Türkiye’den BM Genel Kurul Başkanlığı’na seçilen ilk isim olan Volkan Bozkır, “Pandemi yüzünden 2. Dünya Savaşı sonrasındakinden daha kötü bir tabloyla karşı karşıyayız” diye konuştu. Hatay’ı ziyaretine değinen Bozkır, “Buradan BM’nin kuzeybatı Suriye’ye yönelik insani yardım operasyonları devam etmeli mesajı vereceğim. Bu koridorun kapatılması lüksü yok” dedi.
Birleşmiş Milletler (BM) 75. Genel Kurul Başkanı Volkan Bozkır, yurtdışına yaptığı ilk seyahatin son ayağında Hatay’a giderek, Türkiye’nin koruması altındaki Suriyelileri ziyaret edecek. Bozkır, Hatay’dan dünya devletlerine, kuzeybatı Suriye’ye insani yardımların ulaştırılması için BM sınır-ötesi yardım mekanizması görev yönergesinin BM Güvenlik Konseyi’nce uzatılmasının büyük önem taşıdığı mesajını vereceğini belirterek, “Sınırın öteki tarafında insanlar açlık tehlikesiyle karşı karşıyayken, herhangi bir saikle bu koridorun kapatılması lüksü yok. BM’nin insani yardımlarının Suriye’ye kesintisiz biçimde ulaşması yönünde dünyaya mesaj vermek için gidiyorum” dedi.
Türkiye’den BM Genel Kurul Başkanlığı’na seçilen ilk isim olan Volkan Bozkır, Kovid 19 pandemisi nedeniyle zor bir dönemde görevini yürütüyor. Türkiye’yi örnek göstererek önceliğini Genel Kurul çalışmalarının kesintisiz yürütülmesi olarak belirlediğini söyleyen Bozkır, ilk dış ziyaretlerini Türkiye, Katar ve Azerbaycan’a gerçekleştiriyor. Bozkır ile pandemi sürecinde BM’den beklentileri ve Hatay’dan BM dünyasına vereceği mesajı konuştuk.
Ziyaretlerinizin amacı ve hedefi nedir?
Bu ziyaretlerin yapılabileceğine ihtimal veren pek yoktu. Görevi üstlenmiş bir Türk vatandaşı Başkan olarak, ‘bunu yaparım ve başkalarına örnek olur’ anlayışıyla kararlaştırdık. Benim için, ilk önce Türkiye’ye gelmekten başkası düşünülemezdi. Türkiye, BM’nin kurucu üyelerinden ve BM’nin tüm faaliyet alanlarında etkin rol alan, BM bütçesine en fazla katkı veren ülkelerden. Büyük bir BM mevcudiyetine de evsahipliği yapıyor.
Önceliklere vurgu
Önceliklerimi belirlerken küresel düzeyde dönüştürücü nitelik taşıdığına inandığım unsurları dikkate alarak, 4 temel öncelik belirledim:
Uluslararası ilişkilerde çok taraflılığı temel almak ve kural temelli küresel sistemi desteklemek, 21. yüzyılda sorunların bireysel ülke yaklaşımları ile çözümlenemeyeceğini vurgulamak.
Uluslararası toplumun vicdanını yaralayan insani meselere öncelik vermek ve en savunmasız konumdaki grupların ihtiyaçlarını ön planda tutmak; böylece, bir anlamda BM Genel Kurulu’nun mazlumların sesi olarak kabul edilmesini sağlamak,
Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi bağlamında En Az Gelişmiş Ülkeler başta olmak üzere, gelişme yolunda özel ihtiyaçları bulunan ülkeleri desteklemek,
Kadın haklarının güçlendirilmesine, kadınların yaşam standartlarının iyileştirilmesine, hayatın tüm alanlarına tam ve eşit biçimde katılmalarına destek vermek. Ziyaretlerim kapsamında bu öncelikleri vurgulamaya ve uluslararası kamuoyuna mesaj vermeye devam edeceğim.
Ziyaret duraklarınızdan biri Hatay olacak. Türkiye’de koruma altında olan Suriyelileri ziyaret edeceksiniz. Hatay’dan dünyaya vereceğiniz mesaj ne olacak?
10 Nisan’da Hatay’a seyahat ediyorum. Hatay’a daha önce de ziyaretlerim oldu. Ancak bu defa, uluslararası toplumun vicdanını temsil eden BM Genel Kurulu’nun Başkanı olarak gidiyorum. Hatay’ın birkaç bakımdan önemi var. Dünyadaki en büyük facialardan birisi Suriye’de yaşanıyor. Sadece göç olarak değil; kimyasal saldırılar, insanların yerlerinden edilmesi, öldürülmesi, hastalıklar ve ülkenin bugünkü tablosu. Hatay’a gidişimin 2 nedeni var. Birincisi, Dünyaya ve BM dünyasına, “Ben oraya gittim, yerinde gördüm. Suriyeli mültecilerin Türkiye’deki tablosu şu, şu kadar çocuk eğitim alabiliyor, kampların durumu bu...” demek.
