Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İçinde bulunduğumuz 2015, Kur’an-ı Kerim’in nüzulünün (Allah tarafından yeryüzüne gönderilmesinin) 1405. yılı. Kur’an’ın nüzulünden 14 yıl sonra yani 624 yılında Müslümanlara ilahi bir armağan olarak verilmiş olan Ramazan ve Kurban bayramları da 1391 yıldan bu yana fasılasız kutlanmakta, sadece Müslümanların değil, tüm insanlık âleminin en büyük ve en derin kökleri olan iki bayramı olma özelliğini korumaktadır.

Hemen her dini bayramın barışçı, toplumsal yardımlaşmayı özendirici yönü vardır. Fakat Müslümanların bu iki bayramı kadar barışı, kardeşliği, yardımlaşmayı öne çıkaran; önemseyen; bayramın olmazsa olmazı kabul eden başka bayram yoktur. Müslümanların bayram gelenekleri her çağda iyiliklere, güzelliklere, acıların dindirilmesine, toplumsal sevince vesile olmuştur. İslami bayramların bu ihya edici, diriltici etkisine her çağdakinden çok günümüzde ihtiyaç duyulduğu bir gerçektir.

Haberin Devamı

Yoksulları koruma

İslam dininde kurban, sosyal yönü ağır basan bir ibadettir. Bu ibadetin yoksulları kollama amacı göz ardı edilemez. İslam, ruhaniliğin ve cismaniliğin dengelendiği bir dindir. Ahiret âlemine yönelik çabaların yanında, dünyevi (seküler) çabalar da asla ihmal edilmemiştir. Kurbanın bir amacı Allah’a kulluk, O’na bağlılık, buyruklarına sadakat ve bu yolda fedakârlık (Kuran, Hac Suresi: 37) ise; diğer amacı, yoksulları et gibi zengin ama pahalı bir besin kaynağından yararlandırmaktır (Hac Suresi: 26). Gerçekten gerek Türkiye’de gerekse diğer Müslüman ülkelerde sadece Kurban Bayramında et yeme imkânına kavuşan milyonlar vardır. Ayrıca birçok hayır kurumu (Kızılay, Darülaceze, huzur evleri, bazı yurtlar) yıllık et ihtiyacının tamamını bayram dolayısıyla bağışlanan kurbanlarla karşılamaktadır. Bütün Müslüman ülkelerde ve elbette bizim ülkemizde milyonluk rakamlarala ifade edilen kurbanlık hayvan yetiştirilmesine, çok büyük bir alıverişe, yüksek miktarlarda para sirkülâsyonuna, böylece ciddi bir ekonomik canlılığa sebep olmaktadır.

Yıllık et ihtiyacı

Yine konumuz olan kurbana bazı kimselerce yöneltilen “Gereğinden fazla hayvanın kesilmesine ve hayvanlara yönelik bir zulme sebep oluyor” şeklindeki eleştiri de tutarlı değildir. Bayram günleri kesilen hayvan sayısında ciddi bir artış olduğu doğrudur. Fakat bu fazlalık, bayramdan sonraki haftalarda ve aylarda ete olan talebin azalması sayesinde dengelenmektedir.

Haberin Devamı

Ayrıca birçok vakıf ve hayır kurumu, haftalık, aylık değil, yıllık et ihtiyacını bağışlanan kurban ve etleriyle karşılamaktadır. Ayrıca ibadet maksadıyla da olsa dört günlük bayram süresinde çok sayıda hayvan kesmek medeni olmayan bir davranış, insanlara özgü bir zalimlik ise, bu anlamda dünyanın en zalim ülkeleri başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere zengin gayrimüslim ülkelerdir. Çünkü sözü edilen bu ülkelerde kişi başına düşen yıllık et tüketimi, kurban ibadetine rağmen Müslüman ülkelerle mukayese edilemeyecek kadar yüksek oranlardadır. Sözgelişi son istatistiklere göre Avrupa Birliği ülkelerinde kişi başına düşen yıllık kırmızı et tüketimi (60 kg), bir Türk vatandaşının yıllık kırmızı et tüketiminin (15 kg) dört katıdır. Daha yoksul, daha az gelişmiş Müslüman ülkelerle kıyaslandığında bu fark çok daha artmaktadır. Bu demektir ki, zengin gayrimüslim ülkelerde kırmızı et üretimi için Müslüman ülkelerin en az dört katı evcil hayvan kesilmektedir.

Haberin Devamı

Ünlü şair ve yazarımız Ahmet Haşim, 1930’lu yılların başlarında bugün dünyanın belli başlı zengin ülkelerinden biri olan Fransa’nın başkenti Paris’te tedavi maksadıyla birkaç ay ikamet etmiştir. Bu sırada bütün Paris lokantalarında et yemekleri yemekten (başka seçenek olmadığı için) usanmış ve bu hali şu ifadesiyle okuyucusuna yansıtmıştır: “Yalnız Fransa toprağı üzerinde yaşayanların boğazından her gün biftek, rumstek, şatobrian vb. şeklinde muazzam bir dana, öküz, domuz, keçi, at ve eşek sürüsü geçer...”

Kurban bir ibadettir

Sonra Avrupa’nın bütününün et düşkünlüğü üzerine şu yorumu yapar:

“Bütün istilacı Avrupa halkı bana, masum sebze yiyici milletlere musallat olmuş kanlı ve uzun dişli bir canavar sürüsü şeklinde görünmeye başladı. Sömürge siyasetini et aramak hırsıyla izah etmeye başlıyordum. Fakat şunu da itiraf ediyorum ki bütün faydalı hayat hırslarının yönlendiricisi ettir. Ağır hareketli sebze yiyiciler, etle beslenmeye alışıncaya kadar pençeli hayvanların aciz bir avı olmaya mahkûmdur...”

Kurban her şeyden önce bir ibadettir; Allah’a gönülden bağlılığın bir ifadesidir. Kur’an’da “Kestiğiniz kurbanların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Sizden Ona ulaşacak olan sadece takvanızdır.” (Hac suresi: 37) buyrulmaktadır. Ama bu ibadetin yoksulları, dar gelirlileri kollama hedefi ihmal edilemez. Edildiği takdirde kurban ibadetinin Allah katında bizi ulaştırması gereken sevap derecesine ulaşılamaz.

İsmail Özcan: Eğitimci/Yazar

Kasta-monu’da doğdu. 1970 yılında İlahiyat fakültesinden mezun oldu ve öğretmen olarak göreve başladı. İstanbul’un resmi ve özel ortaöğretim kurumlarında 41 yıl fiilen öğretmenlik yaptıktan sonra emekli oldu. İsmail Özcan’ın din, dil ve edebiyatla ilgili 15’ten fazla yayımlanmış kitabı bulunmaktadır.
1985-2000 yılları arasında 8 yıl Milliyet’e, 5 yıl Posta’ya, 3 yıl da Sabah’a Ramazan yazıları yazdı. 1991’de Milliyet’e 400 sayfalık bir İslam Ansiklopedisi, Sabah ve Günaydın gazetelerine de kitap ilaveleri hazırladı.