılına göre yükseldiği, bir önceki döneme göre en büyük iyileşmenin fen okuryazarlığında elde edildiği görülmektedir.
Türkiye OECD ülkeleri içerisinde her üç alanda da puanlarını istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde artıran üç ülkeden birisi olmuştur. Hatta okuma becerileri alanında puanını en çok artıran ikinci ülke, matematik ve fen okuryazarlığı alanlarında ise puanlarını en çok artıran birinci ülke olmuştur. Bu sonuçlar, Türkiye’deki iyileşmenin diğer ülkelerin sonuçlarına kıyasla da anlamlı olduğunu ortaya koymaktadır.Türkiye’nin her üç alanda da puanlarındaki artış sıralamadaki yerini de yükseltmiştir. PISA 2018 araştırmasına katılan ülke sayısı PISA 2015 araştırmasına göre artmasına rağmen Türkiye her üç alanda ülke sıralamasında daha üst sıralarda yer almıştır. PISA 2015 araştırmasına 72 ülke, PISA 2018 araştırmasına ise 79 ülke katılmış, PISA 2015 araştırmasında okuma becerilerinde 50. sırada yer alan Türkiye, PISA 2018 araştırmasında 40. sıraya yükselmiştir. PISA 2015 araştırmasında matematik okuryazarlığında 50. sırada yer alan Türkiye, PISA 2018 araştırmasında 42. sıraya yükselirken PISA 2015 araştırmasında fen okuryazarlığında 54. sırada yer alan Türkiye, PISA 2018 araştırmasında 39. sıraya yükselmiştir. Puanlardaki iyileşmeye benzer şekilde sıralamada en büyük iyileşme fen okuryazarlığında elde edilmiştir. PISA 2015 sıralamasında üç alanın en düşük sırasında yer alan fen okuryazarlığı, PISA 2018 araştırmasında üç alanın en üst sırasında yer almıştır.
Sonuç olarak, Türkiye’nin PISA performansının her üç alanda da iyileşme evresine girdiği görülmektedir.
Temel yeterlilik düzeylerindeki öğrenci oranları arttı
PISA araştırmasında araştırılan her alanda yeterlilikler farklı düzeylerde ölçülmektedir. Öğrencilerin düşük düzeyden yüksek düzeye kadar farklı yeterlilikler seviyesindeki oranları önemli bilgiler vermektedir. Özellikle ikinci ve daha üst düzey yeterliliklerde bulunan öğrenci oranlarındaki artış o alanlardaki iyileştirmelerle ilgili önemli bir gösterge olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda Türkiye’nin PISA 2018 sonuçları 2015 sonuçlarıyla karşılaştırıldığında temel yeterlilik düzeyindeki öğrenci oranlarının arttığı görülmektedir. PISA 2015 araştırmasında okuma becerileri alanında ikinci ve daha üst düzey yeterliliklerdeki öğrenci oranı %60 iken, bu oran PISA 2018 araştırmasında %73.9’a, matematik okuryazarlığı alanında PISA 2015’te oran %48.7 iken, bu oran PISA 2018 araştırmasında %63.4’e yükselmiştir. Fen okuryazarlığı alanında ise PISA 2015’te %55.6 olan bu oran PISA 2018 araştırmasında %74.8’e yükselmiştir. Puan ve sıralamadaki yerde de olduğu gibi üst yeterlilik düzeylerindeki en yüksek iyileşme %19.2’lik bir iyileşme oranıyla fen okuryazarlığında gerçekleşmiştir. Her üç alanda da üst yeterlilik düzeylerindeki artış oranları artık Türkiye’nin PISA araştırmalarında iyileştirme evresine girdiği tespitini desteklemektedir.
Türkiye, OECD’den daha eşitlikçi
PISA 2018 araştırmasında okuma becerileri alanı ağırlıklı alan olarak belirlendiği için bu alanda detay bulgulara yer verilmiştir. Bu bağlamda araştırmaya katılan ülkelerin okuma becerileri alanı ortalama puanları ile bu puanların öğrencilerin sosyoekonomik düzeyleriyle açıklanma oranları da araştırılmıştır. OECD ülkelerinde öğrencilerin sosyoekonomik düzeylerinin okuma becerileri puanlarını açıklama oranı ortalaması %12 iken, Türkiye’de bu oran %11.4 olarak hesaplanmıştır. Bu sonuç, Türkiye’nin OECD ülkelerine kıyasla öğrencilerin sosyoekonomik düzeylerinin okuma becerileri üzerinde daha az etkili olduğunu, bir diğer deyişle Türkiye’de okuma becerileri alanında eğitimde eşitliğin OECD ortalamasının üzerinde olduğunu göstermektedir.
