Dünya ekonomisinin bugüne dek karşılaştığı en büyük kriz beşinci yılını geride bırakmıştır. Amerikan piyasasında yüksek riskli gruplara verilen “eşik altı” (subprime) konut kredilerinin geri ödenmesinde yaşanan sorunlar ile başgösteren ve ünlü yatırım bankası Lehman Brothers’in iflası ile tetiklenen kriz kısa sürede dünyayı etkilemiştir. Amerikan Merkez Bankası(FED) düşük faiz ve parasal genişleme programları ile piyasaları likiditeye boğup krizin sancılarını hafifletmeye çalışırken zaten zayıf temellere dayalı Avrupa Birliği “tamam mı devam mı?” noktasına gelmiştir.
Dev finans kurumlarının yanısıra ülkelerin iflasına, ekonomik çöküşe, onbinlerin işini kaybetmesine, sokakların yangın yerine dönmesine, hükümetlerin devrilmesine neden olan bu krizin kökeninde ne yatmaktadır?
Bulaşma etkisi
2000’li yılların finansal mimarisinin iki temel ögesi finansal küreselleşme ve serbestleşmedir. Finansal küreselleşme ile ülkeler arasındaki finansal sınırların kaldırlarak bütünleşmiş bir finansal sistem yaratılması amaçlanırken, finansal serbestleşme (deregulation) ile de büyük fon hareketlerinin mobilitesi için yasal altyapı sağlanmıştır. Türkiye de 32 sayılı Karar (1989) ile bu doğrultuda ilk adım atan gelişen ülkelerden biri olmuştur.
Yeni finansal mimari finans piyasalarını ekonomik ve politik gelişmelere karşı son derece duyarlı ve kırılgan bir hale getirmiş, finansal baskılar tetikleyici olaylar (anayasa fırlatılması v.b) ile sık sık krizlere dönüşmüştür. Belirtilmesi gereken günümüzde artık krizlerin bir ülke ya da bölge ile sınırlı kalmayıp aynen salgın bir hastalık gibi bulaşmalarıdır. Güney Asya ile başlayan bu süreç Rusya (1998), Brezilya (1999), Türkiye ve Arjantin (2000-2001) ile devam etmiş, morgage ve AB krizleri ile doruğa ulaşmıştır.
Toksik ürünler
Yaşanan krizin bu denli tahrip edici boyutlara ulaşmasında küresel ekonomik dengesizlikler yanı sıra denetimsiz finansal mühendislik ürünleri de pay sahibidir. Finansal kurumlar CDO (Teminatlı Borç Senetleri), CDS (Kredi Temerrüd Swapları) benzeri toksik ürünler ile risklerini aktarma olanağı bulmuşlar, konut fiyatlarının düşmesi sonucunda oluşan likidite sıkışıklığı zincirleme iflaslara yol açmıştır. Küresel krizin ağır etkilerinin gözlendiği Euro alanı ise Yunanistan başta olmak üzere zayıf halkaları ayıklama ya da uzun süreli bir ekonomik durgunluğa katlanma açmazı ile karşı karşıyadır.
Ya Türkiye!
Küresel kriz ülkemizi de olumsuz etkilemiştir. 2009 yılında yüzde 4.7 ile son on yılın en yüksek ekonomik küçülmesi yaşanırken, GSMH ve sanayi üretiminde ciddi düşüşler kaydedilmiş, döviz ve borsada dalgalanmalar olmuştur. Yalnız ne var ki politik istikrar, mali disiplin ve sağlam bankacılık yapısı ile Türkiye’nin küresel krizde benzer ülkelere oranla pozitif anlamda ayrıştığı da bir olgudur. Fitch’den gelen yatırım derecesi piyasalarda iyimserlik yaratırken, diğer iki derecelendirme kuruluşundan gelebilecek not artırımı beklenmeye başlanmıştır.
2013 yılında olası not artışının önündeki iki engel kanımızca cari açık ve siyasal risktir. Cari açığımız küçülmesine karşın yine de endişe yaratacak düzeydedir. Kaldı ki açığın azalması yapısal bir düzelmeden ziyade ekonominin küçülmesi pahasınadır. Belirtilmesi gereken aynı zamanda açığın finansman kalitesinin de bozulma eğilimidir. Doğrudan yabancı sermayeden ziyade kısa sürede çıkabilecek portföy yatırımlarının finansmanda ağırlıklı payı dış şoklara karşı kırılganlığımızı arttırmaktadır.
Dengeler altüst
2013 için ciddi bir kaygı da ülkemizin artan terörün yanı sıra Ortadoğu batağına sürüklenme riskinin ekonomik dengeleri altüst etmesidir. Bu da küresel ekonomiye ilişkin beklentilerin pek de iç açıcı olmadığı yakın gelecek için umutlu olmayı güçleştirmektedir.
Prof. Dr. İHSAN ERSAN
İstanbul Erkek Lisesi ve İ.Ü.İşletme Fakültesi’ni bitirdikten sonra 1974-75 döneminde İngiltere’de İngiliz Bankacılığı üzerine incelemeler yaptı. 1980-82 yılları arasında Zürih’te İsviçre Bankacılık Enstitüsü’nde araştırmacı olarak çalışıp, “İsviçre Bankaları’nın Dış İşlemleri” konulu doçentlik çalışmasını tamamladı. “Finansal Ürünler Üzerine Vadeli İşlemler” adlı çalışması ile 1996 yılında profesör oldu. “Euro-pazarlar ve Türkiye”, “Bankalarda Döviz Yönetimi”, “Finansal Türevler” adlı yapıtlarının yanı sıra uluslararası bankacılık ve finans alanında çok sayıda çalışmaları yayımlanan Dr. Ersan önde gelen bankaların eğitim programlarında, IMKB tarafından düzenlenen “Vadeli İşlemler“ programında görev yaptı. İ.Ü.İşletme İktisadı Enstitüsü’nde MBA ve MS programlarında öğretim üyesi ve program direktörü olarak yer aldı. Türkiye Bankalar Birliği’nde finansal krizler ve risk yönetimi konularında sürekli seminerler veren Dr. Ersan, halen İ.Ü. İşletme Fakültesi Finans Anabilim Dalı başkanlığını yürütmektedir.