Dr. Demet Erciyes

Dr. Demet Erciyes

demeterciyes@yahoo.com

Tüm Yazıları

Vücudumuzdaki deformiteye sebep olan düşman yağlar aslında baş edilmesi çok kolay basit bir sırra bağlıdır. Bu sır, yorulmadan ve tok kalarak zayıflamanın da yolunu açar. Bu sırrın esası glisemik indeksi düşük gıdayla beslenmektir

Kilo vermek ya da kontrol altında tutmak büyük çoğunluğumuzun süregelen bir sorunudur. Bu sorunu çözmenin yolu da insülin direncini kırmaktan geçer. Kilo almaya başlarken önce karın bölgesinde biriken yağlardan şikayet ederiz. Çoğu zaman da kilo verdikten sonra yüzümüzde, vücudumuzun geri kalan kısmında zayıflama belirtileri görüldüğü halde karın ve bel bölgesinde bir türlü istediğimiz ölçüye inemeyiz. Bel çevresi genişliğinin fazla olması kalp damar sistemi hastalıklarına risk teşkil eden bir problemden kimi zaman daha çok göz zevkimizi rahatsız eder, ne giysek yakışmaz gibi gözükür, bol giysilerle gizlemeye çalışırız. Vücudumuzdaki bu deformiteye sebep olan düşman yağlar aslında baş edilmesi çok kolay basit bir sırra bağlıdır. Bu sır, yorulmadan ve tok kalarak zayıflamanın da yolunu açar.

Haberin Devamı

Glisemik indeks

Bu sırrın esası glisemik indeksi düşük gıdayla beslenmektir. O halde nedir bu “Glisemik indeks”? Gıdaların kan şekerini yükseltme hızı olarak tanımlanan bu değer tabii ki akla ilk önce meşhur suçlu beyaz şekeri getirir. Beyaz şekerin ve şeker içeren gıdaların glisemik indeksleri yüksektir yani aldıktan kısa süre içinde kan şekeri yükselir buna bağlı olarak pankreastan daha hızlı insülin salgılanır bu da kan şekerinin hızla düşmesine sebep olur. Kan şekerindeki düşmeye (hipoglisemi) bağlı olarak acıkma atakları ortaya çıkar. Özellikle kan şekerini çabuk yükseltecek tatlı krizleri olur. Bu kriz olduğunda aynı şekilde şekerli gıda alınınca da olay bir kısır döngü halini alır. Başlangıçta pankreasın yoğun çalışması sayesinde kan şekeri normal düzeyde tutulmaya çalışılır. Yani check uplarda kan şekerine bakıldığında açlık kan şekeri normal düzeydedir ve şekerle ilgili bir problem olmadığı düşünülebilir. Oysa problem çoktan başlamıştır.

İnsülin direnci

Haberin Devamı

Özellikle çabuk acıkma, acıkma hissi geldiğinde ellerde ve ayaklarda titreme, soğuk terleme, göz kararması, uyku hali, çarpıntı ve bayılma hissi, sinirlilik, çabuk öfkelenme var ise, karın bölgesinde yağ birikimi, kilo vermede zorluk şikayeti de eklenmişse mutlaka insülin direncine yönelik tetkik yapılmalıdır. Kanda açlık kan şekeri normal ancak açlık insülini yüksek olarak bulunur ve açlık şekeriyle açlık insülini kullanılarak uygulanan bir formül neticesinde ortaya çıkan HOMA-IR (Homeostasis Model of Assessment - Insulin Resistance) değerine göre insülin direnci olduğu anlaşılır. İşte bu aşamada derhal önlem almak gerekir.

Diyabet hastalığına geçiş

Önlem alınmaz ve aynı kısır döngü sık tekrarlanırsa insülinin hücre içine şekerin girmesini sağladığı reseptörler zamanla daha duyarsız hale gelir, insülin direnci daha da ilerler ve salgılanan insülin artık yetersiz hale gelip kan şekerinde yükselmeyle beraber tip II diyabete geçiş gözlenecektir.

İnsülin vücudumuzda şeker metabolizmasında önemli rol oynayan bir hormondur. Aldığımız gıdalar sindirim sonucunda parçalanıp bağırsaktan şeker (glukoz) olarak emilip kana geçer daha sonra da kandaki bu şeker, kas, yağ dokusu, beyin, karaciğer gibi organlarda kullanılmak üzere insülin hormonu yardımıyla hücre içine girer. Bu işlem sonucunda kan şekeri dengelenir ve hayati organlar kendileri ve vücut için gerekli enerjiyi sağlamak üzere kullandığı yakıta yani şekere kavuşur. Bu nedenle insülin işlevini yerine getiremediği zaman beyin ve kas gücünde de azalma, çabuk yorulma, dikkat ve konsantrasyon eksikliği ortaya çıkabilir.

Haberin Devamı

Bir sonraki yazımda insülin direncinin diğer etkilerinden ve çözüm yollarından bahsedeceğim.