Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Gün geçmiyor ki yeni kavramlar, yeni anlamlar ve yeni açıklamalar önümüze gelmesin. Doğal olarak bu gelişmeler anlamlarda da yanlış, yanlı olmayı getiriyor. Bunlardan biri “globalleşme”dir ve son Davos toplantısının ana konusunu oluşturmakta idi. Davos’ ta ortaya konduğu gibi çok boyutlu, çok etkenli, çok bilinmeyenli bir global çatışmanın sancıları var dünyamızda. Globalleşmeye yönelik; teknolojik yıkımın getirdiği tehditler, yükselen eşitsizlik, refahın artmaması, çevre ve iklim değişiklileri, cinsiyet, ırk ve din ayrımlarının da atması konularında ortaya çıkan hoşnutsuzluk popülizmin dünya çapında yükselişine neden olabilmekte ve demokrasiyi tehdit eder hale gelmektedir.

Haberin Devamı

Kavram karmaşası

Globalleşme konusunda da kavramlar ve sözcükler havalarda uçuşuyor. Bunlardan bir tanesine göre, Globalizm ile Globalization arasında fark olduğu ileri sürülmektedir. Globalizasyon; teknoloji, fikirler, insan ve ürünlerin odağında yaratılan bir kavram. Globalizm ise; daha çok siyasal bir tercih olan küresel olarak neo-liberal politikaları ulusal çıkarların önünde kabul etmesidir.

Öte yandan en gerçekçi kavramsal açıklamayı yapan Ritzer’ e göre, globalleşme iki ayrı kavrama bölünüp incelenebilir.

1.Glokalleşme. Lokal ve global sözcüklerinden üretilmiş, globalleşmenin kültürel ve yerel zevklere uyumunu açıklamaya çalışan biçimidir. “Global düşün, yerel konuş”, “Global düşün, yerel çözüm üret” sloganları ile kendini ifade eder. Ne küreselin lokal olanı bastırması, ne de lokal olanın globale direnmesidir sözkonusu. Global benzerlikten daha çok global farklılıklara duyarlı ve bundan dolayı çıkacak fırsatları vurgular ve çeşitlilik, çoğulculuk, melezlik ve pastiş gibi kavramlara dayanır. Tüketim ve ürünler tek tipleşme değil, lokal gerçeklerin yansıtıldığı ve kimliklerini yansıtabildikleri farklılıkları ortaya koyabilme olanağı yaratır. “Küreyelleşme” olarak dilimize çevrilen bu kavram “Yerel Standartlarda Kalıp, Küresel Üretime Yönelme ” ana prensibine uymaktadır.

2.Groballeşme ise; büyüme ile globalleşmenin birlikteliği olarak glokalleşmenin zıt ucunda olan bir kavramdır.1.Dünya Savaşı öncesinde başlayan ve serbest piyasa, emperyalizm, çeşitli otokrasi biçimleri ile gelişen, zaman içinde birçok felaketlere yol açan bir zihniyet ve uygulamaya giden köklere sahiptir. “Ülkelerin, şirketlerin, örgütlerin ve benzerlerinin emperyalist iştahlarını, arzularını ve aslında ihtiyaçlarını değişik çoğrafyalar da dayatmasıdır ”. Yerel dinamikleri yok sayan, tek tipleştirmeci, aynılaştırıcı, yerel kültürün uyumlaştırılması ile ifade edilir. Kısaca; eleştirilen, tepki gösterilen ve farklı olmayı sürdürmek istenen globalleşme türü budur.

Haberin Devamı

Global ekonomi, merkezsiz sistemler halinde birçok serbest ticaret bölgesinin olduğu çok kutuplu dünya geleceğine şekil veriyor. Gelişmekte olan ülkelerin global tüketimdeki payı yüzde 50 civarında arttı son on sene içinde. Bu ülkelerin daha ileri düzeyde üretimlere geçmesi ithalatlarını azaltıyor ve de dijital teknolojideki yatırımları ile hizmet sektörüne yönelmeleri gerçekleşiyor. 2050’de global ekonomik aktivitenin yüzde 80’i, gelişmekte olan pazarlardan gelecek. Global orta sınıfın yükselişe geçmesi tüm ülkeler için yeni fırsatlar yaratmaktadır. Tüm bu etkenler, artık bilinen ve uygulanan globalleşme anlayışının dünyaya huzur vermeyeceğini çok net gösteriyor ve değişimi kaçınılmaz kılıyor.

Haberin Devamı

Teknoloji savaşları

Global inovasyon modeli, globalleşen dünyada yaygınlaştırılmaya mecbur olunan bir kavram ve uygulamadır. Bilginin, paranın, yeteneklerin, sermayenin, malların, insanların serbest dolaşımına öneren, böylece yaratılacak sonsuz inovasyonlarla zenginliklerin yaratılıp paylaşılmasına dönük gelecek öngören bu yaklaşım korumacı ve içe kapanmanın getirdiği risklerle karşı karşıyadır.

Adaletsiz Ticaret kuralları ve savaşları inovasyon olanaklarını tehdit ederken, üretim-tüketim ilişkilerinin demokratikleştirilmesi için geleceği hesaba katıp, yeni bir tür olacak post-kapitalist teknoloji dünyasına hazırlanmak gerekiyor. Geleneksel üretim gücü hem bölgesel hem de dijital iş modelleri ve ortaklıkların yaygınlaşmasına doğru değişiyor ve bu değişim birleştirici, inovatif ve yaratıcı çözümlere ihtiyacı olan dijital dünyanın zorunluluğu haline geliyor. Dijital globalleşmede başarı ve verimlilik yerel kültür simgelerini, öğelerinin ötesini anlamaktan, global planların işbirliği, ortaklık anlayışında etkin uygulanmasından geçiyor. “O ya da bu” ikili düşünceden vazgeçip, paralel birbirinin birlikte olabileceğine seçeneklerin düşünülmesine alışmalıyız. Kazananın olmayacağı şimdiden belli olan ticari kutuplaşmalar ve çok yönlü darbelere maruz kalan globalleşmeye olan güven gittikçe azalmaktadır. Teknoloji odaklı ticaret savaşları sonucunda, her ülkenin başının çaresine bakmasına ve sonuçta her ülkenin kaybedeceği belli olan içe kapanmacı, korumacı ve popülist yaklaşımlar dünyada olmadığı kadar yaygınlık kazanmaya başlamıştır.

Globalin bakışı ve yerele yönelmesinden, uyumlaştırılmasından daha çok yerelin globale yönelmesi ve buralarda global aktörler olarak yer alması ülkemizin vazgeçemeyeceği bir önemdedir. “Global birliktelik” ve “globalleşmeme” anlayışından vazgeçip içe kapanma yerine “yerelleşmeyle globalleşme” yi ülkemiz açısından öne çıkartıyor. “Farklılıkların birlikteliği ”nin ve ortak çıkarların, yararların, çoğulcu ve eşitlikçi bir odaklanma ile harmanlanması daha demokratik ve katılımcı toplumsal yaşam gelecek için kaçınılmaz görünüyor. Ulus devletin globalleşmesi ile yürütülecek bir birlik yeni normal ve varoluşun yolu. Ortak değerlerimizi, yerel özelliklerimizi koruyarak, küresel işbirliğine dayalı üretime ve aktörlüğe yolculuk bizi bekliyor.

Globalleşmenin dönüşümü kaçınılmaz mı