Bülent Akarcalı - AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilciliği gibi çok önemli bir mevkii işgal eden Josep Borrell, sözcüsü Peter Stano aracılığıyla, Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu’nun Lozan Antlaşması’na aykırı bir şeklide silahlandırılan adalarla ilgili olarak verdiği beyanatın içeriğini saptırarak; “kullandığı ifadelerin, Yunanistan’ın bazı adaları üzerindeki egemenliğini sorgular nitelikte olup, bu gibi açıklamaların zarar verici olduğunu ve ayrıca Çavuşoğlu’nun sözlerinin Avrupa Konseyi’nin Doğu Akdeniz’de gerilimi düşürmeye yönelik çabalarla da çeliştiğini iddia ediyor, Türkiye kışkırtıcı ifade ve eylemlerden kaçınmalı, iyi komşuluk ilişkilerini taahhüt etmeli ve her türlü ihtilafı barışçıl biçimde çözmek için çabalamaları ve uluslararası anlaşmalara saygı gösterilmeli” sözleriyle noktalıyor.
Bu beyanatın içeriğini incelemeden önce Bay Stano ile Borell’in kimler olduğuna bir bakalım.
Bay Stano, 5.5 milyon nüfuslu İzmir büyüklüğünde Slovakya’nın resmi radyosunda uluslararası yayın şefi olarak edindiği büyük deneyimlerinden sonra sözcülük makamına getirilmiş bir zat!!
Yani yukarıdaki beyanatı kendi başına hazırlayıp açıklayacak bilgi, birikim ve deneyimine sahip biri değil. Görevi sahibin sesi olmak.
Peki sahibi Bay Borell kim?
İspanyol asıllı olan Borell, 2010’da İtalya’nın Floransa kentindeki prestijli Avrupa Üniversite Enstitüsü Başkanlığı’na atanıyor. Enstitü bir süre sonra bu zatın, Avrupa ve Enstitü için değil de Yönetim Kurulu üyesi olduğunu gizlediği İspanyol doğal gaz ve rüzgar enerjisi devi Abengoan şirketinin çıkarlarına hizmet için çalıştığını fark edip istifasını isteyip 2012’de kibarca kovuyor…
Ama huylu huyundan vazgeçmez derler. Bu sefer Kasım 2018’de, İspanya Ulusal Menkul Kıymetler Komisyonu tarafından, Yönetim Kurulu Üyesi olmanın verdiği imkanı kötüye kullanıp, Abengoa şirketinden elde ettiği özel bilgiler sayesinde, 2015 yılında üçüncü bir şahıs adına 10.000 şirket hissenin satışına, özel çıkar elde etmek amacıyla, aracılık ettiği için ve bu yasa dışı işlem nedeniyle 30.000 Euro para cezasına çarptırılıyor.
Kurucusu olduğu partiden de kovuluyor
Bunun sonucu olarak bu kez, kurucu ve üyesi olduğu solcu Podemos Partisi lideri Pablo Iglesias tarafından istifası istenerek partiden ihraç ediliyor. İşin ilginç yanı, Abengoa şirketi bünyesinde iki önemli yolsuzluğu gerçekleştiren Borell’in üyesi olduğu partinin 2014 yılında eşitsizlik ve yolsuzlukları protesto edenler tarafından kurulmuş olmasıdır.
Zavallı partililer kurda kuzuyu teslim ettiklerini fark etmemişler.
İspanya’da siyasi ahlak kalmamış
Ama adam ahlaki ve etik değerler yoksun olanlara has bir özellikle hakkındaki suçlara rağmen bir yolunu bulup 2018 Kasım’ında İspanya Dışişleri Bakanı oluyor. Burada da boş durmuyor. Önce ABD’yi küçük düşürmek için söylediği “Amerikalıların bağımsızlıklarını kazanmaları ile 3-4 Kızılderili öldürmeleri yetmişti” lafı ciddi bir skandal yaratıyor.
Sonra Aralık 2019’da Belçika’ya sığınmış ayrılıkçı (terörist değil) bir Bask’ın İspanya’ya iadesinde yavaş davranan Belçika’ya yönelik sözleri başka bir skandala neden oluyor.
Şimdi gelelim Vehbi’nin kerrakesine, yani işin içyüzü, gerçeği neymiş ona bakalım.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen AB’nin Dış Politika da en üst makamına kadar uzanabilmesi adamın zeki, sinsi, çıkarına çok düşkün ve kolay lokma olmadığının bir delili.
Beyanatı kendi vermiyor, verdiriyor. Bizden işine gelemeyen bir cevap aldığında, suçu sözcüsünün üzerine atabilecek.
Bay Borell’in esas derdi Doğu Akdeniz’deki doğal gaz pastasından İspanyol enerji devi Abengoa şirketine bir pay çıkarmak. Başarırsa kendi payı da o ölçüde büyük olacak. Yaptırdığı açıklamalarla Yunanlılara ve Kıbrıs Rumlarına selam gönderiyor.
Adalar meselesi bahane. Bilmez ve anlamaz mı ki uluslararası anlaşma denince esas saygı gösterilmesi gereken Lozan’dır. Ve Yunanlılar adaları silahlandırmak için yıllardır “Türkler büyük tehlike yaygarasıyla” mağduriyet algısı yaratıp, adaların silahlanmasına sahte gerekçe uydurdular.
Borell’in gizli amacı Abengoa ve İspanya için Doğu Akdeniz’de rol kapmak. Bunun için de Türkiye üzerinden Kıbrıs Rum kesimine ve Yunanistan’a Türkiye üzerinden şirin görünmeye çalışıyor.
AB’nin dış politika da en üst makamına, geçmişi böylesine ahlaksızlıklarla dolu olan bir adamın gelebilmiş olması bizi ciddi ciddi düşündürmelidir. Brüksel’deki AB binasına kim bilir daha kaç tane Borell’ler vardır.
Ne yapsak acaba, adamın tam fiyatını öğrenip ona göre mi hareket etsek?
Abengoa’nın Türkiye’deki temsilcileri belki bize yardımcı olurlar. Ne de olsa yüz milyonlarca dolarlık ihale aldılar ülkemizden.
Avrupa Birliği’ne gelince
Bütün bunları öğrendikten sonra, sakın ola ki Avrupa Birliği, Avrupa Parlamentosu bize ahlak dersi vermeye kalkmasın. Ankara’da, Büyükelçi sıfatı verdiğimiz AB Temsilcisi Bay Nikolaus Meyer-Landrut, yakından izlediğini belirttiği Kavala davasından vakit bulup Borell gibi çok lekeli sicile sahip birinin nasıl olup da AB’nin en üst makamlarına getirildiğini bize açıklayabilir mi?
Türk kamuoyunun, Türkiye hakkında AB’nin görüşlerine değer verebilmesi için böyle bir açıklamaya cidden ihtiyacı olduğunu da anlayacaktır sanırım.