Bu yılın Oscar ödüllerinde en çok haksızlığa uğrayan film tartışmasız ‘Uncut Gems’ oldu. Safdie Kardeşler’in yönetmenliğinde nefes nefese bir tempo içinde, karakterinin stresini seyirciye aynı oranda yansıtan bir film oldu. Öykü, New York’un mücevhercileriyle ünlü 47. Caddesi’nde dükkanı olan hayatı batmak ve çıkmak arasında geçen kumar bağımlısı bir karakterin peşinde geçiyor. Adam Sandler’in canlandırdığı kumar bağımlısı kuyumcu Howard, sürekli konuşabilen, hareket içinde olan ajite bir karakter. Bir süre sonra seyirciyi de kendi stresli dünyasının içine alıyor.
Borçlarından dolayı peşinde olan Mafya tetikçilerinden her seferinde bir yolunu bulup kurtulsa da sonunda başladığı yere tekrar geri dönmek zorunda kalıyor.
Borçlarından kurtulma fırsatı Afrika’da bulup, getirttiği özel bir opak taşta saklı. Açık arttırmadan kazanacağı parayla kurtulma hayalleri içindedir. Dükkanına gelerek taşın güzelliğinden çok etkilenen basketbol efsanesi Kevin Garnett hemen satın almak ister. Taşı ödünç alan Garnett taşın kendisinde özel bir güç yarattığına inanır. Taş bir türlü Howard’a geri dönmez. Özel yaşantısında da ayrı stresleri vardır Howard’ın. Karısı onun ne işler çevirdiğinin farkındadır.
Bu dünya içine giren Kevin Garnett, şarkıcı Weekend gibi karakterler öykünün, inandırıcılık kat sayısını arttırıyor. Hatta kenarından kıyısından, bir döküdrama seyreder gibi oluyoruz. Darius Khondji gibi usta bir kameramanın yönettiği görüntü trafiği, yakın ve uzak plan geçişlerindeki hareketlilikle, arkadan gelen ses kaosuyla birleşince ortaya çılgın bir kurgu çıkıyor.
Adam Sandler kariyerinin en ayrıksı rolünde mükemmel bir performans sunmuş. Sandler’in katkısıyla şu ana kadar toplamda 24 ödül almış bir film. Bennie ve Josh Safdie, sinemanın son senelerde çıkış yapan yönetmenleri. Yarattıkları adrenalin dolu atmosfere seyirciyi dahil etmeyi başarıyorlar. Film Netflix programında mevcut.
Sınırları zorlayan bir adam Joe Egzotik
‘Kaplan Kral: Cinayet, Kargaşa ve Delilik’ Netflix’in bugünlerde en çok konuşulan dizisi. Joe Egzotik lakaplı, 170 kaplanın yaşadığı bir hayvanat bahçesi işleten, megalomani ve delilik sınırında bir karakterin gerçek yaşamını anlatan bir belgesel. 7 bölümlük dizide, vahşi kedileri seven onları alıp büyüten, çoğaltan ve sonrasında bunu profesyonel bir işe çevirip para kazanan bir adamın hikayesinden daha fazlası var. Amerika’nın şöhret, abartı, çılgınlık, sapkınlık içeren renkli, bir o kadar da karanlık tarafının bir portresi karşımıza çıkıyor. Belinde sürekli taşıdığı tabancası, renkli kıyafetleri içinde karikatür bir çizgi roman kahramanı gibi dolaşan Joe, işleri o kadar ilerletiyor ki başkan adayı bile olabiliyor. O iş olmayınca, bu kez eyalet valisi için adaylık koyuyor. Trump’ın ve muadillerinin seçilmesine şaşırmamak lazım. Özgürlükler ülkesinin bu sapkın karakteri karşısında en büyük rakip olarak, hayvan hakları koruyucusu Carole Baskin’i buluyor. Baskin onun hayvanları istismar ettiği şeklindeki suçlamaları karşısında, Joe kontrolsüz tepkiler verip, tehdit, hakaret dolu cevaplar video çekimleri yapıyor.
Yanında çalışmış birçok insanın anlatılarıyla yaşamının çeşitli evrelerini, detaylı yansıtan belgesel, bilhassa Amerika’da ağır eleştiriler aldı. Joe’nın sempatik bir karakter gibi gösterilip, Carole’ü kötü bir karakter olarak gösterildiği, hatta kocasının kaybolmasıyla ilgili şüpheli katil bir zanlısı algısı yaratıldığı görüşünde olan çok insan var.
Bence de Joe, normal olmayan bir enerjiyle ortaya çıkıp insanları etkilemeyi başaran bir sosyopat bir karakter. Çevresine olduğu kadar kendisine de zarar veren bir tip.
İlginç ve akıcı bir belgesel.