Kimlik kartınızda yazan rakamları göz ardı edin, bırakın iyi yaşam adımları sizi sağlık dolu bir zaman yolculuğuna çıkarsın.
Mutlu ve uzun yaşamı kim istemez ki? Uzun ve sağlıklı bir yaşam herkesin ortak arzusu. Konuyla ilgili çalışmalar da giderek artıyor, birçok terim konuşuluyor. Gelişen teknoloji ve sağlık sektöründeki ilerleme sayesinde yaşam süresinde bir artış olacağı göz ardı edilemez. Öyle ki 2050 yılına kadar yaklaşık 3 milyon 7 bin insanın 100 yaşına kadar yaşaması bekleniyor. Aynı zamanda şu anda hayatta olan 5 yaşındaki çocukların yüzde 50’sinin de 100 yaşına kadar yaşayacağı tahmin ediliyor. Geçmişte 30’lar-40’lar orta yaş sayılırken şimdi “genç” olarak kabul ediliyor. Ben bazen 19 yaşın enerjisini, bazen 50 yaşın olgunluğunu, bazen çocuksu neşeyi, bazen durgunluğu, hepsini beraber yaşıyorum. Kendimi nasıl hissettiğim kadar etrafımdaki insanların bana kendimi kaç yaşında hissettirdiği de önemli, farkındayım. Dünya Sağlık Örgütü bu tanımı kendi sözlüğüne alarak, ageismin ruh sağlığı üzerinde büyük etkileri olduğunu belirtiyor. Siz de kendini daima dinamik hisseden ve sadece yeni yaşına girenlerden olun…
‘LONGEVITY’ SADECE UZUN YAŞAM DEĞİL
“Longevity” terimini daha önce duymuşsunuzdur. Kelime anlamı olarak uzun ömürlülük anlamına gelse de bütünsel anlamda daha uzun süre yaşam ve yaşam boyunca geçirilen süreyi daha kaliteli, anlamlı ve sağlıklı sürdürmeyi ifade ettiğini söyleyebilirim. Tüm yaşlarda genç kalmaya odaklanan bazı adımları da içinde barındırıyor. Bu felsefenin altında yatan en önemli nokta ise hem bedeninize hem ruhunuza iyi bakmak.
TELOMERLERİN ETKİSİ
Biyolojik olarak ileri yaştaki bazı kişilerin neden daha genç göründüğünü/hissettiğini ve neden bazı genç yaştaki kişilerin de daha ileri yaşta gibi görünüp/hissettiğini merak ettiniz mi? Burada da oklar telomerleri gösteriyor. Telomerler, kromozomlarımızın uçlarında bulunan farklılaşmış yapılardır. Bu yapılar uzun ömürlülüğün ve biyolojik yaşı geriye çekmenin adımlarındandır. Kısa telomerler sadece kısa bir yaşamı işaret etmiyor aynı zamanda pek çok hastalıkla da ilişkilendiriliyor. Peki ya yediklerinizin hem yaşam kalitenizi hem de yaşam sürenizi belirlediğini söylesem? Araştırmalar, Akdeniz diyeti ve bitki bazlı beslenmenin telomer uzunluğu ile ilişkili olduğunu belirtiyor. Düzenli egzersiz de telomerlerinizi sevmenin bir diğer yöntemi. Sebze, meyve, baklagil, tam tahıl ve Omega 3 içeren Akdeniz tipi beslenmeyi yaşam tarzınız hâline getirin.
MAVİ BÖLGENİZİ YARATIN
Daha yüksek yaşam beklentileri söz konusu olunca ‘mavi bölge’den bahsetmesem olmaz. Gelelim bu bölgede yaşayan insanların ortak özelliklerine. İlki bulundukları coğrafyanın çok fazla dışına çıkmamaları. Bu insanlar doğdukları yerde doyuyor. Her zaman yerel ve mevsiminde beslenmenin önemini vurguluyorum. Bu insanların ortak özellikleri aynı zamanda fiziksel olarak aktif olmaları, stressiz bir yaşam sürmeleri, enerji yoğunluğu düşük beslenmeleri ve bitki bazlı bir beslenme planına sahip olmaları. ‘Blue zone’ 5 bölgeyi kapsıyor: Ikarya, Sardinya, Nikoya, Loma Linda, Okinawa. En önemli notlardan biri ise bu bölgede yaşayanlar sürekli bir yarış içinde değiller, tam tersine hayattan keyif almaya bakıyorlar.
