Suyumuzu korumak için okullara su dersi önerisi, geniş yankı buldu. Ömrünü bu konuya adayan isimlerden Tarım, Orman ve Su İşleri eski Bakanı Veysel Eroğlu da tam destek verdi: Hemen, hiç zaman kaybetmeden!
‘Dersimiz su’ya tam destek. Her kesimden. ‘Su dersi’ öyle heyecan yarattı ki. Top elbette Milli Eğitim Bakanı’nda, Talim Terbiye Kurulu’nda. Toplumun geleceği adına son sözü onlar söyleyecek.
Veysel Eroğlu, yıllarca Tarım ve Orman, Su İşleri Bakanlığı yaptı. Şu anda da TBMM Küresel İklim Değişikliği Komisyonu Başkanı. Veysel Bey için ‘Ömrünü tarıma, suya, memleket hizmetine adadı’ desem, yanlış olmaz. Bu konuya tam destek verenlerden. Şunları söylüyor:
“Su hayat demek. O kadar önemli ki. İşte görüyoruz, iklim krizi, kuraklık, susuzluk dünya için büyük tehdit. Okullarda su dersi o kadar önemli ki, o kadar yararlı ki. Talim Terbiye Kurulu bir an önce harekete geçmeli. Sadece çocuklarımızın değil, toplumun ve dünyanın da geleceği için büyük önem arzeden bu konuda çalışmalar yapılmalı ve çocuklarımız eğitilmeli. Bu konuda oluşturulacak bilinç o denli önemli ki. Çocuklara hayata dokunan, hayatın içinden konularda eğitici, öğretici, bilgilendirici bir eğitim vermeliyiz. Su olmadan yaşanılamaz. Su olmadan hayat olmaz. Bu yüzden de su dersi, bir yaşam kültürü haline gelmeli. Bir su kültürü olgusunu tabandan tavana yerleştirmeliyiz. Ben bu konuda ısrarcıyım, yararına inanıyorum. Evet, su ders olmalı. Hemen, hiç zaman kaybetmeden.”
‘Dersimiz su’ da ilk adım tasarruf. Her alanda. Dünyada gıda ve açlık sorunu büyürken, tarım ve üretim alanlarında da yeni planlamalar yapılıyor. Elbette Türkiye de buna ayak uyduracak. Sadece evlerde tasarrufla, az kullanımla aşılabilecek bir sorun değil bu. Yaşamın her alanında yeni uygulamalar gerekli. Tarımda, sanayiide, hayvancılıkta, turizmde, sağlıkta.
Ben özellikle tarım ve hayvancılık sektörlerinde önemli yapısal değişimler olacağını düşünüyorum. Çünkü mevcut sistemle verimli bir üretime ulaşmak mümkün değil. Tarımda da, hayvancılıkta da su ‘hayat’. Üstelik kullanımı büyük çapta. Bu tüketimin devamı halinde ‘susuzluk sorunu’ büyüyecek. Tarımsal üretim, hayvancılık ve besicilik sürecek, ama ‘yenilenen şekliyle’.
Hatta ürün yelpazesinin de su ihtiyacına göre şekilleneceği yapısal düzenlemeler gündemde. Yani şöyle diyeyim, tarıma göre su değil, suya göre tarım modeli. Belki yapay zekanın da tam desteği ile. Hangi ürünün, hangi mevsimde, ne kadar su ihtiyacı var? Ne kadar gübre gerekiyor?
Suyu az tüketen, verimliliği, besleyiciliği ve pazarlaması kolay ürünler daha cazip hale gelecek. Yeni stratejik ürünler doğacak. Bu anlamda bakliyatın ciddi bir seçenek olacağını söyleyebilirim.
‘Toprak Su yeniden kurulsun’
Uzun yıllar Türkiye’nin kırsal gelişimine büyük katkı sağlayan toprak ve su politikalarının iyileştirilmesi yolunda çalışmalar yapan, daha sonra Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesine katılan Tarım Bakanlığı Toprak Su Genel Müdürlüğü’nün yeniden açılması öneriliyor.
Bir yandan Türkiye’nin üretim potansiyel ve planlamasının yenilenmesi, bir yandan da azalan su kaynakları ile birlikte gündeme gelen kuraklık ve susuzluk sorununa karşı etkin projeler hazırlanması için Toprak Su Genel Müdürlüğü’ne her zamankinden çok ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, “Çiftçi eğitimi çok önemli. Bu konuya ağırlık verilmeli. Toprak etüt ve haritalandırma çalışmalarının yanısıra verimlilik adına sulama kooperatifleri de güçlendirilmeli ve desteklenmeli. Kapalı sistem basınçlı sulama sistemleri yaygınlaştırılmalı. Tarım Üretim Seferberliği yapılmalı, ekilebilir tüm araziler uygun teşviklerle çiftçi ve köylüye yeni bir fırsat ve üretim kapısı açmalıdır. Dışa bağımlı özelleştirmeci destekleri azaltmalıyız. Onun yerine yerli üretim ve üreticiyi koruyan kamucu tarım politikası gündeme gelmelidir” diyor.
