Pandemi dönemiyle başlayan sinema salonu özlemi ‘Tenet’le sonlanabilecek mi? Burada esas soru, ‘Tenet’ salonlara dönüş için ideal bir film olabilir mi? Merakla beklenen bir Christopher Nolan filmi olması itibarıyla, yanıt başlangıçta evet olabilir. Kendine özgü sinema diliyle son 15 yılın en tanınan yönetmenler sınıfına yükselmiş, yapacakları merakla beklenen bir isim. Pandemi nedeniyle, sinema sektörünün içinde bulunduğu finansal krizi atlatabilecek bir film olup olmadığı tartışılır. Beyin yakan film olarak lanse edilmesi, birkaç kez seyredilmesi gerektiği söylentileri, ilk hafta sonunda dezavantaja dönüştü. Şu gerçek ki, Nolan sinemasına alışkın olmayan seyirci için zorlayıcı, çok tat almayacağı bir film olabilir.
‘Memento’, ‘Inception’ ve ‘Interstellar’ filmlerini izleyenler, Nolan’ın zaman kavramıyla oynamayı, onu eğip bükmeyi sevdiğini bilir. Bu kez zamana daha farklı açıdan bakıyor, zamanı geri alarak insanlık için kötü olabilecek olayların ortaya çıkmasını önlemeye çalışıyor. ‘Zaman evirtme’ ve ‘zaman kıskacı’ adını verdiği iki teori (teori mi bilmiyorum, varsayım bence) üzerine kurulu bir öykü anlatıyor. Bir ajanın (nasıl bir organizasyonun elemanı olduğu belirsiz, muhtemelen CIA, geçmişi bilinmeyen bir karakter), zamanın lineer akışını tersine çevirebilen silah keşfetmiş bir silah tüccarına karşı mücadele veriyor. Dünyaya bu zamanı evrilten silahla hâkim olamayacağını anlayan Rus oligark, bu sefer de onu yok etmeye karar veriyor. Eskisini yok et, her şey yeniden başlasın kafası var bu kötü adamda. Ajanımız bunu ne pahasına olursa olsun önlemek için canını dişine takıyor. Zaman içinde bir geri, bir ileri gidip duruyor.
Her şeyden önce, aksiyon koreografisinin ve teknik detayların kusursuz olduğu, büyük perdede izlemenin keyif yarattığı, uzun 150 dakikalık sürenin de su gibi akıp gittiği bir seyirlik. Bond filmlerine özenen havası olduğu kesin... Siyah Bond olsun mu, olmasın mı tartışmalarına son veren bir durum var. Denzel Washington’un mahdumu John David Washington, siyah Bond olmuş gibi... Gerçek mekânlarda, gerçek araçlarla çekilmiş aksiyon sahneleri etkileyici. Nolan, ezelden beri yeşil perde önünde çekilmiş aksiyon sahnelerinden hoşlanmayan bir yönetmen oldu. Her şeyi alanda kurguladı ve çekti. Tüm bu mükemmellik, hikâye içindeki kafa karıştırıcı unsurlarla birleştiğinde tam bir seyir tatmini ortaya çıkarmıyor.
Final diyaloğu!
Seyirci, herhangi bir karakterle özdeşleşemiyor. Öyle bir film yok karşımızda. Hepsi, Nolan’ın kafasında kurguladığı aksiyonun grafik bir elemanı. John David Washington, ana karakter olarak bir adı bile yok, sadece Protagonist olarak anılıyor. Antik Yunan tragedyalarında olduğu gibi... “Diyaloglar olanları ne kadar açıklıyor?” sorusu, izleyicinin odaklanma derecesine bağlı. Final diyaloğu çok şeyi açıklıyor, dikkat!
Filme adını veren ‘Tenet’ kelimesi, düz veya ters aynı şekilde okunuyor. Yani, anlamı değişmeyen bir palindrom... Pompei’de bir evin duvarında keşfedilmiş 5 Latince kelimeden oluşmuş Sator Karesi’den geliyor. İnanç, ilke anlamında. Film bu karede yer alan her kelimeye yer veriyor. Filmde, Kenneth Branagh’ın canlandırdığı Rus oligarkın adı da bu karenin kelimelerinden. Yine bu karedeki kelimelerden olan opera da filmin açılışında müthiş aksiyon sahneleri içinde yer alıyor.
Filmin görselliğinde görüntü yönetmeni, Hoyte van Hoytema, retro tadı veren renkler ve çekim tekniği kullanmış. 70 mm ve Imax tekniklerini birleştiren çekimlerde dijitalin keskinliği ve kontrast berraklığı yok. Daha eski ve karanlık gözükmesine karşın daha gerçekçi duruyor. Zaman içinde ileri/geri giden bazı çekimlerin nasıl yapıldığını gerçekten merak ettim. Sahne arkasını yansıtan videoyu bekliyorum. Filmin başlarında, laboratuvar ortamında geçen diyalogda, “Nasıl yapıldığını anlamaya çalışma” sözcükleri, film boyu aklımdan çıkmadı. Bir noktadan sonra ben de anlamaya çalışmayıp, kendimi aksiyonun büyüsüne bıraktım. Nolan da seyirciye tepeden bir bakış atıp “Bu filmi anlamak isteyen bir daha seyretsin” diyor. Kendine has dünyasının kapıları her seyirciye ardına kadar açık değil.
Tenet Yönetmen: Christopher Nolan
Oyuncular: John David Washington, Robert Pattinson, Elisabeth Debicki, Kenneth Branagh