Diğer bir husus da, Suriye’ye yönelik BM insani yardımları şu an tek bir sınır kapısı üzerinden yapılıyor. Bu sınır-ötesi yardım mekanizmasının temmuz ayında dolacak olan yönergesinin Güvenlik Konseyi tarafından uzatılması BM üyesi ülkelerin önem verdiği kritik bir konu. Hatay’dan, BM’nin kuzeybatı Suriye’ye yönelik insani yardım operasyonları devam etmeli mesajını vereceğim. Sınırın öteki tarafında insanlar açlık tehlikesiyle karşı karşıyayken, herhangi bir saikle bu koridorun kapatılması lüksümüz yok. Hem Türkiye’nin mülteciler konusunda uyguladığı rolü bir kez daha göstermek, hem de BM’nin insani yardım operasyonlarının kesintisiz biçimde devam etmesinin önemine dikkat çekmek için gidiyorum.
‘Güçlü ve etkin bir Genel Kurul şart’
Başkanlığınız zor bir döneme denk geldi. BM’nin çok renkliliğini, hareketliliğini sekteye uğratan bir dönem.. Nasıl geçti şimdiye kadar?
Göreve başladığımda, Genel Kurul maalesef fonksiyonlarını tam olarak yerine getiremiyordu. Fiziki toplantı yapılamadığı için kararlar sadece sessizlik süreciyle alınabiliyor, tek bir ülke sessizliği bozarak, karar alma sürecini bloke edebiliyordu.
Birincil önceliğim, Genel Kurul çalışmalarının kesintisiz ve etkin biçimde yürütülmesi oldu. Bütün dünyanın gözü BM’deydi. Aşı için, barış gücü için hayatını tehlikeye atan BM çalışanları var. İnsanlara bunu izah edemeyiz. Tekrar görünür hale getirmemiz lâzımdı. Bu aşağı yukarı benim devralışımla birlikte başladı.
Hedefe ulaştığımızı memnuniyetle ifade edebilirim. Resmi/gayrıresmi toplam 106 toplantı gerçekleştirildi; 269 karar kabul edildi. Önemli BM birimlerine üyelikler için seçimler yapıldı. Yapılması zorunlu olan tüm faaliyetler gerçekleştirildi. Hiçbir toplantıyı iptal etmedik. Şu anda BM bünyesindeki 68 platform arasında fiziken toplantı yapan tek birim Genel Kurul. Bizim en büyük avantajımız, Türkiye’de parlamento çalışıyor. Ben bir parlamenterim. Dolayısıyla zor şartlar altında parlamentoların çalışması bütün ülkeye mesajdır; BM’nin çalışması da bütün dünyaya mesajdır. Bu örnek üzerinden bugüne kadar geldik. Zor şartlara rağmen bence BM eski görüntüsüne yaklaşmaya başladı.
Tüm dünyada insanların büyük çoğunluğu, küresel meselerin çözülmesinde BM’ye ihtiyaç bulunduğu görüşünde. İnsanlar BM’nin değişmesini ve yeniliklere ayak uydurmasını, 21. yüzyılın gerçeklerini yansıtmasını, daha şeffaf, hesap verebilir ve etkin olmasını da talep ediyor.
Çağımızda, çok taraflı sistemin adaptasyon kabiliyeti yüksek, seri biçimde harekete geçebilen ve sadece belli kesimlerin değil, dünyanın her köşesindeki insanları ve bilhassa da en savunmasız konumdakilerin ihtiyaçlarına yanıt verebilmesi gerekiyor. Bunun için güçlü bir BM, güçlü bir BM için de güçlü ve etkin bir Genel Kurul şart.
Hep şunu savunuyorum: Genel Kurul 193 ülkenin eşit biçimde temsil edildiği bir platform ve Genel Kurul, BM’nin ileriye gitmesinde, dünyayla ilişki kurmasındaki en önemli organ. Oradan çıkan mesaj tüm dünyaya ulaşır. Suriye, Myanmar, Filistin, Ukrayna konularında bunu başarabildik.
‘Tıkanan Konsey, BM’nin görüntüsünü etkiliyor’
Pandemi sadece bir sağlık sorunu olarak kalmadı, ekonomi, insan hakları ve kalkınma sorunu haline de geldi. Dezavantajlı ülkeler öncelikleriniz arasında, neler yapılabildi?
Pandemi zor durumdaki ülkeleri daha zor duruma soktu. Ekonomik ve sosyal olarak, 2. Dünya Savaşı sonrasındaki tablodan daha kötü bir tabloyla karşı karşıyayız. 800 milyon insan dünyada açlıkla karşı karşıya; elektrikleri, suları yok. Eğitimi arttıralım ama dünyada internete erişim kısıtlı.
