Saç ekimi ağrılı acılı bir operasyon mudur? Saç ekimi yaptırmak isteyenlerin en çok merak ettiği konulardan birisi saç ekimi esnasında ya da sonrasında bir ağrı sızı hissedilip hissedilmediğidir. Saç ekimi yaptırmak isteyen kişiler, operasyon esnasında ve sonrasında ne kadar sıkıntı yaşayacaklarını bilmek isterler.
Saç ekimi acıtır mı? Sorusunun yanıtı hayır’dır. Hayır, saç ekimi operasyonu esnasında normal şartlar altında canınız acımaz, bir şey hissetmezsiniz çünkü saç ekimi operasyonu lokal anestezi ile gerçekleştirilmektedir. Lokal anestezi, saç ekimi operasyonu öncesinde işlem yapılacak olan bölgeye (saçların toplanacağı ense bölgesi ya da ekim yapılacak kelleşmiş alan) enjeksiyon yardımı ile anestezik ilaçların enjekte edilmesidir. Böylece yaklaşık 20 dakika içerisinde lokal anestezi etkisini gösterir ve saç ekimi operasyonu sırasında işlem yapılacak olan bölge hissizleştirilmiş olur.
Lokal anestezi, esnasında hasta tamamen bilinçli ve uyanıktır. Lokal anestezi etkisi hafifledikçe operasyon esnasında tekrar edilir.
Lokal anestezinin iğne ile yapılıyor olması da bazı kişileri, özellikle iğne fobisi olan kişileri tedirgin etmektedir, böyle durumlarda lokal anestezi
Mevsimsel Saç Dökülmesine Dikkat!
Mevsim geçişlerinde en sık sorulan sorulardan biri saçlardaki yoğun dökülme ile ilgilidir. Yazın sıcak günlerinden hafif dalgalanmalarla başlayan bir sıcak bir soğuk havalar gelen kışın habercisi...Sonbahar ya da ilkbahar dönemleri vücudumuzun direncinin her anlamda kırılmaya başladığı dönemlerdir. Hastalıklar kapıda bizi beklerken, nezle ya da gribin dışında bizi bekleyen bir diğer tehlike de saç dökülmesidir.
Mevsimsel saç dökülmesi, mevsim geçişlerinde yaşanan, kadın ya da erkek genç yaşlı hemen hemen her kişide görülebilen ancak daha çok vitaminsel anlamda zayıf kalmış bünyelere etki eden geçici bir saç dökülmesi çeşididir. Mevsimsel saç dökülmesini yoğun olarak yaşıyorsanız mevsim geçişlerine daha güçlü ve hazır bir bünye ile girmeniz gerekiyor demektir.
Mevsimsel Saç Dökülmesi Nedenleri
Mevsimsel saç dökülmesi yaşayan kişilerin dikkat etmesi gereken bazı hususlar vardır çünkü mevsim geçişlerinde herkes saç dökülmesi yaşamaz. Sürekli olarak aynı durumu yaşayan kişilerin alması gereken bir takım önlemler vardır.
Saçlarınıza bu dönem biraz özgürlük sağlayın. Mevsim geçişlerinde daha az fön ve maşa kullanmaya çalışırken, saçınızı
2003 yılında uygulanmaya başlanmasıyla saç ekiminde devrim niteliği taşıyacak değişikliklerin, saç ekimi yaptıran hasta sayısında hızlı bir artışın yaşanmasına sebep olan FUE yöntemiyle saç ekimi, 2016 yılı itibariyle tıp dünyasının kabul ettiği en iyi saç ekim tekniğidir. FUE bulunduğu ve uygulanmaya başlandığı günden itibaren geliştiriliyor olsa da şimdilik hala teknik olarak yeni bir teknik geliştirilememiştir. Burada teknik kavramı çok önemlidir 2003 yılından bu yana ufak çaplı gelişme ve değişmelere uğrayan FUE, yeni medikal aletler hatta robotlar sayesinde uygulamasında gelişme ve farklılıklara sahip olsa da saç ekimi yöntemi açısından yegâne olma özelliğini korumaktadır.
