Prof. Dr. Faruk Şen
AB ile ilişkilerimiz her geçen gün daha sertleşiyor. Angela Merkel Türkiye’ye verilecek AB yardımlarının kesilmesini isteyecek kadar ileri gitti. Sigmar Gabriel Alman Dışişleri Bakanı olarak Türkiye’ye ateş püskürüyor. Bu tepişmede elbette ki Türkiye ekonomik olarak önemli ölçüde zarar görüyor. Tavak Vakfı’nın tespitlerine göre eğer bu süreç böyle giderse zarar toplamı 8 ila 13 milyar euro arasında olacak, öbür tarafta Almanya da zarar görüyor. Oransal olarak düşük de olsa Alman ihracatı ve yatırımı giderek azalmak suretiyle zaman içerisinde Türkiye pazarının dışında kalma ve kamu ihalelerine girememe durumu ile karşı karşıyadır. Esas olarak bu gerilimden en fazla zarar gören hangi taraftır diye sorarsanız, bu tarafın AB’de yaşayan Türk toplumu olduğunu söyleyebiliriz.
5.6 milyon Türk var
Avrupa Birliği sınırları içinde, 3.2 milyonu Almanya’da olmak üzere toplamda 5.6 milyon insanımız yaşıyor. Türkiye nüfusunun yüzde 6’ya yakın bir kitlesinin AB’de yaşadığını söylüyoruz. Almanya’dan sonra Hollanda, Fransa, Avusturya gibi ülkelerde büyük topluluklarımız var. Almanya olan ilişkilerdeki sertleşmede en fazla zarar gören bu ülkede yaşayan 3,2 milyon insanımız. Ne Almanya ne Türkiye bu konuda somut adımlar atmıyor.
Sigmar Gabriel, Türkiye’ye neredeyse savaş ilan ettikten sonra Bild gazetesindeki Türkçe bir makalede sizleri unutmadık diyor fakat günlük yaşamda Türkler tepkilerin hedefi oluyor. İşyerlerinde, okullarda ve günlük yaşamda Türkleri dışlayıcı yapı artıyor. Özellikle son yapılan bir araştırma, Alman halkının yüzde 91’inin Türkiye’ye yönelik sert bir politikaya onay verirken yüzde 76’sının da Almanyalı Türklerin Almanya’ya uyum sağlayamadığını düşündüğünü ortaya koyuyor. Bu gelişmelerin faturası aynı zamanda Hollanda, Fransa ve Avusturya’da yaşayan Türklere çıkıyor.
Başta Almanya’da yaşayan 84.000 girişimci olmak üzere, Avrupa Birliği’nde toplam 149.000 girişimcimiz bulunmaktadır. Bu girişimcilerin yatırımları toplam 16 milyar euro’yu bulmaktadır. Ayrıca toplam ciroları da yılda 50 milyar euro’ya dayanmıştır. Bu 149 bin Türk girişimci, günümüzde Avrupa’da yarısı Türkler olmak üzere 750 bin kişiye istihdam sağlamaktadırlar.
Bunun yanı sıra, büyük oranda Avrupa’da yaşayan insanlarımızın çocukları olan 140 bin öğrenci, AB ülkelerinde üniversite eğitimi görmektedir. Yönetici, mühendis, mimar, avukat ve doktorları da hesaba kattığımız zaman 30 bin sınırına yaklaşmaktadır.
Bütün bu gelişmeleri başta Türkiye’ye karşı oldukça sert bir tavır ortaya koyan Merkel olmak üzere, Juncker ve diğer politikacıların görmesi lazımdır. Ezilen bir kitle olan Avrupalı Türkler, aynı zamanda içinde yaşadıkları ülkelere tüketici olarak da katkı sağlamaktadırlar. Avrupalı Türklerin Türkiye’ye de yararları unutulmamalıdır. Geçtiğimiz yıl 2 milyon 200 bin Türk, tatilini Türkiye’de geçirerek Alman turistlerin harcamalarının çok üzerinde harcamalar yapmıştır.
Almanya-Türkiye ilişkilerindeki tüm bu gelişmeler sonucunda, Avrupa’da göçmen Türkiye’de gurbetçi olan ve her iki tarafta uyum sorunları yaşayan Türkler, yaşadıkları AB ülkelerinde kendilerini ezen, dışlayıcı politikaları, üzerlerinde daha ağır hissetmektedirler. Almanya’da Türkleri ezen yaklaşım, sınırı çoktan aşmıştır. İki ülkenin birbiriyle çatışmasından ne yazık ki en çok Avrupalı Türkler etkilenmektedirler.
Prof. Dr. Faruk Şen
Faruk Şen 1948’de Ankara’da doğdu. Ortaöğrenimine İstanbul Alman Lisesi’nde devam eden Şen, Almanya’nın WWU Münster Üniversitesi’nde işletme ekonomisi okuduktan sonra aynı üniversitede doktorasını yaptı. 1980’de Bannberg Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. 1981-85 arasında Duisburg Üniversitesi’nde çalışan Şen, 1985’te Bonn’da Türkiye Araştırmalar Merkezi’ni kurdu. 1991’de Essen Üniversitesi’nde profesör oldu. 2008’in sonuna kadar Türkiye Araştırmalar Merkezi’ni yöneten ve 180 araştırmaya imza atan Şen 2009’da Türkiye -Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı’nın kurucusu olarak çalışmalarına devam etti.