Koronavirüsün mutasyona uğrayarak daha tehlikeli bir forma dönüştüğü doğru mu? Peki ya bunun tam aksini işaret eden bilimsel yayına ne demeli?
Salgın tüm dünyada etkisini sürdürmeye devam ederken, koronavirüsün daha ölümcül, daha bulaşıcı bir hâl alacağına dair bazı endişeler var. Hatta yaklaşık iki hafta önce bu korkunun gerçek olabileceğini işaret eden bir araştırma hakkında haberler çıktı. Peki bu global krizin daha da kötüleşme ihtimali var mı? Virüsün değişimi, yani mutasyonu hakkında neler biliyoruz? Bugün bilimsel bulguları ve bunların ne anlama gelebileceğini irdeleyeceğiz.
Öncelikle, her virüsün mutasyona uğradığını belirtelim. Bu değişim virüsün yaşam döngüsünün bir parçasıdır. COVID-19 da bir istisna değil, yani virüsün değişmesi kaçınılmaz.
Mutasyon kelimesinin korku uyandırıcı bir etkisi olduğu doğru. Sonuçta bir virüsün değişmesi, mutasyona uğraması dendiğinde insanın aklına ilk gelen salgının daha ölümcül, daha ürkütücü bir hâl alacağı oluyor.
Ama tüm mutasyonlar mutlaka kötü olacak diye bir şey yok! Yukarıda da belirttiğim gibi her virüs mutasyona uğrar. Bunlar virüsün davranış biçiminde herhangi bir değişime neden olmayan önemsiz mutasyonlar olabilir. Bazı mutasyonlar ise virüsün daha saldırgan hale gelmesine ya da tam aksine güçten düşmesine, zayıflamasına neden olan değişimlerdir.
İlginç benzerlik
Daha önceki yazılarımızda virüsün nasıl bulaştığını, vücuda girdikten sonra hücrenin içine nasıl sızdığını anlatmıştık. Dilerseniz hafızamızı tazeleyelim... Virüs hücrenin içine girer girmez, kendini kopyalayarak çoğalmaya başlar. Bu kopyalama sırasında bazı hatalar olur. İşte bu hatalar sonucunda virüs değişime, yani mutasyona uğrar.
COVID-19 virüsünde yeni keşfedilen bir mutasyon salgının nasıl gelişeceği, hangi yöne doğru ilerleyeceği konusunda bize bazı bilgiler veriyor. Journal of Virology’de yayımlanan yeni bir araştırma COVID-19’un genetik kodundaki bir mutasyonun, 2003’teki SARS salgınında görülen bir mutasyona benzediğini ortaya koyuyor. (1) Bilim insanları mutasyon sırasında koronavirüsün genomundaki 81 nükleotidin silindiğini gördüler.
Şimdi gelelim bu keşfin neden önemli olduğuna, bize neler anlattığına... 2003 yılında ortaya çıkan ve SARS salgınından sorumlu olan koronavirüs kısa sürede kontrol altına alınmıştı. (Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi SARS da koronavirüs kaynaklı bir hastalık. Bugün yaşadığımız pandemiye neden olan koronavirüse, yeni koronavirüs denmesinin nedeni de bu.) 2018 yılında yayımlanan bir araştırma benzer bir mutasyonun SARS salgınında da meydana geldiğini gösteriyor ve virüsün güçten düşmesini genomundaki bazı nükleotitlerin silinmesine bağlıyor. (2)
Üstelik COVID-19’da da, aynı SARS’taki gibi belli bir proteinin üretiminde rol oynayan kodlar silinmişti. Bilim insanlarına göre, bu protein virüsün bağışıklık sistemine çaktırmadan hücreye sızma yeteneğini ve çoğalma hızını artırıyordu. Yani, meydana gelen mutasyon, virüsün replikasyon gücünü azaltarak hastalık yapma kabiliyetinin yok olmasına sebep oluyordu.
Endişe verici bir rapor
Salgının geleceğine dair moral bozucu bir tablo çizen çalışma ise New Mexico’daki Los Alomos Ulusal Laboratuvarlarına ait. Bu araştırma henüz yayımlanmamış olmasına rağmen Türkiye de dâhil olmak üzere pek çok ülkede ses getirdi. Raporu hazırlayan bilim insanları virüste şimdiye kadar 14 mutasyona rastladıklarını ve bunlardan birinin endişe verici olduğunu, çünkü virüsü daha bulaşıcı bir hâle getirdiğini belirtiyorlar. (3)
İngiliz bilim insanları ise 7500 kişiden aldıkları virüs örneklerini incelediklerinde 198 mutasyon tespit ettiklerini ancak Los Alomos raporunun aksine bunların hiçbirinin virüsü daha tehlikeli bir hâle getiren bir değişim olmadığını belirtiyorlar. Yani virüsteki mutasyonlar, ilk olarak Wuhan’da ortaya çıkan virüsün genetik kodundan daha ölümcül ya da daha bulaşıcı değildi.
Nasıl yorumlamalıyız?
Peki, birbiriyle çelişkili bu bilgileri nasıl yorumlamalıyız? Öncelikle Los Alomos raporunun henüz yayımlanmamış olmasına rağmen bu kadar ses getirmesini, bilimsel dayanağından ziyade medyatik olmasına bağladığımı söyleyebilirim. Henüz hakem onayı almamış bir araştırmadan bu kadar çok bahsedilirken, SARS ile COVID-19 arasındaki ilginç benzerliğe, ortak bir mutasyona dikkat çeken çalışmanın geri planda kalmasının başka bir açıklaması olamaz. Belirli çıkar gruplarının söz konusu çalışmayı parlatmak için bir lobi faaliyeti yürüttüklerini düşünmek mümkün.
Tabii bu mutasyonun yeni koronavirüsü nasıl değiştireceği, salgının seyrini nasıl etkileyeceğini kesin olarak bilmek şimdilik imkânsız. Daha çok araştırma yapılması gerekiyor. Ama bildiğimiz kadarının umut verici olduğunu söyleyebilirim.
Hepinize sağlıklı, umut dolu bir bayram diliyorum... Unutmayın; ayrı geçirdiğimiz her gün, bizi sevdiklerimizi sıkıca kucaklamaya o kadar yaklaştırıyor.
1 “An 81 nucleotide deletion in SARS-CoV-2 ORF7a identified from sentinel surveillance in Arizona” Journal of Virology, Mart 2020) LaRinda A. Holland, Emily A. Kaelin DOI: 10.1128/JVI.00711-20
2 “Attenuation of replication by a 29 nucleotide deletion in SARS-coronavirus acquired during the early stages of human-to-human transmission” Doreen Muth, Victor Max Corman, Hanna Roth, Scientific Reports, volume 8, Article number: 15177 (2018)
3 https://www.ucl.ac.uk/news/2020/may/mutations-sars-cov-2-offer-insights-virus-evolution