Dile kolay; İzmir’de 31 yıldır düzenlenen bir festival var. Bu tür organizasyonların kolay gerçekleşmediği bir kentte kaliteyi, devamlılığı sağlayan İKSEV’e ne kadar teşekkür etsek azdır. Festivalin basın danışmanı Sirel Ekşi’yle festival arifesinde kısa bir söyleşi yaptık...
Gazeteciyken, festivalle yollarınız nasıl kesişti?
Uluslararası İzmir Festivali’ni 13 yıl basın mensubu olarak izledim. Bir kültür sanat muhabiri olarak bu çapta bir festival benim için cennet demekti. Biraz tarih dersi gibi gelebilir ama o dönemde gazetecilik daha farklıydı. Örneğin basın bültenleri yağmazdı. İstihbarat alabilmek bile başarıydı. Haberi taştan çıkarırdık. Böyle bir ortamda Uluslararası İzmir Festivali, pek çok sanatçıya, sanat olayına ulaşmamı sağlardı. Güzel Sanatlar Fakültesi mezunu olduğum için biraz da ayrıcalıklıydım galiba. Özel haber şansım çok olurdu.
El ele verdik
İKSEV’deki hayatından kesitler sunar mısınız?
31 Ocak 2000’de emekli oldum ve 1 Şubat 2000’de İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nda basın danışmanı olarak çalışmaya başladım. Bu durum festival gibi büyük bir organizasyonu farklı taraflardan görmemi sağladı. Örneğin festival, siz yerinize oturup sanatçılar sahneye çıktığında başlamıyordu. Hazırlıklar çok önce başlıyor, küçük büyük onlarca detayla ilgileniliyordu. Sanatçılar sahneye çıktığında hazırlayanlar için başlangıç değil, bir anlamda son oluyordu. Festival, çok iş, çok çaba, stres yorgunluk demekti ama aynı zamanda ekip olmak, el ele vermek, yardımlaşmak, aynı amaç uğruna kenetlenmek demekti. İşte bu nedenle günün sonunda yorgunluk ve stres büyük bir mutluluğa ve iyiyi başarmanın tatminine dönüşüyordu.
Yılda iki uluslararası festival. İzmir Avrupa Caz Festivali ve Uluslararası İzmir Festivali. ‘Gençler Ustalarla Buluşuyor’ projesi kapsamında yerli yabancı pek çok usta sanatçı ile atölye ve ustalık sınıfları düzenliyor. İki yılda bir Türkiye’nin ilk ve sürdürülen tek Ulusal Beste Yarışmasını yapıyor. 2018’de piyano konçertosu dalındaki onuncusu sonuçlanacak. Ayrıca kentin mimari miraslarından biri olan bir Alsancak Köşkünde, Anadolu ve Orta Asya Türk Dünyası çalgılarını sergilediği MÜZİKSEV’i yaşatıyor.
110. doğum günü
31. Uluslararası İzmir Festivali’nde neler var?
31. Uluslararası İzmir Festivali’ne gelirsek, güzel bir program oldu. 1 Haziran günü açılışı Yunus Emre Oratoryosu ile yaptık. Bu yıl Ahmed Adnan Saygun’un 110. doğum yılı. Büyük ustaya anlamlı bir saygı duruşu oldu. İzmir Devlet Tiyatrosu bu yıl 60. yaşını kutluyor. Festivale Necati Cumalı’nın ‘Gömü- Bir Küp Altın’ oyunu ile katılıyorlar.
9 Haziran’da Çeşme Kalesi’nde insan sesinin büyüsüne tanıklık edeceğiz. Beş kişilik A Capella topluluğu Alti& Bassi’yi dinleyeceğiz.
15 Haziran’da AASSM’de klasik keman virtüözü Nigel Kennedy’yi Jimmy Hendrix çalarken dinleme fırsatımız olacak.
Efes Antik Tiyatro, 20 Haziran’da 71 yıllık Viyana Oda Orkestrasını ve piyanistimiz Fazıl Say’ı konuk edecek.
21 Haziran’da AASSM’de Şef Halil İbrahim Yüksel yönetimindeki Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı Klasik Türk Müziği Korosu,
22 Haziran’da yine AASSM’de müzikseverler Chopin’i memleketlisi usta piyanist Pavel Kowalski’den dinleme fırsatı bulacak.
29 Haziran’da, Giora Fiedman & Gershwin Quartet Konseri için Çeşme Kalesi’nde olacağız.
Festival, 4 Temmuz’da aynı anda hem göze hem kulağa seslenen sıradışı bir konserle sona erecek. Altı kontrbas sanatçısından oluşan Kontrbas Orkestrası, orkestranın bu en büyük yaylı çalgısının bilinmeyen marifetlerini sergileyecek.
Dediğim gibi festival, yine hemen her kesime hitap eden bir programla İzmirlileri bekliyor.