Dr. Dt. Ömür Öztürk

Dr. Dt. Ömür Öztürk

dr.omurozturk@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Son zamanlarda diş sağılığıyla ilgili sosyal medyada en çok konuşulan ve ailelerin merak ettiği konulardan biri okullardaki flor uygulamaların zararlı olup olmadığıdır. Okullardan çocukların evlerine flor uygulanmasına izin verilip verilmediğine dair bir form gönderilmektedir. Ailelerden alınan onam formu ile birlikte şayet veli izin verdiyse okullarda flor vernik uygulamaları buna istinaden yapılır. Ama ailelerin aklı bu konuda oldukça karışık. İnternette yayınlanan yazılarda florun çocuklarda zekâ geriliği, gelişim bozukluğu, böbrek hastalıklarına ve daha birçok sağlık problemine yol açtığını okuyan aileler izin vermek istemez ancak çocuklarına verilecek sağlık hizmetini engellemek de istemezler. Bu yüzden okullarda yapılan flor vernik uygulamalarına temkinli yaklaşılır ve hep bir bilen aranır. Bu yazımda şu soruya açıklık getirmeye çalışacağım. Flor gerçekten zararlı mı?

Flor vücudumuzda bulunması gereken, toprakta, havada ve suda çeşitli miktarlarda bulunan temel elementlerden biridir. Flor diş çürüklerini önlemek için bölgesel ve genel uygulamalarla içme sularına, süt, tuz, diş macunları, ağız temizlik ürünleri ve hatta gıda takviyelerine belirli düzeyde ilave edilmektedir.

Florun çürük önleyici etkisi oldukça fazladır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) başta olmak üzere Amerikan Pediatri Akademisi (AAP), Amerikan Diş Hekimleri Birliği (ADA), ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) gibi dünyanın önde gelen birçok sağlık kuruluşları tarafından florürün önemli bir mineral olduğunu ve özellikle çocuklarda diş minesini güçlendirerek dişleri çürümelere karşı koruduğu bildirmiştir. Bu yüzden florun bu etkisinden faydalanmak gerekir. Özellikle çocuklarda okul döneminde florlu ağız gargaralarının ve florlu diş macunlarının kullanılmasıyla birlikte çürük oluşması olasılığının yüzde 20 ile 40 oranında azaldığı tespit edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü, Küresel Ağız-Diş Sağlığı Programı çerçevesinde Afrika, Asya ve Avrupa’da florürün diş macunları, su, süt ve tuzda takviye edilmesi konusunda projeler yürütülüyor. Ülkemizde de Türk Pediatri Derneği ve İstanbul Diş Hekimleri Odası yaptığı açıklamalarda, diş hekimleri tarafından lokal uygulanan florun toksik doz içemediği ve insan sağlığına zarar vermediğini açıklamışlardır.

Tüm bunlara istinaden çocuklara flor uygulanmasının koruyucu bir tedavi olduğu bilinmelidir. Yani çocuğun dişlerinde çürük oluşmadan çürüğü engellemeyi amaçlar. Bu çok kıymetlidir. En basit tanımıyla, sağlığın bozulmadan korunmasıdır. Okullarda uygulanan florun Sağlık Bakanlığımız doktorları tarafından uygulanması ülkemizdeki ağız diş sağlığı programları açısından ayrıca takdir edilesidir.

Akla gelen bir soru da çocuğun uygulanan ilacı yutmasıyla ne olacağıdır. Kokuları ve tatları sebebi ile lokal uygulanan flor çocuklara çekici gelebilir. Ancak bir defaya mahsus lokal olarak uygulanan florlu vernikte zehirli doz olmadığı belirtilmiştir.

Diş deyip geçme

Birçok hastalığın ağız içinde bulgusu görülebilir. Ağız yaraları, ağız kokusu, dişeti kanamaları hastalıkların erken döneminde tanı koymada yol gösterici bulgular olabileceği gibi hastalığın ilerleyen dönemlerinde de karşımıza çıkabilmektedir. Bunlara bir örnek diyabet yani şeker hastalığıdır. Yapılan araştırmalar sonucu birçok organı etkileyen şeker hastalığı ağız içerisinde diş eti rahatsızlıklarına yok açtığı görülmüştür. Kontrolsüz diyabeti olan hastalarda ayrıca ağızda yoğun aseton kokusu olduğu görülmüştür. Bir diğer ağız içerisinde belirti gösteren hastalık Behçet’tir. Dönem dönem farklı belirtiler gösteren Behçet’te hastalarda ağız içi tekrarlayan inatçı ağız yaraları görülür. Kan ve kanama hastalıklarında da ağız içi bulguyu erken dönemde görürüz. Dünyada çok sık görülen demir eksikliği anemisinde, lösemide ve hemofilide kendiliğinden oluşan diş eti kanamaları, dudak ve diş etlerinde solukluk, tekrarlayan enfeksiyonlar ağız bulguları olarak karşımıza çıkabilir. Tüm bunlar düşünüldüğünde ağız sağlığına dikkat etmenin önemi anlaşılmaktadır.

Ağız yaralanmalarında ne yapmalıyız?

Ağız yaralanmalarından sonra sağlık merkezine gidene kadar yapılacak birkaç önemli müdahaleyle dişlerin ağızda kalma şansı önemli ölçüde artabilir. Dişler yaralanmalar sonucu kırılabilir ya da yerinden çıkabilir. Özellikle diş bir bütün halinde yerinden çıktığı zaman yapılması gereken bazı hususlar vardır. Yerinden çıkan diş bir süt dişiyse diş asla tekrar yerine konmaya çalışılmamalıdır. Çene içinde daha bebek olan daimi dişlere zarar verilebilir. Çıkan diş süt, tuzlu su veya hastanın tükürüğünün olduğu bir kaba koyularak hekime gidilmelidir. Yerinden çıkan daimi diş ise, köküne dokunmadan serum veya suyla yıkanmalı ve hemen yerine yerleştirilmelidir. Şayet yerine yerleştiremiyorsanız hekime gidene kadar temiz bir kapta süt içinde veya serumda taşınarak hemen hekime ulaşılmalıdır. İlk yarım saatte yerine yerleştirilen dişlerin kemik içinde tutunma şansı çok yüksektir. Diş kırıklarında da eğer bulunabiliyorsa kırık parça, yine saklanarak hekime ulaştırılmalıdır. Bu parça dişin tedavi edilmesi sırasında kullanılabilir. Tüm bunlardan sonra tedavinin başarısı için ağız temizliğine çok dikkat edilmeli ve verilen ilaçlar zamanında kullanılmalıdır.