Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İNAL AYDINOĞLU
İnal Aydınoğlu, Gaziantep doğumlu bir ekonomist ve işadamıdır. 1978 yılından beri iş yaşamının yanında, karşılık beklemeden seven, veren, paylaşan bir gönüllü olabilmek için çalışmakta ve gönüllülüğün mutluluğunu yaşamaktadır. Marmara Üniversitesi ve bazı vakıf üniversitelerinde gönüllülük, sosyal girişimcilik, liderlik ve sevgi konulu dersler vermekte, yetişkin eğitimleri, kurslar, seminerlerdüzenlemekte, gazetelerde yazmakta, televizyon programları yapmaktadır. Sevgi ve gönüllülük üzerine yayımlanmış 10 kitabı bine yakın makalesi mevcuttur.

Haberin Devamı

Ulaştığı ruhsal erginlik ve olgunluğu yaşamına yansıtan, yaşamı şefkat ve merhamet ile aydınlanan bir arkadaşım vardır. Emekli olduktan sonra yaz aylarını doğdukları köyde, babadan kalma evde ekerek, biçerek, geçirmeye, doğayla iç içe yaşamaya karar vermişlerdi.Yaz başında çocuklarıyla birlikte köye gittiklerinde evin saçağına kalabalık bir eşek arısı topluluğunun kovan kurduğunu görmüşler. Çocuklar hemen koşup köy bakkalından en kuvvetli haşere ilacını almışlar. Baba itiraz edip çocuklara engel olmuş. “Biz onlara zarar vermedikçe onlar bize zarar vermezler” demiş. Çocukların “Baba, biz torunları ve sizi burada bırakıp gideceğiz, aklımız burada kalır” demelerine rağmen arılara el sürdürmemiş. Yaz boyunca ürkmeden arılarla birlikte yaşamışlar, arılar aileden hiç kimseye dokunmamışlar.

Her canlı sevginin, şefkatin ve merhametin yarattığı olumlu enerjiden çok etkilenir. Canlıları zararlı hale getiren korkudur. Zarar göreceklerini hissedince kendilerini koruma telaşı içinde mücadeleye girişir, korumayla ilgili tüm önlemlerini ortaya dökerler.


Evren denge içinde

Allah tüm evreni sınırsız sevgisiyle bir denge içinde yaratmıştır. Yarattığı her varlığın doğada bir görevi vardır. Hiçbir canlı başkalarına zarar versin veya zararlı olsun diye dünyaya gelmemiştir. Biz dengeleri bozup doğadaki varlıklara ve insanlara zarar verdiğimiz, şefkatten, merhametten uzaklaştığımız zaman karşımızdaki insanlardan ve hayvanlardan zarar görmeye başlarız.

Haberin Devamı

Gazeteleri alıp ilk sayfayı çevirdiğimizde karşımıza cinayet, hırsızlık, dolandırıcılık haberleri çıkıyor. İnsan hırsız, katil, dolandırıcı olarak doğmaz. Yaşamı boyunca karşılaştığı olumsuzluklar, gördüğü zararlar, korkular, aile içinde ve dışında bozulan dengeler, ihanetler insanları başka insanlara zarar verir hale getirebilir. Karşılaştıkları olumsuz koşulları düşünüp onlara merhametle yaklaşmak gerekir. Merhamet kelimesi sevgiyi, korumayı, geliştirmeyi içerir. Merhametin karşıtı; sertlik, acımasızlık, anlayışsızlık ve cezadır. Bunlar suçluda korku, güvensizlik, terk edilmişlik duygusu yaratır. Oysaki suçlunun, özüne dönmek, iyi insan olmak için merhamete, güvene, korkularından kurtulmaya ihtiyacı vardır. Merhametli insanların yaşadığı bir toplumda oluşan olumlu enerji ne suç bırakır, ne yeni suçlular yaratır.


Duyarlı olmak

Suçluya, suçsuza, iyiye, kötüye ayırımsız şefkat ve merhametle yaklaşmak gerçek güç ve korkusuzluktur. Yumruğa yumrukla, haksızlığa haksızlıkla, cevap vermek; hırsızlığa hırsızlıkla, cinayete cinayetle cevap vermek gibidir. Kan davası güdenler, kin tutanlar, intikam duygusu taşıyanlar, kötülüğe kötülükle cevap vermeye çalışan korkaklardır. Kendi korkularıyla suçluyu daha zalim bir suçlu yapar, topluma kin ve intikam duygusu yayarlar. Korkak insanlar merhametli olamazlar. Çünkü insanlara inanmazlar, güvenmezler, merhametli olabilecek cesareti kalplerinde bulamazlar. Bilge kişiler ”Sevginin karşıtı nefret değil korkudur” derler.

Haberin Devamı

İnsan dünyasal yaşamında, dünyanın en şerefli varlığı olan insan kardeşlerine emanet edilmiştir. Bu nedenle her insan dünyaya geliş amacını gerçekleştirebilmek için kendine emanet edilen diğer insanların acı ve yoksulluklarını paylaşmakla yükümlüdür.

Bu yükümlülüğün yerine getirebilmesi ancak en yüce ruhsal değer ve yeteneklerimizden biri olan merhameti geliştirmekle mümkün olur. İnsanlarla ve canlılarla ilgili olarak karşılaştığımız her olayda merhametimizi geliştirebilecek bilgiler vardır. Önemli olan olayların anlattığı şeylere ve verdiği bilgilere karşı duyarlı olmak, hikmetine ulaşacak anlayışa varmaktır. Ben, emekli arkadaşımın eşekarılarıyla ilgili tutum ve davranışını dinledikten sonra çocuklarına, torunlarına hatta bana ne denli etkili bir örnek olduğunu gördüm. Sinek, sivrisinek, örümcek dâhil hiçbir canlıya zarar vermez hale geldim. Onun merhameti çocukları, torunları ve benim için bir merhamet dersi oldu.


Empati kurmak

Başka insanlarla empati içinde olmadan onların yaşadıkları acıları kendi içimizde duyamaz ruhumuzdaki merhameti uyandıramayız. Merhamet duygusu içinde başka insanların acılarını paylaşmak insan için adeta bir ödüldür. Aynı acıları çekmeden, acıların verdiği deneyimleri yaşamanıza neden olur. Deneyim, insanların yalnızca kendi yaşadıklarıyla sınırlı değildir. İçimizde duyduğumuz her acı belki de çekenden daha fazla bizim için ders olur.

Başkalarının acılarına kalbinin kapılarını kapatan, merhametten uzaklaşan insanlar çevrelerine olumsuz enerji yayarlar. Kendi acıları karşısında da başka insanların kalp kapılarının açılmadığını görür, acılarıyla çaresizlik içinde yalnız kalırlar. Merhamet tüm kalpleri uyandıran, ruhu aydınlatan, acıları azaltan sihirli bir güçtür. Acıların en şifa verici ilacıdır. İnsanı cesaretlendirir, güzelleştirir, ruhuna verdiği zenginlik ve özgürlük ile diğer insanlarla bütünleştirir.