Bilgay Duman - bilgay.duman@gmail.com / Rusya’nın 24 Şubat’ta başlayan Ukrayna işgali, uluslararası gündemin ana konusu olduğu gibi, ülkeler bazında da yakından izleniyor. Özellikle Irak’taki siyasetçiler ve halk, gidişatı yakından takip ediyor.
Son bir haftada Irak’ta yaptığım saha çalışması sırasında bunu bizzat gözlemleme imkânım oldu. İstikrarsızlık ve siyasi çekişmelerin gölgesinde yaşayan, kendisi de bir dönem ABD tarafından işgale uğrayan Irak’ın halkının, Rusya – Ukrayna savaşıyla bu denli ilgilenmesi dikkat çekici. Siyasetçisinden esnafına, gencinden yaşlısına, toplumun farklı düzeylerinden görüştüğüm her bir kişinin ortak tavrı, ülkenin geçmişiyle Ukrayna arasında empati kuruyor olması. Irak’ın işgal döneminde çektiği acılar, yaşadığı sıkıntılar tekrar canlanıyor, hemen herkes o dönemdeki en kötü anılarından bahsediyor. Irak’ta olduğu gibi işgalin, Ukrayna’yı istikrarsızlaştıracağı ve yıllarca geri götüreceğinden bahsediliyor.
Öte yandan Rusya – Ukrayna savaşının Ortadoğu’daki etkilerini en çok hissedecek ülkelerin başında Irak’ın olacağına şüphe yok. Bazılarına göre, Irak, bunu bir avantaja çevirebilir ve bölgesel/küresel denklemde ilişkilerini yeniden kurgulayabilir. Ancak ülke içindeki siyasi istikrarsızlık, 10 Ekim 2021’de yapılan seçimlerin ardından hükümet kurma süreciyle ilgili somut ve net bir adım atılamamış olması, ülke açısından büyük handikap.
Bunun yanında Rusya’nın işgal girişimiyle birlikte enerji ve gıda fiyatlarındaki artış da Irak’a da yansımış durumda. Her ne kadar Irak ekonomisi petrol ihracatına dayalı olsa da, enerji fiyatlarındaki artışın kısa vadede Irak bütçesine olumlu yansıması mümkün görünmüyor.
Gösteriler başladı
Irak ekonomisinde ciddi bir kriz varken, Ukrayna’daki gelişmeler sonrası gıda fiyatlarındaki artış, Irak’a da yansımış durumda. Bu yüzden, 2003 sonrasında ilk kez bir başbakanın istifasına neden olan 2019’daki protesto gösterilerinin öncüsü Nasıriye’deki halk, yeniden geniş çaplı protestolara başladı. Bu durum 2019’daki gibi yayılırsa, Irak açısından farklı sonuçları olabilir.
Nitekim ülkeyi erken seçimlere götüren Başbakan Mustafa el-Kazımi, dış politikada denge kurmak için çok çaba harcadı. Ortadoğu’daki normalleşme çabalarını fırsat olarak kullanan Mustafa el-Kazımi, Irak’ın komşularıyla iyi ilişkiler geliştirdi. Ancak Irak’ta yeni hükümetin bir süredir kurulamaması, gruplar arasındaki fikir ayrılıklarını da yeniden su yüzüne çıkarttı. Bu durum da, bölgesel ve küresel düzlemdeki çekişmenin, kutuplaşmanın da Irak’ı etkilemesine neden oluyor.
Örneğin Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı harekat sonrası Bağdat’ın el-Cadiriye bölgesindeki bir reklam panosuna, Irak’ta İran’la iyi ilişkilere sahip olduğu bilinen ve ABD’nin terör örgütleri listesinde bulunan Asaib Ehlil Hak grubu tarafından Rusya Devlet Başkanı Putin’in fotoğrafıyla birlikte büyük bir destek afişi asıldı. Fotoğrafın altında “Başkan’ın Dostları” ifadesi yazıyordu. Tabii afiş, Irak sosyal tabanındaki tepki nedeniyle kaldırıldı.
Öte yandan Rusya’nın Basra Başkonsolosluğu da, Ukrayna’da Rusya’nın yanında savaşacak gönüllü savaşçı başvurularının alındığını açıkladı. Irak Merkez Bankası ise Bakanlar Kurulu Genel Sekreterliği’ne bir yazı göndererek, ABD’nin uyguladığı yaptırımlar nedeniyle Rusya ile yeni bir mali anlaşma yapılmaması tavsiyesinde bulundu. Bu noktada Irak’ın tarafsız kalma çabası içerisinde olduğunu söylemek mümkün.
Buna rağmen Irak’taki iç siyasi denklem, Suriye ve Yemen gibi bölgesel sorunlar, bu sorunlara yönelik başta İran olmak üzere bölge ülkeleri, ABD ve Rusya gibi küresel güçlerin tutumu, Irak’ı pozisyon almaya zorluyor. Bu noktada Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonucu ortaya çıkacak yeni konjonktürde Ortadoğu’daki dengelerin de etkilenmesi mümkün.
Hatta yapılan bazı yorumlarda, ABD’nin Rusya’yı bu savaşa zorlayarak, daha önce planladığı Ortadoğu haritasının yeniden şekillendirilmesine yönelik plan için zemin hazırladığı iddia ediliyor. Zira Suriye, Yemen, Irak ve hatta Filistin meselesinde bir kilitlenme söz konusu. Her ne kadar Ortadoğu’da yeni normalleşmenin adımları atılıyor olsa da, kronik hale gelen bu sorunlar, Ukrayna işgali sonrası ortaya çıkacak uluslararası konjonktürde farklı boyutlara taşınabilir.
Irak’ta konuştuğum bazı Kürtlere göre, Rusya’nın Ukrayna müdahalesi sonucunda Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri’nin Rusya tarafından tanınması, 2017’de bağımsızlık referandumu yapan “Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi”nin bağımsız devlet olmasına da fırsat doğuracak. Hatta ABD’nin, Ortadoğu’da İran’a karşı bir denge oluşturabileceği ve Necef-Kerbela’yı merkeze alan “Şiistan – Şii devleti”ne de yeşil ışık yakabileceğine dair söylemler dile getiriliyor.
Diğer yandan ABD desteğinde, Suriye’nin Kürtlerce “Rojava” olarak ifade edilen kuzey bölgesinde de bir Kürt yapısı kurulması muhtemel. Yemen’de de tarihsel süreçte olduğu gibi yeniden iki ayrı devlet yapısı oluşturulabilir. Ayrıca Rusya’nın Ukrayna işgali, kimilerine göre Filistin topraklarını işgal eden İsrail için de bir “meşruiyet” zemini hazırlıyor.
Bu tahminlerin hangisi gerçekleşir ya da kısa vadede olur mu bilinmez ama Rusya’nın başlattığı işgalin Ortadoğu’da da keskin sonuçlara yol açacağı şimdiden görülebiliyor. Bu noktada Antalya’da Rusya ile Ukrayna dışişleri bakanlarının bir araya getirilmesi ve bunun yansımaları, Irak’ta da yakından izleniyor. Anlaşılan o ki, Türkiye’nin diplomatik başarısı üzerinden sağlanacak barış ve istikrar, tüm ülkeler için bir umut ışığı.