“15 Temmuz” nedir?..
Darbe teşebbüsü mü, Türkiye’yi işgal teşebbüsü mü?
Bu münakaşa ediliyor.
Nerede?
Gazete köşe yazılarında ve daha çokta TV’lerde her akşamki tartışma programlarında.
Evet, bu bir isyan mı, başkaldırı mı, darbe mi, işgal teşebbüsü mü?
Herhalde buna tarih karar verecek. Ama tarih “amaç ikisi de” diyebilir.
***
Biz Türkiye’de başarılı, başarısız 7 darbe ve darbe teşebbüsü yaşadık.
Ama bana sorarsanız böylesini yani 15 Temmuz gibisini ilk kez gördük. Ve torunlarımızın da, daha doğrusu gelecek kuşaklarında böylesini görmemesini temenni ederim.
Kendi insanlarını vurup öldüren, kendi meclisini bombalayan bir darbe teşebbüsü olur mu?
Oldu.
İşte bu yüzden bu bir işgal teşebbüsüdür diyenlere insanın hak veresi geliyor.
***
Onlar, “FETO 40 yıl sabır edemez, onun arkasında başka güçler var” diyorlar.
Ve bu güçlerin askeri, polisi birbirine düşürüp bir iç savaş çıkartacağını, Güneydoğu’nun ve bazı başka bölgelerin Türkiye’den koparılacağını, bunun için alt yapının zaten hazır olduğunu söylüyorlar.
***
PKK, FETO hareketine avans verdi sayılsa yeridir.
Ama onlar yani FETO’cular başarılı olamayınca PKK yine saldırıya başladı.
İşte Van, Elazığ, Bitlis ve Şemdinli’de hemen başlayan PKK saldırıları, tecavüzleri bunu gösteriyor. Bir de Gaziantep faciası var.
Yani FETO’cular ve PKK arasında zımni bir anlaşma mevcut.
Bu da işgali savunanları haklı çıkarıyor.
***
İşgal veya darbe teşebbüsü.
Sonuç belli.
Bu millet bunlara artık imkân vermez, vermeyecek.
İşte bu görüldü.
Millet kenetlendi.
Partiler birleşti, anlaştı.
Kimse Türkiye’yi bölemez, parçalayamaz, iç savaş çıkaramaz.
Yaşasın halk...
Yaşasın Yenikapı ruhu...
OYUN İÇİNDE OYUN
Türkiye bir süre önce Ortadoğu’da lider oldu. Her devletin halkı, mensupları “Türkiye” dedi de başka şey demedi. Gösterilerde hep Türkiye lehine sloganlar vardı.
Türkiye’nin bu ani yükselişi dünyada çok dikkat çekti.
Özellikle Ortadoğu’ya yıllarca hâkim olan güçler bundan tedirgin oldu.
“Türkiye kimdi de onların yerini alıyordu. Bu haddini bilmezliği önlemek lazımdı.
Ve Türkiye’ye haddi bildirilmeliydi. Pişman edilmeliydi.”
İşte Türkiye’nin başına gelenler bundandı.
Terör azdırıldı. Türkiye iç savaşın eşiğine getirildi. Bölünmeye kaderimizmiş gibi yaklaşıldı. İlk defa meclis bombalandı, insanlarımız kendi kurşunlarıyla vurulup, öldürüldü. Kendi tanklarıyla ezilmek istendi.
Bunların hepsi istendi.
Ama işte o kadar.
İstendi, istendi ama olmadı.
Ve olmayacak.
YENİ - Suriye politikamız
Suriye politikamız yanlıştı.
Bunu herkes ve en önemlisi bir bakanımız söyledi.
Nihayet Türkiye dün 180 derece döndü. Ve yeni bir Suriye politikası izlemeye başladı.
İlk izlenim, ilk sonuçlar bu yeni politikanın doğru olduğunu gösterdi.
IŞİD’e de geçit yok, PYD’ye de, ama Özgür Suriye Kuvvetleri bizdendir.
Ha gayret...
UZLAŞMA - İnşallah devam eder
İlk kez “Yenikapı ruhu”nun içimize sindiğini gördük.
Ne zaman?
Mecliste torba yasa ele alındığı zaman.
Bu torbadan Hakkari ve Şırnak’ın il olma sıfatını kaybetme teklifi geri alındı.
Özetle Hakkari il olarak kaldı. Yani ilk defa bir önemli konuda 4 parti anlaştı.
AKP Hakkari’nin il olarak kalmasını istemediği halde, o da muhalefetin isteğine katıldı ve AKP’nin bu teklifi geri alındı.
4 parti anlaştı.
Ne iyi değil mi?
İnşallah, önemli konularda partiler arası anlaşma, uzlaşma geleneği devam eder... Çünkü demokrasi budur. Yani uzlaşma rejimidir, zıtlaşma ülkeyi çıkmaza sokma değil...
POLİS - Malı alınmasın...
Askerin maliki olduğu birimlere ve polisin yararlandığı mahallere şimdi el atıldı.
Bunlar yani askerin olanlar şehir dışına çıkartılacak, polisin istifade ettikleri ise satılacak.
Bu yapılan doğru mu?
Bence doğru değil.
Mesela polislerin istifade ettikleri “Baltalimanı Polisevi” var. Burası Sakıp Sabancı Caddesi üzerinde ve denize sıfır konumunda. Konaklama, düğün, kafe ve restoran hizmeti burada veriliyor.
Bu boğaz manzaralı yer, birazda olsa, o polis dediğimiz çilekeş memur vatandaşımıza nefes aldırıyor.
Mesela, burayı onların elinden almak, onlara işkence sayılmaz mı?
Vazgeçin.
Olmaz mı? Vazgeçin...
