1.Kanundan,
2.Bürokrasiden,
3.İnsan kaynakları ve mekandan kaynaklanan şeklinde sıralayabiliriz.
Kurumun, Batıda örnekleri görüldüğü üzere daha etkin ve fonksiyonel olabilmesi adına 6328 sayılı Kanunun ivedi değişmesi gerekmektedir. Bunlar aşağıda sıralanmıştır.
1.Ülkemizde hak arama kültürünün yeterince gelişmediği ve insanımızın kamu görevlilerini şikayetten çekindikleri için Başdenetçinin re’sen inceleme ve araştırmaya başlayabilmesi gerekmektedir. (Anayasanın 90’ıncı maddesi ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşme (İHAS ) ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) içtihatları gözetilerek Yönetmeliğimizle başta çocuk hakları, temel hak ve hürriyetler vb. olmak üzere uygulamada esnetilmişti).
2. Kanunda değişiklik yapılarak AB ülkelerinde olduğu üzere kanunen arabuluculuk görevi (fiili olarak yapılmakla birlikte) dostane çözüm yetkisinin verilmesi hatta idare ve birey arasında Kuruma resmi arabuluculuk verilmesi idarenin, insan odaklı gelişmesi ve kaliteli hizmet açısından elzemdir.
3. Ülke gerçekleri ve uluslararası hukuk gözetilerek sadece Türkçe başvuru şartının kaldırılması veya esnetilmesi (yönetmelikle bu sağlanmıştı),
4. Fransa, İspanya vb. AB ülkelerinde olduğu üzere benzer işlere bakan kurumların Ombudsmanlık çatısı altında birleştirilmesi,
5. Birçok AB ülkeleri Ombudsman’larına verilen, kanunların Anayasa Mahkemesi’ne iptali konusunda dava açabilmesi,
6. Geçmişte yaşanan Kamu Denetçilerinin görev ve yetkilerinin daha net tanımı (Bana göre Kanunumuz açık ve yeterliydi. Görevimi de bu anlayışla kanun çerçevesinde yapmakla birlikte bundan kaynaklanan sorunlar doğması halinde ilgililer nezdinde hoş olmazdı. Başdenetçiye yardım ve verdiği görevleri yapma konumunda olan Kamu Denetçileri üzerinde, Başdenetçi’nin yasal denetim ve disiplin yetkisi olmadığından olası aykırı eylem ve söylemlerine kanun çerçevesinde engel olunması sıkıntı yaratabilecektir. Suç ve disiplini gerektirir eylem ve söylem derken (üzülerek ifade etmek gerekirse) Avrupa’ya göre değil ülkemiz insanı ve toplumuna göre değerlendirme yapmak gerekir. Kısaca bu konuda gerçek, Kamu Denetçisinin, Başdenetçiye sunduğu öneriyi, Başdenetçi kanuni yetkisine dayanarak revize veya değiştirerek idareye tavsiye edebilir. Başdenetçi Kurumu temsil ve yönetir (6328 sayılı Kanunun 6, 7 ve 8 inci maddeleri bu kadar açık).
7. Kamu Başdenetçisi’nin verdiği kararların nihai hedefte hukuka ve kanuna uygunsa uygulanmasının sağlanması adına mevzuatta değişiklik yapılarak TBMM’ce bir komisyonca sorgulanması ve takibi sağlanmalıdır (Portekiz Ombudsmanlığında olduğu gibi).
8. Değişik kademelerde görev alanların kariyerlerinin önünü açmak ve gerektiğinde akademisyenler olmak üzere müşavirlik kadroları oluşturulması için kadro cetvelinde ivedi değişikliğe gidilmelidir. (Genel sekreter yardımcılığı, daire başkanlıkları, müşavir kadroları vb. oluşturmak). Kariyer uzmanlarının önünü açmak ve performanslarını değerlendirmek iyi yönetimin de gereğidir.
9. Bağımsız ve tarafsız bir Kurum olduğu için Fransa örneğinde olduğu üzere, Kurumun kararlarıyla ilgili ülke içinde görülen davalarda ve yine ülkemiz aleyhine İHAM’ de açılan davalarda hukuki görüş bildirmesinin sağlanması. Bu ülkemize hukuk ve adalet adına kazanımlar sağlayacaktır.
10. Hizmet verilen şimdiki bina üçüncü binamız idi. Sayın Cumhurbaşkanımızın KDK’ ya büyük desteği olmasaydı hala geçici ve Kuruma layık olmayan mekânlarda olabilirdik.
TBMM’deki komisyon ve Adalet Bakanlığında kanun değişikliği için taslak çalışmalarında bu yetkilerin çok fazla olduğu, kötüye kullanılabileceği vb. iddialar öne sürülmüşse de TBMM seçilen Başdenetçi’ye güven esastır. Başdenetçinin icrai fonksiyonu olmadığı, tavsiye niteliğinde karar verebildiği, TBMM’ce denetlendiği ve sonuçta mahkemelerin karar vereceği gözetildiğinde bu eleştirilere katılmak mümkün değildir.
Gelinen bu aşamada hizmet binasının yeni gelen personele yeterli olmayacağı aşikârdır. Bu itibarla Kurumun tüm çalışanlarına daha iyi ortam sağlanması adına daha geniş ve Kurumun itibarına yakışır hizmet binası gerekebilir. Bir anlamda hukuk üreten Kurum da çalışanların imkan ölçüsünde rahat ve tek başlarına çalışmaları performansları adına yerinde olur.
SON OLARAK; KDK üst düzey yöneticileri ve yardımcı personeline;
“İdarenin hizmet kalitesinin yükseltilmesine.”, “ İyi yönetim ilkelerinin yerleşmesine” , “İnsan haklarının gelişmesine”, “Hukukun üstünlüğünün sağlanmasına”, “Hak arama kültürünün yaygınlaşmasına”, “Yönetimin şeffaf ve hesap verebilir olmasına”, “İnsan odaklı bir idarenin oluşmasına” vb. çalışacaklarına inanıyor ve başarılar diliyorum.