Mesleğe ilk adımını Toprak Su Genel Müdürlüğü’nde staj yaparak atan Suiçmez, şunları dile getiriyor:
“Günümüzde mevcut su varlığımızın yüzde 77’sini kullanan tarım sektöründe kamu yönetimi, etkin hizmetler verecek şekilde toprak ve su hizmetlerine yönelik yeniden düzenlenmeli, merkezi yönetim görev ve yetkilerine sahip çıkmalı, sulama hizmetleri yerelleştirilmemeli ve özelleştirilmemeli, uzman kurumlar işlevsizleştirilmemelidir. DSİ Genel Müdürlüğü güçlendirilmeli, en ücra noktalara hizmet verecek şekilde Toprak Su Genel Müdürlüğü yeniden kurulmalıdır. Günümüz teknolojilerini kullanacak şekilde yeterli uzman teknik personel barındıracak ve yeterli maddi kaynak sağlanacak şekilde büyük sulama-küçük sulama eşgüdümü içinde toprak etüt ve haritalama, sulama, drenaj, toprak ıslahı, arazi toplulaştırması gibi altyapı ve araştırma geliştirme, çiftçi eğitimi ve yayım, sulamada kooperatif örgütlenme modeli yaygınlaştırılmalıdır.”
Nerelerde kurulmuştu?
1970’lerde tarımsal gelişime uygun çalışmalar yapan Toprak Su Genel Müdürlüğü, İzmir, İçel, İstanbul, Ankara, Antalya, Konya, Diyarbakır, Kayseri, Erzurum, Malatya, samsun, Van, Sivas, Trabzon, Eskişehir ve Bursa illerinde Bölge Müdürlüğü, Adana ve Manisa illerinde de Toprak Su Planlama Bölge Müdürlüğü olarak kurulmuştu. Bölgesel kalkınmaya katkı sağlamıştı.
Korona kapitalist virüs
İstanbul Aydın Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Psikolog Engin Eker, saygın bilim insanlarından. Dünyanın mutlu geleceğine kafa yoruyor.
Engin Eker Hoca’nın, pandemi sürecine kendi bilim dalı açısından bakışı şöyle:
“Somut bir kısıtlanma sürecinin kitleleri travmatize ettiği, daha umutsuz ve kaygılı bir hale getirdiği açık. Nefesini içine çekmiş insanlık ailesi elbette ki rahatlama dönemi geldiğinde kendini dürtülerinin hakimiyetine bırakacaktır. Bu da daha çocuksu, bebeksi ilişki ve doyum tarzlarına dönüş yapacağımız anlamına gelir. Kapitalist üretim sistemlerinin pandemiden çok daha önce bizleri sadece haz peşinde koşan varlıklara çevirdiği aşikâr. Bu yolda koronavirüs salgını ivmeyi çok daha hızlandırdı. Kapitalist bir virüs yani korona. Daha çok tüketip daha çok haz elde edeceğimizi sandığımız illüzyonuna balıklama atlayacağız. Oysa mutluluk başka bir şeydir. Mutluluk inşa edilir. Dünyanın üçte biri bırakın aşıyı, temiz suya ulaşamıyorken, tek başımıza kurutuluşun olmadığı açık. Etrafı siber dünyanın parlak yüzeyleriyle donatılmış, gözleri tüketim ürünleriyle kamaşmış kitlelerin perdeyi yırtıp gerçeğini talep etmesi, olan bitene farklı açılardan bakmak ile Zizek’in (2005) dediği gibi ‘yamuk bakmak’ ile mümkün belki.”
BEDRİ KORAMAN OLSA...
Anlattığı halkın meramı!
Gerçekten büyük usta. Yeri doldurulamaz bir sanatçı. Karikatürist, çizgi romancı. Uzun yıllar Milliyet’teki karikatürleri ‘en çok takip edilenler’ arasında ön sıralardaydı.
Köşeyse ‘en çok okunan’. Kafa dağıtmaksa ‘en çok gülünen’. Ben de keyifle içerdim adeta ‘çizgilerle yaratılan farklı, yaratıcı ve güzel dünyayı’. Karikatürlerde gelecek, geçmiş, eleştiri, tepki, umut, her şey vardı.
Milliyet günlerimde, sonraları Bodrum’da defalarca karşılaştık. Genç gazetecilerin her zaman destekçisiydi.
O sohbetlerden birinde, “En keyif aldığım çizimler siyasetçiler. Çünkü halk da o çizimleri çok seviyor” demişti. Zaman zaman kızanlar olsa da birçok önemli siyaset insanının Bedri Koraman imzalı kendi karikatürlerini çalışma odalarına astığını görmüştüm.
MUHTARIM DİYOR Kİ...
‘Ekim stratejisi şart’
Muhtarlarım Türkiye’ye güç olmaya devam ediyor.Adana - Seyhan İlçesi Dervişler Mahallesi’ndeyiz. Başarılı, genç, çalışkan bir muhtarımız var, Faruk Tor. Görüşleri şöyle: “Programlı ekim yapılmalı. Tarım Bakanlığı sulama birlikleri ve Tarım İl Müdürlükleri (ÇKS) çiftçi kayıt sistemine verilen beyanları değerlendirerek bir sonraki yılda hangi üründen ne kadar ekileceğini belirlemeli. Yani ekim stratejisi. Ayrıca meyvelerin olgunlaşmadan hasat edilmesinin önüne geçilmeli. Örneğin ham hasat edilen karpuz piyasayı olumsuz etkiliyor. Tarım ilçeden hasat edilecek her tarlanın onayı alınarak hasat yapılmalı. Son yıllarda geliştirilen aşılı karpuzlar orjinal çekirdek karpuzları aratmıyor. Bu çeşit zenginliklerimizin heba olmaması gerekiyor. Özellikle Çukurova da su sorunu yaşanacağından bu bölgenin açık olan sulama sisteminin kapalı sisteme dönüştürülmesi de gerekiyor.”
Ne bilinçli açıklamalar. Hedefinde kooperatifleşme var, biliyorum. Yolun açık olsun Faruk Muhtarım.