En Az Gelişmiş Ülkeler, Denize Çıkışı Olmayan Gelişmekte Olan Ülkeler ve Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri’ne yönelik bir Danışma Kurulu oluşturdum. Bana bağlı çalışıyorlar ve Genel Kurul faaliyetlerinde az gelişmiş ülkelerin mesele ve ihtiyaçlarına görünürlük kazandırılması amacıyla önerilerde bulunuyorlar. Üye ülkelerce fevkalade olumlu karşılanan, operasyonel ve yenilikçi bir çalışma oldu. Dertlerine her zaman deva bulunamasa da ‘derdimi dinliyorlar’ hissiyatını verebilmek önemli.
Aşıya erişim ve benzeri konularda az gelişmiş ülkelere destek açısından, bütün üye ülkelerin aynı gönüllülükle, aynı paylaşımcı duyguyla hareket ettiğini söyleyebilir misiniz?
Maalesef böyle bir tablo yok. Öyle bir panik yaşanıyor ki her ülke adeta kendi derdine düşmüş durumda. Aşı yapılma oranı dünya nüfusunun yüzde 20’sinde. Geri kalan yüzde 70’inde hiç aşı yapılmamış ülkeler de var. Mümkün olduğu kadar toplu girişim yapılması gerektiğini savunuyoruz. Çünkü ülkelere bırakırsak, ‘kendime bakarım, kalırsa diğer ülkelere sevk ederim’ psikolojisi içindeler. Onun için Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) rolü ve etkinliği önem taşıyor.
Aşı sevkiyatının BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve DSÖ aracılığıyla yapılacak olmasıyla daha çok insana ulaşabilir. Yeni bir sistem kuruldu: COVAX. COVAX ile Afrika’da ve az gelişmiş ülkelerdeki aşı dağıtımı sağlanıyor. Ben, ‘Herkese Aşı’ kampanyası başlattım. Tüm dünya bunu duymayı bekliyor çünkü çaresizlik içinde ülkeler var. BM gibi tüm dünyayı kapsayan örgütün üst düzeyinden böyle bir mesaj gelmesi, umutsuzluk tablosunu en azından biraz daha azaltıyor. En son geçen hafta Genel Kurul toplantısında bir siyasi bildirge yayınlattım. 181 ülke onay verdi. Ne yapılması gerektiğine dair aşağı yukarı bütün unsurlar var ama uygulamada nasıl olacak ona bakmak lâzım.
Anıtkabir’i ziyaret etti
Ankara’daki temasları öncesinde Anıtkabir’i ziyaret eden Bozkır, Anıtkabir Özel Defteri’ni imzalayarak, şunları yazdı: “BM tarihinde bu görevi üstlenmiş ilk Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan ve BM’nin en üst düzeyli karar organını, özellikle 75. kuruluş yıl dönümünde ve zor pandemi şartlarında yönetmekten, şahsım, ülkem ve milletim adına gurur ve kıvanç duyuyorum. Bugün, Türk bayrağı, BM bayrağıyla birlikte Genel Kurul Başkanı makamında yer almaktadır. Aziz hatıranız önünde saygı ile eğiliyorum.”
Erdoğan kabul etti
Bozkır, Ankara temaslarının son durağında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabul edildi.
BM Ülke Takım temsilcileriyle basına kapalı olarak bir araya gelen Bozkır, daha sonra TBMM Başkanı Mustafa Şentop ile görüştü ve TBMM Genel Kurulu’na hitap etti. Bozkır, ardından milletvekilleri ile fotoğraf çektirdi.
‘Destek bulamayacaklar’
TBMM Genel Kurulu’nda milletvekillerine hitap eden BM 75. Genel Kurul Başkanı Volkan Bozkır, şunları söyledi: “Myanmar’daki askeri darbenin Kovid salgını göz önüne alındığında Rohingya Müslümanlarının içinde bulunduğu durumu daha da kötüleştirmesinden endişe duyuyorum. Myanmar’daki askeri darbe gerek benim gerek BM Genel Sekreterinin ve Güvenlik Konseyi’nin kuvvetli mesajlarıyla telin edildi ve bununla ilgili olarak da BM Genel Kurulu’nu topladım ve askeri darbenin kınanması, oradaki seçilmiş başbakan ve liderin süratle tutukluluklarının sona erdirilmesi çağrılarında bulunduk. BM olarak size şunu garanti edebilirim ki, benim başkanlığım döneminde hiçbir ülkedeki askeri darbe destek bulmayacaktır.”
‘Pandemiye rağmen kesintisiz yürüyor’
Bozkır, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile de bir araya geldi. Çavuşoğlu, bakanlıkta gerçekleşen görüşmeyi değerlendirdiği twitter paylaşımında, “BM 75. Genel Kurul Başkanı olarak ilk resmi ziyaretini gerçekleştiren Bozkır’la görüştük. Onun önderliğinde Genel Kurul çalışmaları pandemiye rağmen kesintisiz yürüyor” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin BM’deki öncü rolünün ve Bozkır’a desteğinin devam edeceğini belirten Çavuşoğlu, İstanbul’u BM merkezi haline getireceklerini kaydetti.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024