Didem Özel Tümer

Didem Özel Tümer

didem.tumer@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Neredeyse 9 ay oldu...Sıfır tecrübeyle başladığımız Kovid-19 sarsıcı yolculuğu, gözümüz kulağımız bilim insanlarında, bir çok şey öğrenerek ve hâlâ bir o kadar bilinmez ile devam ediyor. Mücadelenin başından bu yana, dünyanın doğruluğunda hem fikir olduğu uygulamalar da var, ilan edildiği andan itibaren tartışılanlar da. Her ülkenin koşulları ve yaklaşımı elbette farklı. Mesela salgının kaynağı ve en başta gerektiği kadar önlem almamak ve hatta kimi iddialara göre gizlemekle itham edilen Çin, bugün yüksek nüfusuna rağmen salgını kontrol altına alabilmiş ülkelerin başında geliyor. 6 Aralık 2020 itibariyle Çin ana karasında son 24 saatte 17’si yurt dışı kaynaklı olmak üzere tespit edilen vaka sayısı 18. Salgının başından bugüne hayatını kaybeden sayısı ise 4634.

Haberin Devamı

Peki bu nasıl mümkün oldu?

Bu soruyu Türkiye’nin Pekin Büyükelçisi Abdülkadir Emin Önen’e yönelttim. Büyükelçi Önen, Çin’in ülke genelinde salgının başlangıcında devreye soktuğu sıkı tedbirlerin hastalığın yayılma hızını yavaşlattığını belirterek bunları dört başlık halinde sıraladı:

 Dört başlıkta Çin’in tedbirleri

1 “Öncelikle, yeni vakaların görülmesi halinde sıkı karantina ve temas takip tedbirlerine başvuruldu. Fakat bu, şehir veya eyalet genelindeki normal hayatı aksatmadan mümkün olan en mahalli düzeyde yapıldı. Örneğin, 2020 haziranda Pekin’de, ekimde Qingdao’da, kasım sonunda Tianjin’de, şehir genelinde değil yalnızca  yerel vakaların görüldüğü mahallelerde karantina tedbirleri devreye girdi.

2 Ayrıca yurt dışından gelebilecek ithal vakaların yeni bir salgın riskini tetiklemesinin önüne geçilmeye çalışıldı. Yabancıların Çin’e girişine kısıtlamalar getirildi, uluslararası uçuşlar geniş çaplı sınırlamaya tabi tutuldu. Hâlihazırda Pekin’e yalnızca sekiz ülkeden doğrudan uçuşa izin veriliyor. Her hâlükârda Çin’e gelecek yabancıların ve tüm Çin vatandaşlarının uçuştan önceki 48 saat içerisinde hem nükleik asit hem antikor testi yaptırmaları isteniyor. Yolcular, akabinde, masrafları kendileri tarafından karşılanmak üzere belirlenen karantina otellerinde en az 14 gün gözlem altında tutuluyorlar.

Haberin Devamı

3 Üçüncü husus, asemptomatik (belirtisiz) vakaların oluşturduğu riski bertaraf etmek amacıyla nükleik asit testlerinin yaygınlaştırılması.  Örneğin, 11 Ekim’de 13 vakanın görüldüğü Qingdao şehrinde bütün nüfusa, yani yaklaşık 11 milyon kişiye bir hafta gibi kısa bir süre içerisinde test yapıldı. Çin, hastalık belirtisi göstermeyen koronavirüs taşıyıcılarının tespitine de önem veriyor.

4 Son olarak, ekonomik ve sosyal hayatın normale dönmesi sürecinde, toplu mekânlara girişlerdeki kontroller devam ediyor. Sinemaların yüzde 75 doluluk oranıyla açılması, Pekin’de 500 kişiye kadar toplu faaliyet icra edilebilmesi gibi toplu alanlara sınırlı sayıda kişi kabul edilmesi uygulaması halen geçerli. Ayrıca, toplu mekânlara girişte online “Sağlık Kiti” uygulamasıyla sağlık durumunun normal olduğunun anlık    ibraz edilmesi gerekiyor.”

Çin’in Kovid-19 deneyimi ne aşamada

Ekonomik toparlanma nasıl sağlandı?

