Hepimiz bembeyaz dişlerle gülümsemek isteriz. Ancak dişlerimizin kendi renginin sarı olması ya da gün içerisinde sık çay, kahve ve sigara tükettiğimizden, dişlerimiz beyaz durmayabilir. Bazılarımızın dişlerinde çocukken kullanılan antibiyotikler veya florlu suların tüketilmesi gibi sebeplerle oluşan içsel renklenmeler bulunabilir. Bu durumlarda dişlerimizi düzenli olarak fırçalasak da genelde dişlerimiz beyazlamaz. Peki, rahat gülmemize engel olan ve özgüvenimizi kötü etkileyen bu durum karşısında ne yapmak gerekir? Dişlerde meydana gelen renklenmeler diş beyazlatma işlemiyle giderilebilir. Bu işlemle daha ideal beyazlıkta dişlere sahip olabilirsiniz. Diş beyazlatma işlemi diş taşı temizliğinden ve temizlik işlemi sonrası yapılan parlatma işleminden oldukça farklıdır. Bu işlemlerle mekanik temizlik yapılırken, beyazlatma işlemi daha çok kimyasal bir işlemdir. Diş beyazlatmada beyazlatıcı ajanlar kullanılarak dişin kendi renk tonu birkaç ton kadar açılabilmektedir. Diş beyazlatma işlemi hekim tarafından muayenehane ortamında uygulanan ofis tipi beyazlatma ve hastadan alınan ölçülerle hastanın kendisine verilen şeffaf bir plak sayesinde kendisinin evde uygulayacağı ev tipi beyazlatma olarak ikiye ayrılabilir. Ayrıca hastaların eczanelerden temin edebildiği beyazlatıcı diş macunu veya ağız gargarası gibi ürünler de bulunmaktadır. Beyazlatma işlemi çay, kahve ve sigara gibi dış faktörlere bağlı renklenmelerde çok başarılı sonuçlar verebilir. Ancak dişin içinde oluşan, antibiyotik veya aşırı flor tüketimine bağlı renklenmelerde çok iyi sonuçlar elde edilememektedir. İşlem sonrası dişlerin beyazlığı kişiden kişiye değişmekle birlikte yaklaşık 6 ay ile 3 yıl arasında devam eder. Çay, kahve ve sigara kullanımı fazla olanlarda ve diş fırçalama işlemini özenli yapmayanlarda beyazlığın ömrü daha kısadır.
Ofis tipi beyazlatma
Ofis tipi beyazlatma tüm beyazlatma sistemleri içerisinde en etkili yöntemdir. Muayenede gerçekleştirilen beyazlatma işleminde beyazlama hem daha hızlı olur hem de kalıcılığı daha uzundur. Diş beyazlatma işleminden önce; daha etkili bir sonuç için, hastaya diş taşı temizliği ve parlatma yapılır. İşlem öncesi diş etlerinin üzeri koruyucu bir bariyerle kapatılır. Sonrasında yaklaşık olarak 15 dakikalık 2 veya 3 periyot olarak dişlere beyazlatma jeli uygulanır. İşlem sonrasında hastanın renklendirici gıdalardan uzak durması ve sigara kullanmaması istenmektedir. Beyazlatma sonrasında dişlerde hassasiyetler görülebilmektedir fakat kullanılacak olan hassasiyet giderici diş macunlarıyla bu hassasiyetler azalmaktadır.
Ev tipi beyazlatma
Ev tipi beyazlatmada hastadan alınan ölçü sayesinde hastaya uygun şeffaf bir plak üretilir. Hazırlanan şeffaf plak ve beyazlatıcı ajan içeren tüpler hastaya verilerek dişlerine nasıl uygulayacağı hekim tarafından anlatılır. Hasta, ilacı diş hekiminin önerileri doğrultusunda ağzına takacağı plağın içine sürerek geceleri uyurken 1-2 hafta uygular.
ÇOCUKLARINIZA DİŞ FIRÇALAMAYI ÖĞRETİN
Diş fırçalama alışkanlığı çocuklara erken yaşlarda kazandırılmalıdır. Bunun içinde elbette ki anne ve babalar rol model olmalıdırlar. 2.5-3 yaşlarında süt dişleri çıktığında diş fırçalama alışkanlığı edindirmek gerekir. Bu yaşlarda öğrettiğiniz diş fırçalama teknikleri ile 6 ve 7 yaşından itibaren kendileri fırçalayabilir. Bunun için, dişlerinizi fırçalayarak ona birer örnek olunuz. Çocuk sizi fırçalarken görmeli ve bunu fark etmelidir. Bunun yanında, ağız sağlığı hakkında bilgilendirici olun. Çocuğunuzu neden dişlerini fırçaladığı ve nasıl fırçalayacağı hakkında bilgilendirmelisiniz. Bu anlatımı resimler ve oyunlarla daha eğlenceli hale getirebilirsiniz. Markette çocuğun kendi diş fırçası ve macununu seçmesi onu motive edecektir. Seçilen diş fırçası çocuğa uygun ve yumuşak olmalıdır. Bunun için oyun karakterli diş fırçası alternatifleri de vardır. Kullanılan diş fırçasını 6 ayda bir değiştirmeyi unutmamalısınız. Diş fırçalama sırasında çocuğun diş macununu yutmamasına özen göstermelisiniz. Şayet yutuyorsa macunsuz fırçalamak da faydalı olacaktır.
GIDALARIMIZA DİKKAT EDELİM
Zararlı bakteriler, virüsler, parazitler veya kimyasal maddeler içeren güvenli olmayan yiyecekler, ishalden kansere kadar 200’den fazla farklı hastalığa neden olabilir. Güvenli olmayan yiyecekler, özellikle bebekleri, küçük çocukları, yaşlıları ve hastaları etkileyen hastalıklar yaratır. Gıda kaynaklı hastalıklar ishalden kansere kadar çok çeşitli hastalıkları kapsar. Çoğu sindirim sistemi sorunları olarak ortaya çıkar. Ancak nörolojik, jinekolojik ve immünolojik semptomlar da üretebilirler. Gıda ticaretinin küreselleşmesi, artan dünya nüfusu, iklim değişikliği ve hızla değişen gıda sistemleri, gıda güvenliğini olumsuz etkilemektedir. Gıda kaynaklı hastalıklar, gıdanın kirlenmesinden kaynaklanır. Bu gıda üretim, teslimat ve tüketim zincirinin herhangi bir aşamasında meydana gelir. Su, toprak veya havadaki kirlilik ve ayrıca güvenli olmayan gıda depolama ve işleme dâhil olmak üzere çeşitli çevresel kirlenme biçimlerinden kaynaklanabilirler. Genetiği değiştirilmiş gıdaların çoğu, bitki hastalıklarına karşı direnç ve verimi iyileştirmek için geliştirilmiştir. Bunlar da çeşitli hastalıklara yol açabilir. Tüm bu zarardan korunmak için gıda temizliğine çok dikkat edip, bulunabilirse doğal gıdalar tercih edilmelidir.