117 YILLIK SERÜVEN
Washington Üniversitesi tarafından yakın zamanda yayınlanan bulgulara göre, tahmini yaşam süresi 88 olan Singapur, listenin başında yer alıyor. Araştırmacılar Güney Avrupa ülkelerinden Fransa, İtalya, İspanya ve Portekiz’in 2050 yılına kadar daha uzun yaşam süresine sahip olacağı da vurgulanıyor. Dünyanın yaşayan en yaşlı kadını 117 yaşında, Maria Branyas Morera, İspanyol… 2017 yılında yapılan bir araştırma, İspanyolların günde ortalama 5 bin 936 adım attığını belirtiyor. Fransa, İtalya, Portekiz ve İspanya’nın 2050 yılında ortalama yaşam beklentisinin 84 ila 86 yıl arasında olacağını öngörüyor. Yukarıda bahsettiğim Maria Branyas Morera da uzun yaşamının sırrının, “hayatı zehir eden kişilerden uzak durmak” olduğunu söylüyor, verdiği bir röportajda. Düzenli ve huzurlu bir aile hayatı, arkadaşlarla iyi ilişkiler kurulması, doğayla temas içinde olunması, endişesiz ve pişmanlıklara yer olmayan istikrarlı bir duygusal hayat ve pozitiflik de sıraladığı adımlar arasında. The Journal of the American Geriatrics Society’de yayımlanan bir araştırmada, hayata iyimser bakmanın uzun yaşam ile ilişkisi değerlendirilmiş. Yaklaşık 160 bin kadının değerlendirildiği bir çalışmada iyimser olan kadınlar, yüzde 5.4 oranında daha uzun yaşıyor. Yani hayata pozitif bakmak ömrünüze neredeyse 5 yıl ekliyor.
YÜZDE 80 KURALI HEP AKLINIZDA OLSUN
Yapılan çalışmalar, mavi bölgede yaşayan insanların midelerinin yüzde 80’i dolduğunda yemeyi bıraktıklarını bildiriyor. Bu bireyler aynı zamanda günün son öğününü akşamın erken saatlerinde yiyorlar ve günün geri kalanında yeme işlemini tamamlıyorlar. Böylelikle, kilo alımına ve kronik hastalığa yol açabilecek aşırı enerji alımını önlemiş oluyorlar.
ÜNLÜLER İYİ YAŞAM DİYOR
Ünlü isimler kendi sağlıklı ve uzun yaşam ipuçlarını bakın nasıl açıklıyor.
GWYNETH PALTROW, her sabah meditasyon egzersiz yaptığını, uyku düzenine dikkat ettiğini belirtiyor. Kendisi longevity teriminin sonsuza kadar yaşam isteği anlamına gelmediğinin de altını çiziyor. Yani yaşadığı süre boyunca sağlıklı olmak asıl hedefi.
JENNIFER ANISTON, çok yakından bildiğimiz bitki bazlı bir beslenme programını uyguluyor. Herkesin benimseyebileceği türden alışkanlıklar içeriyor. Kan şekeri dengesini korumayı önemsiyor ve dinç hissetmek için işlenmiş gıdaları kesiyor, bol antioksidan tüketiyor. Aynı zamanda düzenli yogayı da sağlıklı zihninin, bedeninin ve ruhunun nedeni olduğunu söylüyor.
CAMERON DIAZ, “The Longevity Book” kitabını yazarak yaş almayla ilgili pek çok konuya değiniyor. Kendisi bu kitabı yaşlanmaya karşı olan korku ve önyargıları yıkmak için yazdığını söylemiş. “Eğer yaşlanıyorsan, bu hayattasın demektir” diyerek yaşlanmanın gerçekten yaşamak anlamına geldiğini belirtiyor. Yaşlanmaya, küçümsememiz ya da saklanmamız gereken bir şey yerine, bir ayrıcalık ve kutlamamız gereken bir şey olarak bakılması gerektiğini söylüyor. Kendisi iyi uyku, beslenme ve düzenli egzersizin önemine dikkati çekiyor ve evde yemek pişirmenin, yani tencere yemeğinin de önemini vurguluyor. Aynı zamanda sevdikleri, arkadaşları ile tükettiği gıdaların kendisine daha iyi geldiğini de söylüyor. Sadece Diaz değil, araştırmalar da bunu destekler nitelikte. Sosyalliğin ve sevdiklerinizle vakit geçirmenin uzun ve sağlıklı yaşam ile ilişkili olduğuna dair pek çok çalışma var.
MIMI KIRK, yaklaşık 50 yıldır vegan /vejetaryen beslendiğini ve sağlığın en büyük zenginlik olduğunu söylüyor. 85 yaşındaki yazar, güçlü yönlerinin farkına varmanın ve zayıf yönleriyle barışmanın kendisine yaratıcı, mutlu bir hayat sağladığını anlatıyor. Verdiği röportajda hayatındaki tüm sevgiyi tanımanın da aynı zamanda yaşamını geliştirdiğini dile getiriyor.
NOVAK DJOKOVIC VE SERENA WILLIAMS gibi çok yakından tanıdığımız isimler de yaş sadece sayıdan ibarettir mottosu ile rakiplerine meydan okurken, kendileri vegan beslenmeyi benimsiyor.
VICTORIA BECKHAM ise yaşlanma ile ilgili bir soruya, “Nasıl göründüğümü kabul ediyorum. Elimdekinin en iyisini yapıyorum” karşılığını veriyor. Yaş almanın verdiği hissin hoşuna gittiğini, tekrar 25 yaşına dönmek istemediğini; aynaya bakıp gerçekte iyi görünenin aksine neyin geliştirilmesi gerektiğini gören türden bir kadın olduğunu sözlerine ekliyor. Özetle kendisi zamanı geriye döndürmeye çalışmıyor, en iyi versiyonu için mücadele ediyor.