Dr. Hakan Tartan

Dr. Hakan Tartan

hakantartan35@gmail.com

Tüm Yazıları

Başta Marmara gölü olmak üzere yok olma tehdidi altındaki göller için 7 maddelik bir çözüm önerim var. Bu 7 madde, bilim insanlarının yol göstericiliğinde 5 yıllık proje olarak uygulanırsa göller çöl olmaktan kurtulur.

Marmara gölünün hal-i pür melali yine gündemde. Kuruyan bir zenginlik. Yok olup giden bereket alanı. Vurdumduymazlık, aymazlık ve bilgisizliğin acı sonu. Uzat uzatabildiğin kadar.

Kurumakta olan göller için ‘can Marmara’ modeli

Sonuç ortada: Kuş cenneti yok artık. Ulusal öneme sahip sulak alan gitti bitti. Göl Marmara, çöl Marmara oldu. Şimdi de arazi kavgaları, ‘kurak’ senin - benim çatışmaları, cinayetler arasında ‘Öl Marmara’ oldu.

Haberin Devamı

Yazgıya bak: Göl Marmara... Çöl Marmara... Öldüren Marmara...

Oysa nice güzel öykülerin, bolluğun bereketin, insan hayatına mutlu dokunuşun adıydı Marmara gölü. Her şey insan eliyle mahvedilmeden!
Ama şimdi felaket! Söylenenler klasik: Arazi kavgaları... Yok olan göl... Sulak alan... Ölen insanlar... Bereketi değil, rantı paylaşmak için silah kuşananlar!

Peki çözüm yok mu? Sadece ah vah mı?

Ben her zaman olduğu gibi onu söyleyeyim, güzel Marmara, can Marmara gölü yaratma modelini... Bu cennet köşeyi kurtarmanın formülü bilim insanları ile 5 yıl sürecek 7 maddeli bir proje oluşturmakla başlar. İşte o 7 madde:

1- Yapılaşmanın durdurulması.

2- Su kullanımının planlaması.

3- Yeraltı kaynaklarının hoyratça kullanımının durdurulması.

4- Suların akış yollarının serbest bırakılması.

5- Yağmur sularının doğru toplanması.

6- Vahşi sulamaya son verilmesi.

7- Meteorolojik irdeleme.
Bütün bunları yapınca doğa kendi dengesini yeniden kurar. Yeter ki, biz engel olmayalım. Ben, göl iken çöl olan, şimdi de cinayetlerle ‘öl merkezi’ haline gelen bu cennet köşenin yine insan eli ile ‘can Marmara’ olacağına inananlardanım. Belki yetkililer, yerel yönetimler bu sesi duyar.

Üretimde arı mucizesi

Romanlara, şiirlere konu... Üretkenliğin, çalışkanlığın sembolü... Ekolojik dengeyi sağlamada önemli. Bal üreterek sağlık dağıtıyor. Arı. Doğanın bir nimeti.

Kurumakta olan göller için ‘can Marmara’ modeli

Özel bir tür arının tarımda üretimi neredeyse yüzde 50 oranında artırdığını kaçımız biliyoruz? Evet, tarlalarda da arı mucizesi yaşanıyor. Her geçen yıl daha da artan bir ölçüde.

Haberin Devamı

Bombus terestiri adı verilen arılardan söz ediyorum. Tozlayıcı (dölleyici) üretken arılar bunlar. Tarımsal üretime katkısı yüzde 20’lerle, yüzde 50’ler arasında. Sadece ilaçlamaya dikkat edilmesi gerekiyor.

Düşünün ki, işçi arılar çalışmazsa işçiler çalışacak. Bu bir anlamda maliyet artışı demek. Basit bir hesapla bir işçinin işçilik maliyetinin 200 - 300 lira olduğunu düşünün. Bir işçi bir günde bir dönüm alana hormonlama yapabilir. Oysa bir kovan arı 45 gün tozlama yapabilmekte.

