Enerji dünya için büyük önem taşıyor ve insanlar enerji paylaşımının yarattığı sorunlarla uğraşıyor. Bilim insanları alternatif enerji kaynakları üretebilmek için çalışıyor. Ekonomistler ekonomik dengelerin oluşumunda en önemli payı enerjiye veriyor. Devletler enerji kaynaklarına sahip olabilmek için savaşıyor. Tüm hesaplar enerji kaynaklarına ulaşmak ve sahip olmak üzerine kuruluyor. Enerji kaynakları için en iğrenç entrikalar dönüyor. İnsanlar birbirine düşüyor; terör, şiddet, iç savaş, kavga insanı insandan, kardeşi kardeşten uzaklaştırıyor.
Oysaki insanlar birbirlerine yakın yaşamak için yaratılmışlardır. Bu yakınlığı sağlamak için her insanın kalbine sınırsız sevgi verilmiş, fiziksel yapısı sevgi enerjisini yaşatmak üzere kurulmuştur.
Birbirimize yakın olmak için her yetenek özümüzde bulunmasına karşın, bizler insanları değil, dünyayı tercih ederiz. Dünya mallarıyla özdeşleşir, insanlardan uzaklaşırız. Tüketim arzusu, sahip olma ve biriktirme duygusu insanı kendi özünden koparmakta, diğer insanlara karşı yabancılaştırmaktadır. Kendi çıkarına odaklanan insanlar, çıkar çekişmesi içinde hoşgörüsüz, kavgacı, mücadeleci, güvensiz, birbirinden kopuk bir yaşam sürdürüyor ve anlaşamıyorlar.
Çıkar sevgi yolunu tıkar
Sevgi enerjisinin dolaştığı her yerde sevinç, coşku, şefkat, merhamet, huzur, mutluluk vardır. Sevgi enerjisinin en büyük düşmanı ise yine insandır. Sevgi içinde yaşayıp mutlu olmak dururken insanlar ona güvenmez, akıllarını devreye sokar, çıkarlarıyla uğraşırlar. Çıkar mücadelesi sevgi yollarını tıkar; çekişme, öfke, şiddet, stres ile yol arkadaşı yapar. Yanlış yol arkadaşı insanı huzurdan, sevinçten uzaklaştırır; ülserle, kanserle, kalp, damar, şeker hastalıklarıyla buluşturur. Sevgi enerjisinin dolaşımı tıkanan insan, bu hastalıklarla yetinmez, ek olarak kine, kıskançlığa, hasisliğe, yalana, dolana, haksızlığa, hukuksuzluğa, teröre esir olur. Bunlar insan ilişkileri için en ağır zehirden daha tehlikelidirler. Ürettikleri olumsuz enerji ile aklımızı, zihnimizi zehirli bir tarlaya dönüştürürler. Oralardan üreyen fikirlerle insanlar zehirlenir, canlı bomba olurlar. Ankara’da, Paris’te masum insanlar ölür, gelecek arayan çocuklar Ege’de boğulur, sınırlar muhtaç insanların yüzüne kapanır; tanklar, toplar, uçaklar hiç durmadan sevgi arayan insanları vurur. Sevgi enerjisinin yolları tıkanınca vicdan kaybolur, hedefe ulaşabilmek için her yol, terör bile mubah olur.
Sevgisiz yaşamın sonu
İş ve sosyal yaşamım nedeniyle büyük servet, şöhret ve makam sahibi olan çok insanla karşılaştım. Bulundukları yere ulaşmak için hak, hukuk tanımayan, kendini kine, öfkeye, şiddete, hasisliğe kaptıran, yürüdüğü yolu aşmak için herkesin üzerine basan öyle insanlar bilirim ki gece uykuları, huzurları yoktur. Korku, gerginlik ve aç gözlülük içinde yanarlar. “Cehennem ateşi her halde budur” derim. Kavga, mücadele, hırs ve kin içinde geçen hayatlarının kendilerini ne denli zavallı durumlara düşürdüğünü görmezler. Kendini megalomaniye kaptıran insanlar bilirim; çevrelerindeki kimseleri parmak çocuk gibi görürler, değer vermezler, sevmezler, yalnızca kullanmak isterler. Kullanamadıkları hiç kimseyi çevrelerinde bulundurmazlar. Çocukları işin sermayesi ve geleceğidir. Akrabalarından muhtaç olanları aramaz, sormaz, varlıklı olanları ise kendisi için ya itibar kaynağı veya geleceğin ortağı olma ihtimali ile ararlar.
