Son 10 yılın en dikkat çeken genç yönetmenlerinden Emin Alper, üçüncü uzun metrajı “Kız Kardeşler” ile son İstanbul Film Festivali’nde en iyi film dahil beş dalda ödül kazanmıştı. İlk iki filmini hatırlayalım; bol ödüllü “Tepenin Ardı” ve “Abluka”. “Kız Kardeşler” ilk gösteriminin yapıldığı Berlin Film Festivali’nde yarışma bölümüne seçilmişti. En iyi film seçilen “Eşanlamlılar” ile aynı jüri puanını toplamasına karşın Altın Ayı karşı tarafa gitmişti.
Senaryoyu kaleme alan Alper, önceki filmlerindeki politik baskı ve paranoya konularından uzakta, karakter ağırlıklı bir öykü anlatıyor bu kez. Büyüdüğü kasabada yıllar boyu gözlemlediği beslemelik üzerine trajik hikaye kurgulamış. Yaşadıkları dağ köyünden, kasabaya besleme olarak gönderilen Nurhan ve Reyhan’dan sonra sıra Havva’ya gelmiştir. Annelerinin ölümünden sonra babaları Necati, onları besleme olarak göndermeyi uygun görmüştür. Kızların köyün sığ yaşamından biraz olsun uzaklaşıp, nefes almaları, bir şeyler öğrenmeleri için de bir fırsattır. Geriye dönüşlerinde aileleri ve çevreleriyle ilişkilerine başka bir gözle bakmaları kaçınılmazdır. Köyün erkeklerini iyilik/kötülük sınırında duran karakterler olarak karşımıza çıkıyor. Kadınlar çıkış yollarını ararken onların üzerinden hesaplarını yapmak zorundalar.
Artvin dolaylarında yapılan çekimler, bize bir taşra hikayesi anlatsa da, sonuçta eşitsizlik, çıkış yolu, daha iyi bir hayat umudu gibi evrensel kodlar üzerinde seyrediyor. Alper, tekinsiz atmosfer kurma konusundaki becerisini bir kez daha tekrarlıyor. Bu kez biraz daha fazla ironi ve yumuşak geçişler var öyküsünde.