Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türk Silahlı Kuvvetleri yeni bir şekil aldı.
Buna, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ gibi karşı olan da, iyi oldu diyen de var.
Yeni düzende şunlar yapıldı: Askeri okullar kapatıldı. Kuvvet komutanları Savunma Bakanı’na bağlandı.
Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı Cumhurbaşkanı’na bağlandı.
Askeri hastaneler Sağlık Bakanlığı bünyesine alındı. YAŞ’ın yapısı değişti, 10 sivil 4 askerden oluştu. Kurmaylık kalktı. Jandarma İçişleri Bakanı’na bağlandı. Harp okulları fakülte oldu. Milli Savunma Üniversitesi kuruldu.
Ama bu kadar çok değişiklik aceleye geldi denemez mi?
Bunlar Meclis’te tartışılabilirdi, diyenler haklı mı?
Zamanla göreceğiz.

Haberin Devamı

LİDERLER

OHAL ilan edildi. Ama bugünler geçici. Göz açıp kapayana kadar normal günlerimize döneriz. Ve o günlerde yine tartışma konularımız bugün bıraktığımız konular olur.
Mesela Türkiye’de “lider sultası”ndan, parti içi demokrasi yokluğundan şikâyet etmeyen yok. Peki nedir, nereden çıkmıştır bu “lider sultası” ve ondan kurtulmak nasıl mümkün olabilir?
İşte onu bugünden ele alalım.
Türkiye Cumhuriyeti; merkeziyetçi bir geleneğe sahip, bireyselliği reddeden Osmanlı devlet yapısının vârisi oldu.
Tek parti döneminde lider egemenliği, liderin değişmezliği anlayışı siyasi çevrelerde yerleşti.
Türkiye çok partili hayata geçtiğinden beri demokratlık, milli iradenin gereğini yapmak olarak algılandı.
Milli irade ise parlamento çoğunluğu demekti. Ama bugün parlamento çoğunluğu parti liderlerinin istekleri haline geldi.
Gelinen noktada liderin fikri partinin fikriyle eşit anlam kazandı. “Her şeyi ben bilirim” fikrinden hareketle liderler tek adam oldu. Parti içi rekabet ve parti içi demokrasi kayboldu.
***
Tekrar aday gösterilememe ve seçilememe korkusuyla hareket eden milletvekilleri lidere teslim oldu ve böylece “lider sultası” yıkılamaz hale geldi.
Kendi içlerinde demokratik olmayan partilerin ülke adına demokratik mücadele vermeleri olanaklı değildir.
Öyleyse öncelikle siyasi partilerin yapılarının değiştirilmesi gerekiyor.
Günümüzde anayasasına göre iki dönemden fazla başkanlık yapılamayan ABD, seçim kaybeden liderin değiştirilmesi anlayışının egemen olduğu İngiltere ve kara Avrupa’sı örnekleri varken, Türkiye’de 6 kez gidip 7 kez gelebilen liderler olmuştur.
İşte iyi liderin vasıfları:
- İyi lider, partisini iktidara taşıyabilen liderdir.
- Uzun vadeli büyük kazançlar için kısa vadeli küçük kazançlardan vazgeçebilen lider iyi liderdir.
- Toplumun beklentilerini, yani kurumsal mal ve hizmetleri üretebilen lider iyi liderdir.
- Devlet bilgisi çok iyi olan lider iyi liderdir.
- Yaptıklarının ve yapacaklarının hesabını makul olarak verebilen lider iyi liderdir.
- Sorunlara pratik çözüm arayan, ülke sorunlarını çözmeyi başlıca amaç edinmiş lider iyi liderdir.
- Halktan gelen ve halkla bütünleşebilen, karizması olan ve kendini sürekli yenileyebilen lider iyi bir liderdir.
***
Peki ne yapılabilir de değişmezlik, “lider sultası” sona erdirilebilir? Ve iyi lider adayları liderliğe taşınabilir?
Bunun için her şeyden önce mevcut yapıya son vermek, Siyasi Partiler Kanunu’nu değiştirmek gerekmektedir.
Ve “başkanlık sistemi”ni artık ağza almamak, unutmak lazımdır.

Haberin Devamı

BAŞOL

Haberin Devamı

İdam verdi

Son günlerde idam cezaları yine tartışıldı.
Bu bana Menderes’i hatırlattı.
Birçoğuna, hatta herkese göre onun idamı da haksızdı.
Ama olan oldu, geri dönüş olamazdı.
“Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor” diyebilen ve idam cezası veren Yassıada Mahkemesi (Yüksek Adalet Divanı) Başkanı Salim Başol için dosya hazırlanmalı.
Tarafsız olmadığını dünyaya ilan eden Başol’un da hukukçuluğu mümkünse geri alınmalı.

DİZİ

Türkçe öğretiyor

“Muhteşem Yüzyıl” izlenme rekorları kıran bir TV dizisi idi.
Bu rekor yalnız Türkiye’de kırılmıyor, yurtdışında da 200 milyon kişi “Muhteşem Yüzyıl”ı seyrediyordu.
Bu dizi ve onun gibiler özellikle Orta Asya’daki kardeş devletlerin halkına Türkiye Türkçesini öğretti.
Evet, bunu oranın vatandaşları söylüyor.
“Benim Türkçem bu kadar iyi ise, TV’lerde seyrettiğim Türk dizilerindendir” diyorlar.
***
Bu dizilerin eleştirilecek bazı yanları yok mu?
Var.
Ama ülkemize faydaları da var.
Mesela Balkanlar’da bu diziler sayesinde Türkiye’nin yıllardır yapmak istediği ama yapamadığı oldu ve Türkiye’yi oralardaki yeni nesiller tanıdı, sevdi. Bunu TV’ler için gezi programları yapanların yerli halkla konuşmalarında gördük, izledik.
Hatta canlanan bu sevgiyi kıskanan Yunan yönetimi birkaç yıl önce ERT televizyonunun genel müdürünün işine bu yüzden son verdi.
Öyleyse durmak yok, devam...