İyileştirme alanları
PISA 2018 araştırma sonuçlarında genel olarak her üç alanda da iyileşme evresine girildiği görülmektedir. Bununla birlikte bazı alanlarda sorunlar varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Bu bağlamda öne çıkan en önemli sorunun okullar ve bölgeler arası başarı farkı olduğu görülmektedir. Daha önceki PISA araştırmalarında her üç alanda da okullar arasında ve bölgeler arasında farklılıklar dikkat çekmişti. PISA 2018 sonuçları da bu sorunların devam etmekte olduğunu göstermektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bu sorun alanına 2023 Eğitim Vizyonu’nda büyük yer ayırmış ve okullar ve bölgeler arasında başarı farkını azaltmak için çok sayıda projeyi uygulamaya koymuştur. Okul profillerinin çıkartılması, izleme ve değerlendirme araştırmaları, destekleme ve yetiştirme kurslarının yeniden yapılandırılması, öğretmen destek noktaları, dezavantajlı okullara altyapı desteğinde pozitif ayrımcılık, temel eğitimde telafi destekleri ve ilkokullarda yetiştirme programı (İYEP) ve benzeri projelerin ana odağını okullar ve bölgeler arasındaki başarı farkını azaltma oluşturmaktadır. Elbette okullar arası farkların, köklü ve büyük bir sorun olduğunun farkındayız. Eğitim sistemimizin ölçeği göz önüne alındığında çözümün kolay olmadığının da farkındayız. Bununla birlikte tüm bu projeler istikrarlı bir şekilde sürdürüldüğünde sahada önemli iyileştirmeler sağlanacak, yapılan iyileştirmelerin sonuçları da hem kendi ulusal değerlendirmelerimizde hem de bir sonraki PISA ve TIMSS gibi uluslararası araştırmalarda rahatlıkla görülebilecektir.
Sonuç olarak, PISA 2018 sonuçları ülkemiz açısından bir önceki PISA araştırması sonuçlarına göre okuma becerileri, fen ve matematik okuryazarlığı alanlarında önemli iyileştirmelerin gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. Öyle ki, OECD’nin PISA 2018 raporuna göre, 2003 ile 2018 yılları arasında 15 yaş grubu öğrenci sayısı arttığı halde her üç alanda da iyileşmenin olduğu tek ülke, Türkiye’dir. Türkiye zorunlu eğitim süresini uzattı ve en dezavantajlı öğrencileri liselere kaydettirdi. Tüm bu zorluklara rağmen, Türkiye’nin geçen 15 yıldaki performansı toplamda artmış durumdadır. Her üç alanda da ülkemiz puanları ve ülkeler sıralamasındaki yeri yükselmiş, temel yeterlilik düzeylerindeki öğrenci oranlarında ciddi artışlar sağlanmıştır. Ülkemizin eğitimde geçmişten gelen kronik bir sorunu olan okullar arası başarı farkında da görece iyileştirmelerin elde edildiği görülmektedir. Bu alan ana iyileştirme alanı olarak önümüzde durmaktadır. MEB, özellikle 2023 Eğitim Vizyonu’nda bu alanda ülke sathında tedrici iyileştirme sağlamak için mevcut enstrümanların tamamını kullanan sistematik bir yapı inşa etmiş ve kararlılıkla uygulamaktadır.
Mahmut Özer
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümü’nden 1992’de mezun oldu. 28 Kasım 2010- 4 Ekim 2017 tarihleri arasında Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü olan Özer, 1 Ağustos 2015 - 1 Ağustos 2016 tarihleri arasında Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) Başkanlığı yaptı. 4 Ekim 2017 tarihine kadar Mesleki Yeterlik Kurumu (MYK) Yönetim Kurulu Üyeliği ve Başkan Vekilliği ve Türk Standartları Enstitüsü (TSE) Genel Kurul Üyeliği görevlerini de yürüten Özer, 4 Ekim 2017 tarihinde ÖSYM Başkanlığı görevine atandı. Özer, 8 Ağustos 2018 tarihinde de Milli Eğitim Bakan Yardımcılığını üstlendi.