Arılar görevde. Bu katkı Türkiye’de de yoğunlaşıyor. Üstelik verim ve kar artırarak. Bu konuda etkin firmalardan Biogenta’nın yetkililerinden Emrah Çetin, “Bombus arılar Belçika, Hollanda ve İsrail’de ağırlıklı. Verim artışı sağlıyor. Domateste bile daha sağlıklı ve dolgun üretim sağlanıyor. Arıların bir önemli doğal katkısı bu” diyor.

Gülüm benim

Şarkılara, türkülere, romanlara, hikayelere konudur. Kim bilir kaç kere mırıldanmışızdır ‘Gülüm benim’ şarkısını. Sevdiklerimize derinden seslenmişizdir ‘Gülüm’ diye.

Haberin Devamı

Kurumakta olan göller için ‘can Marmara’ modeli

Yağı, suyu, kolonyası bereket olan gül çiçeğini severim. Ancak maalesef geçen yılın kötü kış şartları, donlar, aşırı sıcaklar, pandeminin olumsuz koşulları, işçi-girdi maliyetleri, çiftçinin köylünün yaşadığı sıkıntılar ‘gülüm benim’i de etkiledi. Rekoltede yüzde 30-40 oranında azalmalar söz konusu. 15-16 bin ton dolayında gerçekleşecek. Geçmişte 20 bin tonların üzerini görmüştük.

Isparta ile sembolleşen bu sevgi, aşk, hoşgörü ve paylaşım çiçeği üreticileri, gelecek yıl için şimdiden doğru planlama beklentisi içinde. Özellikle de maliyetler böyle artarsa... Rekolte düşüşü elbette piyasa koşullarını etkileyecek. Fiyat artışı kaçınılmaz.

GÜZEL HABER

Çiftçiye kükürt

Güzelbahçe İzmir’in gözde ilçelerinden. Yaşam kalitesi yüksek. Büyük tarım arazileri yok, ama mandalina, zeytin, bardacık, buğday, yer yer domates, biber, salatalık üretiliyor.

Kurumakta olan göller için ‘can Marmara’ modeli

İlçenin üretken Belediye Başkanı Mustafa İnce, daha önce de tarımsal desteklerde bulunmuştu. Tohum, fide, gübre, bordo bulamacı gibi... Son olarak da üreticinin veriminin artmasına katkı anlamında kükürt dağıtımı yaptı. Çam sakızı, çoban armağanı bu tarımsal katkı vefakar, cefakar üreticimiz tarafından hoşnutlukla karşılandı. Tarım için yapılan tüm katkılar çok değerli. Bravo Başkan!

Şeffaf denetim istemi

Geçen yıl yazmıştım, bugünlerde yine güncel. 1960’lı yıllarda Fransa donanmasına hizmet eden, sonra uçak gemisi olarak Brezilya hükümeti emrinde görev yapan Nae Sao Paolo, yeniden Aliağa’nın gündeminde. Gemiyi satın alan Türk firma, Aliağa’da parçalama ve söküm işlerini yapacak. Sorun gemideki nükleer atık, radyoaktif madde ve asbest iddiası.
İzin verilmiyordu. Geçen hafta ‘denetimli olur’ çıkmış. Sivil toplum temsilcilerinin bir istekleri: Denetim şeffaf olsun. Yani çevreciler, sivil toplum temsilcileri, TMMOB’a bağlı ilgili odalar, Aliağa’daki çevreci kurumlar, İZMİR Platformu gibi saygın yapılar da ‘gözlemci’ olarak denetime katılsın.

Zor mu? Hiç de değil. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ‘yüreklere su serpebilir’. Hem toplum rahatlar, hem sivil inisiyatif güç toplar, hem de devletin kurumları güven tazeler.

Bir koltukta kaç karpuz! Yoksa asbestli gemi hep ‘kanayan bir yara’ olacak.