Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

ÇANAKKALE’DEN OKYANUS ÖTESİNE (2) Bir Başka 19 Mayıs 19 Mayıs 1915
Bu tarihten
1 ay evvelki bir toplantıya dönelim:

İstanbul (Nisan ortası)

Yer, bugünkü İstanbul Üniversitesi’nin önündeki bahçe:

-Konuşmacı Enver Paşa .

Fotoğrafta gördüğümüz (siyah bir örtüyle örtülmüş) ejder topu ismi verilen aslında tahtadan yapılmış ve siyaha boyanmış. Halka moral vermek için yapılmış bir sahne.

-Yüzlerce Darülfunun talebesi ile dolu bir bahçe;

Enver Paşa’nın hamasi konuşması üzerine yüzlerce talebenin o anda gönüllü olup; palaska kuşanıp, talim ve eğitim almak üzere Halıcıoğlu kışlasına yürümeleri:

Haberin Devamı

- Bu konuşmayı izleyen 55 idadi (Lise) talebesinin de gönüllü olarak katılması.

- Bugün gönüllü olmak isteyenlere güzel bir örnek.

19 Mayıs genel taarruzu arifesinde Kuzey grubu birlikleri, Arıburnu mevzilerinde kuzeyden güneye doğru 19.5. ve 16. Tümen olarak sıralanıyordu. Yeni katılan 2. Tümen asıl taarruz gücünü oluşturacak ve başlıca vurucu kuvvet olacaktı. Ayın 18’inde toplanan Esat Paşa komutasındaki 42 000 kadar askerle 19 Mayıs sabahı 3.30’da hücum emri verildi. Plan, şafakla birlikte yapılacak büyük bir baskın taarruzu ile bir darbede Anzak köprübaşını yok etmekti. Birlikler sessizlik içinde Legge Vadisi’nde toplanmışlardı ama eşine kolay rastlanmayan berraklıkta bir sabah olduğundan, binlerce süngünün pırıltısı saat 3’ten hemen sonra Avustralya ileri karakolları tarafından görülmüştü. Türk birlikleri yaylanın zirvesine tırmandıklarında bir kurşun fırtınasıyla karşılaştılar. Saat 3.30’da koordinasyondan mahrum bir muharebe bütün şiddetiyle devam etmekteydi. Hücumlardan biri erirken cephenin diğer bir kesiminde bir başkası başlıyor ve korkunç bir katliam yaşanıyordu.

Öğle vakti muharebeye son verildi ancak verilen zayiat 51’i subay olmak üzere 3420 şehit, 97’si subay olmak üzere 6064 yaralı ve 486 kayıptır ki zayiat genel toplamı yaklaşık 10 000’i bulmuştu. 18-19 Mayıs 1915 hücumu hakkında Liman Von Sanders “Türkiye’de Beş Sene” isimli hatıratında şunları yazar: Mamafih mezkur taarruzu benim tarafımdan ihtiyar olunmuş bir hata telakki ederim…

O dönemde İstanbul’da hiçbir gazete 19 Mayıs günü Anzak mevzilerinde gerçekleşen korkunç kıyıma yer vermemekte, Harbiye Nezareti de cepheden her gün artan miktarda gelen yaralının kente gece yarısından sonra, sokakların ıssız olduğu saatlerde sokulmasına özen göstermektedir. Birçok büyük okul binası hastaneye çevrilmiş, tıbbiye binası da “Askeri İhtiyat Hastane” haline gelmişti. 2. tümenle Çanakkale’ye giden gönüllülerin çoğu geri dönmedi…

Haberin Devamı

Çanakkale Savaşları’nda yitirilen çoğu eğitimli gençlerin sayı ve nitelikleri bugün hâlâ tam olarak bilinmemektedir. Üniversiteliler olarak karanlıkta kalan bu noktaları gün ışığına çıkarmak, bu savaşların araştırılması gereken belki en önemli yönüdür ve henüz ödenmemiş bir vefa borcudur. Çanakkale’de doğan ve milli mücadeleyi tetikleyen bu ruha bugün de ihtiyacımız vardır, gelecekte de ihtiyacımız olacağı kesindir.

ÇANAKKALE’DEN OKYANUS ÖTESİNE (2) Bir Başka 19 Mayıs 19 Mayıs 1915

Karşı cepheden baktığımızda, Anzakların yenilgiyle biten bir savaşı destanlaştırmalarını, bir yenilgiden bir “millet olma ruhu” yaratmalarını ve bu uzak topraklara hiç bitmeyen bir vefa ile her 25 Nisan’da gelişlerini izleriz. Gelibolu’da her yıl Anzakların torunlarını karşılayan bizler, 1915’in 25 Nisan’ında topraklarımızı savunduğumuzu, büyük kayıplar verdiğimizi ve onlar için henüz ”Abdül” olduğumuzu ise ne yazık ki hiç hatırlamayız ve 25 Nisan’ı yalnızca bir “Anzak Günü” olarak kutlamayı (!) kabullenir gideriz… Sahilleri kan kırmızı boyayan şehitlerimizi unutur gideriz…

Haberin Devamı

Bu anlamda, İstanbul Üniversitesi olarak Tıbbiye Şehitleri adına başlattığımız, sonraki yıllarda gelenekselleşerek tüm üniversite gençliğini kucaklayan ve geçmişiyle buluşturan bir noktaya gelen 18-19 Mayıs Çanakkale ziyaretleri, Çanakkale ruhunu canlı tutmak adına büyük değer taşımaktadır.

Çanakkale Savaşı, Atatürk’ün, bazılarının deyimiyle herhangi bir yarbay olmadığını gösteren savaştır.

Kaynaklar:

1. Alan Moorehead- Gelibolu (sayfa: 155-194)

2. Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi V. Cilt (sayfa: 78)

3. RR James - Gelibolu Harekatı (sayfa: 259-261)

4. Süheyl Ünver - Modern Tedavi Mecmuası 1951 (sayfa: 132)