Biz niye terörü engelleyemiyoruz?
4 terör örgütü aleyhimize çalışıyor.
Oysa Türkiye bu terörü kurutmalı.
Nasıl? Bugünkünden farklı, kapsamlı ve sonuç alıcı bir istihbaratla.
Ve şiddete karşı şiddetle.
Bu mücadele beylik laflarla kazanılmaz.
Çok sert vuruş lazım.
Onu bir an önce Ankara’nın dosta düşmana, bu terörü destekleyen ülkelere, yani dünyaya göstermesi lazım.
Geç kalındı.
Siyasiler, partileri ne olursa olsun bu konuda anlaşmalı ve ortak tuttukları balyozu terörün başına indirmeli.
Başka çaresi yok.
Bunu hep söylüyoruz.
Peki ne zaman harekete geçilecek?
“NE YAPARSANIZ YAPIN TÜRKİYE BÖLÜNMEZ”
Ortadoğu’da sınırlar değişecek.
Büyük Kürdistan kurulacak, Ermenistan’ın Türkiye’de göz koyduğu iller verilecek. Ve başkaları...
Yani gündemde Irak’ın, Suriye’nin bölünmesinden sonra Türkiye’nin de bölünmesi var. Eskiden böyle bir söylem yoktu, şimdi çok.
Yeni bir “Sevr”den söz ediliyor.
Cumhurbaşkanı dün muhtarlara hitap ederken de “Sevr”e dikkati çekti.
ABD’nin, Türkiye aleyhinde çalışan örgütleri aleni desteklemesi de bu açıdan dikkat çekici.
Türkiye bu yalnız kalışı Rusya ve İran’la anlaşarak geçiştirmeye çalıştı. Bu yüzden Ankara Esad politikasını bile değiştirdi.
Bu durum muhalefeti de uyarmalı.
Türkiye bu tarihi, kritik, ölüm kalım durumunda bir ve beraber olmalı.
Bölünmeye karşı durmalı.
İktidar muhalefetle hiç olmazsa kritik günler geçene kadar el sıkışmalı.
Aynı şey muhalefet için de söylenebilir, Türkiye’nin birliği ve bütünlüğü ancak böyle korunabilir. Bütün gücümüz, kuvvetimiz, imkânımız bütünlüğümüzü korumak için kullanılmalı.
Türkiye’nin bölünmesini, parçalanmasını planlayanları hep beraber tutumumuzla pişman etmeliyiz. Bunu hep tekrar ediyoruz, daha da tekrarlayacağız.
İŞTE SEVRSevr Antlaşması, 1. Dünya Savaşı sonrasında İtilaf Devletleri ile Osmanlı hükümeti arasında 10 Ağustos 1920’de Paris’in Sevr banliyösünde imzalanmıştı, ama yürürlüğe girmemişti. Antlaşmayla Osmanlı’ya Anadolu’nun ufak bir parçası bırakılıyordu. Bugün de Sevr’den söz ediliyor.
DÜNYA Değişiyor, biz deDünya hızla değişiyor.
Hiç büyük söylememeli. Ülkenin dış politikası da birdenbire değişebiliyor. Çıkara göre.
Bizdeki gibi.
Yıllarca ABD sıkı dostumuzdu, bugün sanki düşman gibi olduk.
Rusya yıllarca düşmanımızdı, dost olduk. Cumhurbaşkanımız telefon elde, ikide bir Moskova’yla konuşuyor. Çünkü menfaatimiz orada.
Şam’la Esad’la düşmandık, bugünlerde o düşmanlığı unuttuk.
Ne günler, değil mi?
Görmek, yaşamak bize nasip oldu.
***
Türkiye Suriye’de ilerliyor.
1) Amacı IŞİD’in Türklere zarar verememesi.
2) PYD’nin Suriye’de Türkiye sınırında bir Kürt koridoru, Kürt devleti kuramaması.
Bunun için Türk askeri El Bab’da ve sonra Cumhurbaşkanı’nın deyimiyle Menbic ve Rakka’da olacak.
Peki, bu konuda biz günlerce niye yalnız kaldık?
13 koalisyon üyesi devlet uzun süre neredeydi?
Bunlar sözde Suriye’nin birliği, bütünlüğü için gayret sarf edeceklerdi. Yani bunun için IŞİD ve PYD’yi yok etmeliydiler.
Demek ki yalanmış, gizli bir amaçları varmış.
Suriye’nin bütünlüğünün düşmanları IŞİD’le, PYD karşısında Türkiye’yi günlerce yalnız bıraktılar.
Bu tutum onların hem IŞİD’i hem PYD’yi tuttuklarını göstermiyor mu?
Türkiye’yi tedirgin etmek için IŞİD’i, parçalamak için PYD’yi yani PKK’yı gizlice destekliyorlarmış.
Yani, sınırımızda Kürt devleti kurulsun istiyorlar.
***
Bu bize neyi gösteriyor?
Bu dünyada kimseye güvenmeyeceksin.
Hep güçlü, kuvvetli olacaksın.
Birlik ve beraberliğini koruyacaksın.
İçeride ve dışarıdaki düşmanlarına acımayıp, yok edeceksin.