FUE tekniği en genel anlatımıyla saç köklerinin tek tek ya da çok minik gruplar halinde toplanabilmesini ifade etmektedir. Bu yöntem, saç ekimi operasyonlarında iz ve dikiş olayını ortadan kaldırmış, daha etkin ve daha risksiz bir yöntem ortaya çıkartmıştır.
FUE yöntemi, çıktıktan sonraki bu 10-13 yıl içerisinde bir takım gelişmelerden yaşamış ve yaşamaktadır. Yine FUE yöntemiyle tek tek alınan saç köklerinin direkt ekilmesini sağlayan DHI yöntemi ya da saçlar köklerinin ekim esnasında beslenmesini sağlayan
YENİ NESİL BOTOKS
Botulinum toxin kelimesinden türetilmiş olan botoks (botox), aslında özünü bir tür bakterinin oluşturduğu bir proteindir.
1800’lü yıllardan bu yana tıp dünyasında yerini almış olan bu protein, ancak 2002 yılına gelindiğinde güzellik ve estetik alanında hayatımıza girmiştir. Üzülerek belirtmek isterim ki, günümüzde tıbbın birçok alanında önemli bir görev üstlenen ve kullanılan botoks, ülkemize ilk girdiği yıllarda yapılan yanlış uygulamalar yüzünden olumsuz bir imaja sahip oldu.
Geçen 10-15 sene içerisinde bu uygulama hakkındaki yanlış izlenim büyük oranda değiştirilmiş olsa da, hala botoks uygulamasına temkinli yaklaşan kişiler olduğunu bilmekteyiz.
SAÇ DÖKÜLMESİNDE BESLENME VE ÖNEMİSaç dökülmesini durdurabilmek ya da tedavi edebilmek için öncelikle saç dökülmesinin sebebini bilmek gerekmektedir. Saç dökülmesi genetik olabildiğini gibi çeşitli hastalıklar yüzünden, beslenme eksikliği ya da stres yüzünden de meydana gelebilir.
Saçların beslenme ve büyümesinde, yediğimiz gıdaların önemi, tükettiğimiz vitamin oranları, sağlıklı beslenme, saça yararlı gıdaların tercih edilmesi saçımıza dışardan sürdüğümüz krem şampuan ya da bakımlardan daha fazla olabilmektedir.
Saç dökülmesinde dökülme özellikle belirli bir hastalık sebebiyle yaşanmıyorsa gıda takviyesinin belirli bir oranda işe yaradığını söylemek mümkündür.
Genetik saç dökülmelerinde uzun süreli dengeli ve sağlıklı beslenme saç dökülmesini yok etmese bile belirli bir oranda yavaşlattığı görülmüştür. Stres kaynaklı saç dökülmelerinde beslenme şekli etkili olsa bile stres kaynağının ortadan kaldırılmadığı sürece sorun devam edecektir. Saç dökülmelerinde gıda takviyesinin en etkili olduğu dökülme çeşidi tabi ki beslenme eksikliği kaynaklı dökülme çeşididir.
Şeker hastalığı kişinin yaşama şeklini kökten değiştiren önemli bir rahatsızlıktır. Şeker hastalığı olan bir kişinin dikkat etmesi gereken birçok farklı nokta vardır. Bunların yanı sıra şeker hastalığı olan kişiler çok iyi bilirler ki kontrol altına alınmış bir şeker, birçok şeker hastasının yaşam kalitesini yükseltmektedir.
Şeker hastalığı, bu hastalığa sahip kişiler için yediklerinden, günlük hareketlerine, stres ve öfke kontrolünden yaptıracakları medikal müdahalelere kadar birçok alanda onları etkileyebilmektedir.
Şeker Hastaları Saç Ektirebilir mi?
