Didem Özel Tümer

Didem Özel Tümer

didem.tumer@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bu yazıyı geçen hafta 14. Büyükelçiler Konferansı’nın açılışında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı dinledikten hemen sonra yazmaya karar vermiştim lakin araya başka haberler girdi. Fidan’ın milli dış politika tarifini not ettim: “Her türlü dış etki alanından bağımsız, medeniyetimizin değerleri etrafında şekillenen, artan imkân ve kabiliyetlerimize dayalı devletimizin ve milletimizin bütünlüğünü, güvenliğini ve refahını güçlendirmeyi hedefleyen ve bölgesinde bir çekim merkezi olan tam anlamıyla milli bir dış politika.”

Haberin Devamı

Fidan’ın konuşmasından birkaç gün önce, Middle East Eye’ın (MEE) genel yayın yönetmeni David Hearst’ün onu anlatan bir profil yazısı yayınlandı. Oldukça övgü dolu yazının satırlarındaki ayrıntılar, Hearst’in Fidan ile en az birkaç kez sohbet etmiş olabileceğini akla getiriyor. Sonunda Fidan’ın mevkidaşlarını onun hakkında uyaran makalenin başlığı, “Türkiye’nin dışişleri bakanı yeni dünya düzenini nasıl şekillendirebilir?”. “Fidan’ın günümüzün mayın dolu diplomatik tarlasında ilerlemesini sağlayacak kendine özgü nitelikleri var” cümlesiyle başlayan yazıda Hearst genel bir kural olarak, dünya çapında ulusal istihbarat teşkilatını yönetme işinin şahinlere ayrıldığını belirtiyor. Ancak Hearst’a göre Fidan bir şahin değil. Hearst şöyle diyor:

“İskoç tarihçi ve akademisyen Norman Stone’un yanında eğitim almış bir siyaset bilimcidir. Orduda görev yapmasına rağmen askeri bir şahin değil. O bir entelektüel, haydut değil. Kitap okuyor, ki bu birkaç yeni ABD başkanı için söylenebilecek olandan daha fazla. Entelektüel merakı geniş olduğu kadar İngilizcesi de akıcıdır. İskoç bağımsızlığının zayıf ihtimallerini tartışırken İslam teolojisi tartışırcasına rahat.”

Fidan’ın 2010 yılında MİT başkanlığına atanmasının içerde FETÖ’cülerde, dışarda da birkaç noktada birden yarattığı rahatsızlığı dönemin İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak’ın onun için söylediği “İran’ın dostu” sözü ile hatırlatıyor Hearst. “Fidan vaftizini ateşle yaptı” diyerek, Norveç’te PKK ile yürütülen müzakerelerin FETÖ’cülere sızdırılışını anlatıyor ve şöyle diyor: “MİT, güvenlik teşkilatı içinde Gülencilerin henüz ele geçiremediği son kaleydi”. Gülenciler’in MİT’in başına önce Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek’in atanması için çalıştığını, başaramayınca birkaç kez daha şanslarını denediklerini söylüyor ki biz bunlardan birinin ifadeye çağırma çabası olduğunu biliyoruz. Hearst, FETÖ’nün son olarak darbe girişimi gecesinde MİT’in helikopterle bombalanan ilk devlet dairesi olduğunu söyleyerek, “Saatlerce herkes Fidan’ın öldüğünü düşündü.” diye yazıyor.

Haberin Devamı

Fidan’ın MİT’i profesyonel, güvenilir ve başarılı bir kurum haline getirdiğini belirten MEE yazarı, “Onu gelişen ve yeni tehditlere uyum sağlayan bir organizasyon olarak yeniden kurdu. Stratejik analize ve siber savaşa ayrılmış birer bölüm oluşturdu.” dedi. Hearst, MİT’in siyasi olmayan ve liyakatle yükselinen bir kurum olduğunu da yazdı.

Hearst: Fidan devletin koruyucusu

Hearst’ün yazısından Fidan ile ilgili bir başka bölüm şöyle:

“Fidan’ın sırrı kendisini sadece devlet görevlisi değil koruyucusu olarak görmesi. Dışişleri Bakanlığı’na geçmeden önce de MİT’in elinde çatışma bölgelerinden bazı önemli dosyalar vardı. Ermenistan ile son mücadelesinde Azerbaycan’ın zaferini sağlayan teşkilat oldu. Libya’da Rus paralı asker grubu Wagner ve darbeci General Halife Hafter’e karşı Türkiye’nin başarılı adımlarını belirledi. Ukrayna ile Rusya arasında artık geçersiz olan tahıl anlaşmasını ve sayısız esir değişimini müzakere etti.”

Haberin Devamı

Ring kenarı uzmanı

Görev süresi boyunca Fidan’ın, Körfez siyaseti konusunda adeta bir ring kenarı uzmanı haline geldiği söyleyen Hearst, Kaşıkçı cinayeti nedeniyle Suudi Arabistan ile bozulan ilişkileri hatırlattıktan sonra şöyle dedi:

“Şimdi, Muhammed bin Salman ve BAE lideri Muhammed bin Zayed anlaşmazlığa düştüler, ancak her iki cephenin de Türkiye ile sıcak ve gelişen ilişkileri var. Tüm bunlar, Fidan emekli olduktan sonra ilginç bir siyaset bilimi dersi olur; bir oturumun başlığı şu olabilir: “Beni öldürmek için elinden gelenin en iyisini yapan iki adamla nasıl arkadaş olunur?”

Ve MEE yazarı, yazısının son bölümünde de Fidan’ın mevkidaşlarını uyardı:

“Liberal demokrasiler yaşam tarzlarını korumak adına özellikle etnik azınlıklara karşı liberal tavırlarını terk ediyor ve dışarıda daha korumacı hale geliyor. İnsan haklarını en ciddi şekilde ihlal edenler kurtarma paketleri ve silah satışları ile ödüllendiriliyor. Bu durum incelik, zekâ ve bilgiyi dinleyip değerlendirebilme yeteneği gerektiriyor. Kişisel ilişkileri kurmak için zaman harcamış ve şimdi dış politikayı uygulama imkanına sahip birisini gerektiriyor. Dış politikaya ses ve şekil verme yeteneğine sahip bir zekâ gerektiriyor. Türkiye Dışişleri Bakanı bu özellikleri taşıyor. Diğer mevkidaşlarının onu ve Türkiye’yi ciddiye almasında fayda var.”

Bu yazıyı, Hearst’ün Fidan tarifi ile Fidan’ın milli dış politika tarifinin örtüştüğünü düşündüğümü söylemek için yazdım. Bir de TİKA ve MİT’i yeniden yapılandıran Fidan’ın, Dışişleri için de aynısı yapacağını bekleyenler olduğunu söylemek için...