Ülkemizde anne-baba çocuk ilişkisine, iletişim biçimine göre beş aile tipi saptanmıştır. Bunlar önem etkinlik ve yaygınlık sırasıyla: ataerkil aile; gevşek aile; tutarsız aile; ilgisiz aile; demokratik-bilgili, ilgili aile.
İlk sırada yer alan, en eski ve yaygın olan geleneksel ataerkil sert ve sıkı aile yapısının özünü, temelini birincil toplumsal kurumlar oluşturur. Bunların başında inanç sistemi, gelenek, görenek, töre yer alır. Kuran-ı Kerim’ de yer almayan, akılla, bilimle çatışan dini uygulamalar; geleneğin, göreneğin, törenin, baskıcı, cezalandırıcı, sert, sıkı yönleri aile yapısına yansır.
Ataerkil-sert, sıkı aile yapısında egemenlik babadadır. Aile ilkelerini, kurallarını, değerlerini, yaşam biçimini baba belirler. Çocuğun ve gencin kimliğine, kişiliğine değer vermez. Aile ilkelerini, kurallarını çocuğun ve gencin kimliğine, kişiliğine değer vermez. Aile ilkelerini, kurallarını çocuğun ve gencin yaşına, zekâ düzeyine, becerisine, yetisine, yeteneğine göre değil, kendine göre acımasız, değişmez, katı, sert tutum içinde aktarmaya çalışır. Amacına ulaşmak için kendince hatalı, kötü gördüğü davranışları hiçbir açıklama, anlatma gereğini duymadan, fiziksel cezalandırma, dayak dahil her türlü ceza yolunu, yöntemini kullanır. Çocuk ve genç “şımarmasın” , “yüz bulmasın” diye doğru, güzel, iyi davranışlarını ödüllendirmez, görmezlik gelir. Özgür ve özerk davranışlara olanak tanımaz. Ya hiç sorumluluk vermez ya da gereğinden fazla sorumlulukla çocuğu genci ezer. Geleneksel Ataerkil ailelerin yaygın olduğu toplumlarda yetkeci liderler yetişir.
Kalıplaşşış kişilikler
Yetkeci liderler tüm güçleri ellerinde tutmak isterler. Değişmez, katı, sert kalıplaşmış kişilik yapıları vardır. Yönetim ast-üst ilişkilerine önem verirler. Gücü ellerinde tutan kişi ya da gruplara dönük eğilimleri vardır. Diğer gruplara ve toplumlara hoş görüleri olmayıp, çevresindeki kişileri bastırıcı ve suçlayıcı tutumları ağır basar. Bu tür liderler, atamayla geldikleri gibi, grubun beklentilerine ve ihtiyaçlarına en iyi yanıtı verecekleri umuduyla kendiliğinden de çıkabilirler.
Buna karşın, demokratik-ilgili, bilgili aile çocukların, gençlerin yaşına, zeka düzeyine, becerisine, yetisine, yeteneğine ilgi gösterir. İletişim kurar. Duygularını, düşüncelerini, sorunlarını anlayışla dinler, paylaşır, çözüm arar. Belirli sınırlar içinde özgür ve özerk davranmasına, sorunluluk yüklemesine olanak tanır. Başarıları ödüllendirir. Başarısız sorumsuz davranışlarının nedenini arar. Gerekirse nedenini açıklayarak fiziksel olmaya cezalar verir. Kimliğine, kişiliğine saygı gösterir.
Ortak toplumsal kültürün çağdaş yaşamı içselleştirmesi demokratik-ilgili, bilgili aile yapısının etkin ve yaygın duruma gelmesine bağlıdır. Toplumsal olarak bilgi-iletişim çağı ve küreselleşme, ekonomi, kültür, politika ve siyaset alanında etkin ve yaygın değişim yaratmıştır.
Değişen toplumsal ortamlarda doğan, yaşayan, değişen, gelişen gençlerin bir bölümü teknoloji çağının olanakları içinde dijital sistemin yarattığı bilgisayar ağı, internet, facebook, twitter aracılığı ile çabuk ve kolay olarak bilgiye ulaşıyor. Bilgi akışından yararlanıyor. Dünyadan haberdar oluyor. Bilgisayar bilimi, biyoteknoloji, nanoteknoloji, yapay zeka ve bunların temelini oluşturan kuantum teorisini anlamaya, yorumlamaya çalışıyor.
Dijital sistem, olumlu yararlı yönleri yanında birçok olumsuz, zararlı sorunları da birlikte getirmiş, bağımlılık, internet ve chat sohbetleri, alışılmadık değer yargıları ve yasal sorunlar yaratmıştır. Kısa zaman içinde, teknolojik değişim ve gelişim son yıllarda X,Y,Z kuşağı olarak nitelendirilen genç kuşaklarda farklılaşmalara, çatışmalara yol açmıştır.Çağdaş ortak kültürde yaşayan bireyler akıl ve bilgi yoluyla sağlıklı seçim yapabilir.
Kuşak çatışması
Çağdaş kuşaklar, kişiliğine saygı duyulmasını, düşünce özgürlüğünün tanınmasını, güven içinde bulunmayı, gerçekçi olmayı, karşılıklı tartışma ortamının açık tutulmasını, toplumda yetkeyi simgeleyen kurum ve liderlerin, güçlerini korkutma ve sindirmekten almamalarını istemektedirler. Bu koşullarda, kargaşa sorunun temel çözümü, çağdaş bir anlayış içinde, bilimsel yaklaşımla sağlıklı bir kültür bileşimine gitmeye dayalıdır.
Her ülkede olduğu gibi ülkemizde de aile içinde ve toplumda genç kuşakla yaşlı kuşak arasında kuşak çatışmasından kaynaklanan sorunlar olabilir. Bu durum toplumsal bir olgudur.
Ortak toplumsal kültürü oluşturan birincil ve ikincil toplumsal kurumların 1948 “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”, 1989 “Çocuk Hakları Bildirgesi” doğrultusunda değişim ve gelişim çağdaş ortak kültürü oluşturur. Geçmişin değerlendirilmesi çağdaş toplumun bilgi düzeyinde yapılır.
Bilindiği gibi, geçmişi unutmak, hatırlamamak, bireysel ve toplumsal sorundur. Ancak, geçmişi yaşamak, yaşatmak bireysel olarak hastalık, toplumsal olarak anomi, çatışma, sürtüşme ve şiddet nedenidir.
-B İ T T İ-