Çin ekim ayında donmuş bir gıda ürünü üzerinde canlı koranavirüs tespit edilmesi virüsün soğuk zincirle ithal edilmiş donmuş ürünler aracılığıyla bulaşma riskine karşı da önlem almaya başladı. Ülkeye giren bütün donmuş ithal ürünler ile ürünleri taşıyan konteyner ve taşıtlar dezenfekte ediliyor, ayrıca hem ürünler hem de ürünlerle teması olan çalışanlar elektronik takip sistemiyle kayıt altına alınıyor. Salgın elbette öncelikle sağlığa yönelik tehdit ama ülke ekonomilerinde de üzerinde ağır tahribat yarattı. Çin bununla nasıl başa çıktı sorusuna Büyükelçi Abdülkadir  Emin Önen şu yanıtı verdi:

Haberin Devamı

“2020 için Dünya Bankası ve IMF tahminleri yüzde 5.9-6 dolaylarında büyüme öngörürken Kovid-19 salgını baş gösterdi. Çin ilk çeyrekte yüzde 6.8 daralma yaşadı ancak aldığı sıkı tedbirler sayesinde çabuk toparlandı. Büyüme oranı ikinci çeyrekte yüzde 3.2’ye, üçüncü çeyrekte yüzde 4.9’a yükseldi. Bu toparlanmanın altında yatan en önemli sebep Çin’in devlet destekli bir sanayi üretimine artış hızı vermesi ve salgının çok ciddi anlamda kontrol altına almasından kaynaklanıyor. Ayrıca iç tüketim teşvik ediliyor. Nitekim OECD’nin bir tahminine göre 2020 yılında yüzde 1.8’lik oranla pozitif büyüme kaydeden tek ülkenin Çin olması bekleniyor. Hâlihazırda dünyanın baş ekonomileri arasında yeniden büyümeye geçen tek ekonomi olmayı başardı. Bu sonuçta, Çin’in aldığı tedbirlerin ve halkın bu tedbirlere, başta yaygın maske kullanımı olmak üzere ciddiyetle riayet etmesinin yanı sıra, ekonominin ve sanayinin ardındaki büyük devlet desteğinin payı da büyüktür.”

Çin’in Kovid-19 deneyimi ne aşamada

Türkiye’nin Pekin Büyükelçisi Abdülkadir Emin Önen

Acil durum aşılama kampanyası

Bugünlerde Çin 50 milyon dozluk aşı siparişi nedeniyle de Türkiye’nin gündeminde. Devlet Başkanı Xi’nin, aşıyı dünyaya “küresel kamu malı” olarak sunma taahhüdü var. Aşının dağıtımında kalkınma yolundaki ülkelere öncelik verileceği de açıklandı. Büyükelçi Önen, insanlarda klinik deneme aşamasına geçmiş 47 aşıdan 12’sinin Çin kurum ve şirketleri tarafından geliştirildiğini kaydederek, “Dünya genelinde üçüncü deneme safhasına geçen 11 aşının 5’i de Çin şirketlerinin çalışmaları” dedi. Abdülkadir Emin Önen şunları söyledi:

“Özellikle Sinopharm ve Sinovac tarafından geliştirilmekte olan inaktif aşılar öne çıkıyor. Çin, temmuz itibarıyla bahse konu aşıların ülke içerisindeki sağlık ve gümrük çalışanları gibi kritik gruplara ve yurt dışına çıkacak Çin vatandaşlarına uygulanmasına imkân tanıyan bir acil durum aşılama kampanyası başlattı. Örneğin, Sinopharm’ın aşısının yaklaşık 1 milyon kişiye tatbik edildiği ve bugüne kadar herhangi bir ciddi yan etkiye rastlanmadığı açıklandı. Benzer şekilde, Sinovac aşısının da acil durum kapsamında kullanıma sokulduğu ve herhangi bir ciddi yan etkiye rastlanmadığı belirtildi. Sinopharm, Birleşik Arap Emirlikleri, Arjantin, Fas, Pakistan; Sinovac Brezilya, Endonezya ve ülkemiz dâhil birçok ülkede üçüncü faz denemelerini sürdürüyor.”