Sevgi her derde şifadır
Enerjimizi art niyetsiz, pozitif bir biçimde yaydığımız zaman hem biz, hem de çevremiz sevgiye, dostluğa, mutluluğa ve sevince kapılarımızı açmış oluruz. Sevgi içten gelip dışa yayılan bir enerjidir. Hayvan, bitki, insan neyi seversek her bakışımız, dokunuşumuz, sözümüz, davranışımız sevgi enerjimizi onlara akıtır, geliştirir, şifa verir, büyütür.
Kanser araştırması yapılan bir laboratuvarda kanser oluşturduğu tahmin edilen bir kimyasalın denemesini yapmak için 12 deney faresi seçilmiş, iki ayrı kafeste deneme başlatılmış. Birinci kafesteki farelerde kanser oluşmaya başladığı halde ikinci kafestekilerde belirti yokmuş. Hayretler içinde araştırıp görmüşler ki ikinci kafesteki fareleri besleyen öğrenci farelerin yiyeceklerine kimyasal katarken her fareyi ayrı ayrı eline alıp okşayıp seviyormuş. Biz de kendi evimizde yaşadık. Salonumuzda 20’yi aşkın bitki vardır. Evdeki yardımcımız değiştikten sonra tüm bitkiler canlandı, coştu, gelişti. Durumu sessizce izledik, gördük ki yeni yardımcı su verirken bitkilerle hem konuşuyor, hem de içtenlikle okşayıp seviyor.
Fareyi, çiçeği, ağacı büyüten, geliştiren sevgi enerjisi en çok bizi etkiler. Sevince daha iyi oluruz. Çevremizi olumlu enerji, düşünce ve eylemler sarar. Sevgi enerjisi zihnimizi parlatır; kalbimizi, ruhumuzu aydınlatır. Yaşamımız daha net, berrak, huzurlu hale gelir. Yaşamımızda kavgalar biter.
Zihnimiz, bedenimiz, duygularımız kine, öfkeye, şiddete, kıskançlığa, hasisliğe göre değil ruhun sevgi, şefkat ve merhametine göre yaşamak için yaratılmışlardır. Ürettiğimiz her olumsuz enerji zihnimizin ve bedenimizin doğal dengesini bozar, bağışıklık sistemimiz zayıflar. Her esen yelden hastalanır, her küçük olaydan strese gireriz. Sevgi enerjisi gücümüzü artırır. Kolay hastalanmaz, hastalanırsak da hızlı yeneriz.
Toplumun en tehlikeli hastalığı olan terör ise çıkar ilişkilerinin yarattığı sevgisizlikten doğar. İnsanlar birbirlerini çıkarları için öldürürler. Devletleri yönetenler de insandır. Kendi hırsları ve ülkelerinin çıkarları için terörü hem üretir, hem desteklerler. G20 Zirvesi ardından Putin,“İŞİD 40 ülkeden finanse ediliyor. Bu ülkeler arasında G20 üyeleri de var” dedi. Doğrudur; bu denli dehşet verici terör ancak devlet desteği ile büyür.
Dünyayı kana bulayan savaşların tek nedeni sevgi eksikliğidir. Yokluğu bu kadar can yakıcıyken başta devlet başkanları olmak üzere neden insanlar sevgisiz yaşıyorlar. Sevgi enerjisi dünyada özgürce dolaşırsa bütün sınırları aşar, insanları dostluğa, arkadaşlığa, özetle; insanlığa ulaştırır.
İnal Aydınoğlu, Gaziantep doğumlu bir ekonomist ve işadamıdır. 1978 yılından beri iş yaşamının yanında, karşılık beklemeden seven, veren, paylaşan bir gönüllü olabilmek için çalışmakta ve gönüllülüğün mutluluğunu yaşamaktadır. Marmara Üniversitesi ve bazı vakıf üniversitelerinde gönüllülük, sosyal girişimcilik, liderlik ve sevgi konulu dersler vermekte, yetişkin eğitimleri, kurslar, seminerler düzenlemekte, gazetelerde yazmakta ve televizyon programları yapmaktadır. Sevgi ve gönüllülük üzerine yayımlanmış 10 kitabı bine yakın makalesi vardır.