Evet, şeker hastaları da saç ektirebilmektedir ancak yine de her şeker hastası için ayrı değerlendirme şarttır. Kişinin ve hastalığının özgül durumu değerlendirilmeli ve sonucunda operasyon yapılıp yapılamayacağı doktorlar tarafından kararlaştırılmaktadır. Şeker hastalığı birçok diğer hastalık gibi kişiye özgü bir takım nitelikler göstermektedir. Kontrol altına alınmayan şeker her hastaya farklı düzeyde zarar verir. Şeker hastalarına saç ekimi yapılabilmesine rağmen dikkat edilmesi gereken çok önemli noktalar vardır.
Saç ekimi yaptırmak isteyen bir hasta bunu mutlaka doktoruna bildirmeli
Şeker hastalığına sahip bir kişi saç ektirmek
VERTEKS ALANDA DOĞAL SAÇ EKİMİ MÜMKÜN MÜ?
1991 yılında erkek tipi saç dökülmeleri için önemli bir çözüm sunan ve günümüz saç ekimlerinin temelini oluşturan, geniş alanları rahatlıkla kaplayacak “mikrogreft” ve “minigreft” kavramları Uebel tarafından ortaya atıldı ve kısa zamanda benimsendi. O dönemde 2500 grefte kadar, şimdi ise gerekli görüldüğü takdirde rahatlıkla bu sayının 2-3 katı greft toplanabilmektedir. Saç ekiminin yaygınlaşmaya başladığı, FUT ve ardından FUE tekniğiyle ard arda gelen olumlu gelişmelerle saç ekimi operasyonlarındaki başarılarda ciddi oranda artış meydana geldi.
Saç ekiminde zamanla doğru ekim açılarının bulunması ve benimsenmesi saç ekiminde doğallığı da beraberinde getirdi. Saç ekimi konusunda yeterince tecrübe ve bilgi birikimine sahip başarılı doktorlar, doğallık sorunun üstesinden gelmeyi başardı. Tıbbi açıdan bakıldığında, saç ekimi operasyonlarında “doğal görünüm” söz konusu olduğunda ön alın çizgisi en önemli bölge sayılırken, vertex (tepe) bölge, istenilen doğal görünümü yakalamak için, saç restorasyon cerrahisinde planlama adına en zor bölgesi sayılmaktadır.
Vertex “Tepe Bölge”
Latince kökenli bir kelime olan vertex, "zirve, tepe noktası”
PLATELET RİCH PLASMA HAKKINDAKİ GERÇEKLER
PRP Nedir?
Platelet Rich Plasma (PRP), Santrifüj yöntemi kullanılarak kan yapısından elde edilen, “büyüme faktörleri” bakımından zengin, “trombosit” konsantrasyonu yüksek olan plazma uygulamasını ifade etmektedir. Platelet Rich Plasma yani Trombositten zengin plazma, küçük bir miktar kan içerisinde zenginleştirilmiş, yoğunluğu arttırılmış trombositleri ifade eder.
Trombosit: (Platelet)Alyuvar ve akyuvarlardan çok daha küçük yapıdaki, kanın pıhtılaşmasını sağlayan renksiz, hücre pullarına trombosit denir. Ortalama periferik kandaki trombosit miktarının normal değer aralığı her mikro litrede 150.000/µl ile 400.000/µl arasıdır.
PRP için kandaki trombosit, yoğunlaştırılarak 7 kat arttırılmış ve 1.000.000/µl kadar çıkarılmış ve bu yoğunluğun kemik ve yumuşak doku iyileşmesini hızlandırdığı ortaya çıkarılmıştır. PRP’de yoğunlaştırılacak trombositin (pıhtı hücresi) sayısı kesin olmasa bile yapılan çalışmalar “rekombinanat büyüme faktörleri” ile ortaya çıkan iyileşme, yenilenme yönündeki etki için periferik kandaki trombosit miktarının 1 milyondan fazla olması yani normal değerlere göre yaklaşık 7 kat arttırılması gerektiğini göstermiştir.
Trombositler;