Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Boğazı, itilaf devletleri için İstanbul’a uzanan yolun açılmak zorunda olan tek kapısıydı. İstanbul’un düşmesi Osmanlı’yı savaş dışına itmekten başka Balkanları kendi taraflarına çekmeyi ve Rusya ile karşılıklı bağlantılarının açılmasını sağlayabilirdi ancak bu büyük planın tek koşulu Çanakkale’yi geçmekti. Diğer yandan Çanakkale’nin Osmanlı devletinin savunulması için ne denli önemli olduğunu gören Almanya, Boğaz’ın İngiltere ve Fransa’nın geçme girişimine karşı mutlak savunulması gerektiğini biliyordu.
Kasım 1914 ile Ocak 1916 arası olağanüstü yoğunlukta yaşanan Çanakkale Savaşlarında taraflar büyük kayıplar verdiler. Çeşitli cephelerde süren Dünya Savaşı, Anadolu’yu tüketmiş, göç ve yoksulluk beraberinde salgın hastalıkları getirmişti.
Kırmızıya boyandı
Osmanlı entelektüel zümresinin yetiştiği üç ana kurum olan Harbiye, Mülkiye ve Tıbbiye’nin öğrencileri de silah altına alınmıştı. Toplumun tüm sınırlarının katıldığı Çanakkale Savaşları, Mustafa Kemal’in “Biz Anafartalar’da bir Darülfünun gömdük” sözlerine özetlendi.
1915 Çanakkale: 25 Nisan’da gece yarısından sonra Anzaklar İngilizlerle birlikte Arıburnu’nda Gelibolu’ya çıktılar. Yamaçtan aşağı inen bir grup Türk askeri ile bir süngü hücumu yaşandı, çok kayıp verildi; çıkartma yapılan sahil 50 metre açığa kadar kırmızıya boyanmıştı.
O dönemde baktığımızda, savaşı izleyen Sunday Times muhabiri E. Ashmeod Bartettle’ın yazılarında bu harekâta bir Haçlı havası verecek kadar ileri gittiğini görürüz. Şöyle demektedir savaş muhabiri: “Son Haçlı seferinden beri ilk defadır ki Batı, Doğu’ya yönelmiş bulunuyor. Hıristiyanlık alemi Fatih Sultan Mehmet’in 29 Mayıs 1453 uğursuz tarihinde Bizans İmparatorluğuna indirmiş olduğu şiddetli darbenin öcünü almak için toptan hareket etmiş bulunuyor. Birkaç gün içinde kanlı savaşlarla karşılaşacağız ve öyle kanlı savaşlar olacaktır ki, sonunda Ayasofya ya Hıristiyan aleminin eline geçecek, yahut hilal üst-başları kanlarla bulanmış yeniçeri askerinin başında olarak 29 Mayıs 1453 uğursuz tarihinde İstanbul’a zaferle girdiği günden daha fazla şan-şerefe kavuşacaktır.”
Siper arası 10 metre
25 Nisan’dan itibaren Anzakların tuttuğu üçgen biçimdeki toprak parçası 1,5 mil uzunluğundaki tabanı denize dayanmakta, ucu ise kıyıdan 900 metre uzaklıktaki Sarıbayır eteklerine kadar uzanmaktadır. Türk siperleri ile Anzak hattı arasındaki uzaklık bazı yerlerde 10 metreden azdır. Avustralya siperlerinin hemen arkasında dik bir yar doğruca denize inmektedir.
Enver Paşa’nın 11 Mayıs’ta Çanakkale cephesinde yaptığı ziyarette 5. Ordu komutanı Liman von Sanders ile birlikte büyük bir taarruz kararlaştırılmıştı. Kuzen grup komutanı Esat Paşa’nın taze kuvvet olarak kullanılmak üzere istediği ve çoğu gönüllülerden oluşan 2. tümen İstanbul’dan hareket ettirilmiş, 13-16 mayısta Akbaş iskelesine, buradan da bir süre sonra Kuzey grubu emrine girmek üzere, önce Sarafim çiftliğine gönderilmişti.
YARIN: Gönüllü olmak isteyenlere güzel bir örnek